Translation of "Kaplı" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "Kaplı" in a sentence and their japanese translations:

- Sıra tozla kaplı.
- Masa tozla kaplı.

机はほこりで覆われている。

Gökyüzü bulutlarla kaplı.

空は雲で覆われている。

- Dağ kar ile kaplı.
- Dağ, kar ile kaplı.

- その山は雪におおわれている。
- その山は雪で覆われている。

- Karlı kaplı dağlara bak.
- Karla kaplı dağlara bak.

雪で覆われた山を見てごらんなさい。

Dağın zirvesi karla kaplı.

- 山の山頂は雪でおおわれている。
- その山の頂は、雪で覆われている。

Gökyüzü bugün bulutlarla kaplı.

今日の空は雲に覆われている。

Tom çamurla kaplı döndü.

トムは全身泥まみれで帰ってきた。

Dağ kar ile kaplı.

- その山は雪におおわれている。
- その山は雪で覆われている。

Çocuk yüzü çamurla kaplı döndü.

少年は顔中泥んこになって帰って来た。

Dağın zirvesi taze karla kaplı.

山の頂上は新雪でおおわれている。

Dağ tüm yıl boyunca karla kaplı.

その山は一年中雪で覆われています。

Dağın tepesi her zaman karla kaplı.

その山の頂上はいつも雪に覆われている。

Tepesi karla kaplı olan dağa bak.

頂上が雪でおおわれているあの山を見なさい。

Tarantula, gördünüz mü? Bakın, üzeri kumla kaplı.

タランチュラだ 砂にかくれてたよ

Tepesi karla kaplı olan dağın adı nedir?

頂上が雪でおおわれている山はなんという山ですか。

Bütün sene boyunca bu dağ karla kaplı.

この山は一年を通じて雪に覆われている。

Tepesi karla kaplı olan dağ Fuji Dağıdır.

雪で頂上が覆われている山が富士山です。

Hiç çikolata kaplı patlamış mısır yedin mi?

チョコポップコーンって食べたことある?

Kışın gelmesi ile, dağlar yakında karla kaplı olacaktır.

冬が近づいてきたので、山々はまもなく雪に覆われるだろう。

Karla kaplı dağların resimlerini çekmek için Nagano'ya gittim.

私は、雪をかぶった山の写真を撮るために長野に行った。

Dün Mary bana mavi kaplı bir kitap verdi.

昨日メアリーは表紙が青い本をくれた。

Çam ağaçlarıyla ve eğrelti otlarıyla kaplı bir manzara hayal edin.

マツやシダ類で覆われた大地を 想像してください

Deri ve tüy kaplı gözleri bu köstebeği tamamen kör bırakmıştır.

‎目が皮膚と毛で覆われ ‎全く見えない状態だ

Onun çamurla kaplı yüz aşağı yattığını gördüğümde gülmekten kendimi alamadım.

彼が泥だらけでうつ伏せになっているのを見たとき、笑わずにはいられなかった。

- Karlarla örtülü şu dağa bak.
- Karla kaplı şu dağa bak.

あの雪でおおわれた山をごらんなさい。

Iğne ve minik tüylerle kaplı, yaşlı bir altınfıçı kaktüsüne göre çok daha kolay olacaktır.

大きなタマサボテンよりもね これはトゲと毛に 覆われている

Şu küçük ev, küçük bir kızken ninemin yaşadığı, papatyalarla kaplı ve etrafında elma ağaçları olan bir tepede bulunan küçük eve çok benziyor.

あの家は私のおばあさんが小さい時に住んでいた丘の上にあってひなぎくに囲まれまわりにりんごの木が植わっていた家にとてもよく似ている。