Translation of "Ayrı" in Japanese

0.011 sec.

Examples of using "Ayrı" in a sentence and their japanese translations:

Onlar ayrı ayrı ödediler.

彼らは支払いを別々にした。

Onları ayrı ayrı sarar mısınız?

別々にラッピングしてもらってもいいですか?

Lütfen bize ayrı ayrı fatura çıkar.

別々に払います。

Onların her biri ayrı ayrı ödedi.

彼らは別々に支払った。

İki gözü de mesafeyi ayrı ayrı ölçümlüyor.

‎ぞれぞれの目が ‎別々に機能し‎―

Üç yıl önce buraya ayrı ayrı taşındık.

私たちは3年前ここに引っ越してきた。

Onlar ayrı yaşarlar.

彼らは別々に住んでいる。

Eşinden ayrı yaşıyor.

彼は妻と別居している。

Yavrulardan biri ayrı düşmüş.

‎子供が1頭はぐれた

Biz ayrı hesaplar istiyoruz.

勘定書は別々にお願いします。

Ayrı hesaplar istiyoruz, lütfen.

伝票は別々にお願いします。

O, ailesinden ayrı yaşıyor.

彼は家族と離れて暮らしている。

O, ebeveynlerinden ayrı yaşıyor.

彼は両親と別居している。

Ama geceler... ...ayrı bir hikâye.

‎しかし夜は‎― ‎別世界になる

Bir dişi, diğerlerinden ayrı düşüyor.

‎メスが1頭はぐれた

Garson, hesabımızı ayrı getir, lütfen.

ボーイさん、勘定は別々にしてください。

O ondan ayrı kalmaya katlanamadı.

- 彼は彼女と別れていることに耐えられなかった。
- 彼は彼女と離れていることに耐えられなかった。

Tom ve karısı ayrı yaşar.

トムは妻と別居している。

Lütfen benim şeyleri ayrı bırakın.

私の持ち物に触れないでください。

Kız arkadaşından ayrı kalmaya dayanamadı.

彼は彼女と離れていることに耐えられなかった。

Sorun ondan ayrı olarak tartışılmalı.

これはその問題とは切り離して議論すべきである。

Bu konuları bir bütün olarak ele alma. Hepsine ayrı ayrı kafa yorman gerekiyor.

十把一からげにしないで、もう少し個別案件をきちんと検討してくださいよ。

...her saat ayrı bir zorluk çıkarır.

‎数々の困難が ‎生き物たちを襲う

Ayrı düşen dişi, aslanlarla çarpışmasını kaybetmiş.

‎孤立したメスは ‎ライオンの餌食に

Biz sadece iki haftayı ayrı geçirdik.

離ればなれにちょうど2週間過ごしたところです。

Bunu ayrı olarak sarar mısınız, lütfen?

別々に包んでください。

Bu akşam buluşmanın ayrı bir ehemmiyeti var.

‎今夜の集まりは特別だ

Konuşmak bir şey, yapmak ayrı bir şey.

言うことと話すことは別のことだ。

Bu ayrı bir tedavi için yeterince önemli.

これは別に扱わなくてはならないほど重要だ。

Ve bu başlı başına ayrı bir konuşma konusu.

それは 全く別の問題となるのです

Bay ve Bayan Smith şimdi birbirlerinden ayrı yaşıyorlar.

スミス夫妻は今はお互いに離れて暮らしている。

Tom ve genç erkek kardeşinin ayrı olduğunu söyleyemem.

私にはトムとトムの弟との区別がつかない。

Biz ayrıca ayrı sigara içme bölümü yapmak zorunda kalacağız.

ウチも分煙しなきゃいけないよねぇ。

- Servis ücreti ekstradır.
- Ayrı bir servis ücreti tahsil edilecektir.

別にサービス料を申し受けます。

- Galiba ayrı telden çalıyoruz Tom.
- Sanırım farklı şeylerden bahsediyoruz Tom.

トム、私たちの目的と意見が食い違っていると思います。

Ama kafaları karışmış ve sürüden ayrı düşmüş olduklarından kolay av oluyorlar.

‎群れからはぐれ ‎泳ぎもおぼつかない ‎簡単に捕れる

Bu belediye organlarının her biri için ayrı bir oylama fişi vardır.

これらの自治体のそれぞれに個別の投票票があります。

Gözden uzak olan gönülden de ırak olur. Ayrı olduğunda teması kaybedersin.

去る者は日々に疎しだな。お互いに離ればなれになると、自然と疎遠になるよね。

Artık güvende, biraz da akıllandı. Bu yoğun, karanlık yağmur ormanlarında ayrı düşmemek zor olabiliyor.

‎無事に冒険を終えた ‎暗い密林では ‎家族が集まるのも一苦労だ

Kadın hemşire "kangofu" ve erkek hemşire "kangoshi" için kullanılan ayrı isimler 2002 yılında "kangoshi" olarak birleştirildi.

看護に携わる女性を「看護婦」、男性を「看護士」と区別していた呼称は、2002年に「看護師」に統一して変更された。

İçerik ve düşüncenin çoğu herhangi bir dile bağımlı olmasına rağmen, Japoncaya odaklanırken, cümle yapısındaki farklar ya da bireysel kelimelerin ayrı ve açıkça yazılmamaları gerçeği o zaman düşünce hakkında birkaç nokta gerektirir.

内容や考え方の多くは言語に依存しないものではありますが、単語の分かち書きをしない点や統語構造等の違いから、日本語を対象とする場合、いくつか気をつけなければいけない点があります。