Translation of "Hayatta" in Japanese

0.014 sec.

Examples of using "Hayatta" in a sentence and their japanese translations:

Hayatta kalacaksın.

あなたは生き残ります。

Hayatta kalmak zorundasın.

生きていかなければいけない

Hayatta kalamayanlar optimistlerdi.

生存できなかったのは 楽天家の人たちで

Bunu hayatta yapmam.

どんなことになっても決してそれはしない。

Hayatta zorluk seçimdir.

人生における難しさは選択である。

Hayatta olduğum sürece.

私が死なない限り。

Onlar hayatta değil.

生きていない。

Hayatta olmak iyidir.

生きてるっていいね。

O hâlâ hayatta.

彼はまだ生きている。

Vahşi hayatta iyi bir sığınak hayatta kalmanın tek yoludur.

厳しい環境で生き延びるには ねどこが必要だ

Hayatta kalmak isteyen kişinin

サバイバーにとって

Hayatta kalma arzusu kamçılandığında

生存本能から―

Hayatta birçok gizemler vardır.

人生には数多くの不可解なことが起こる。

Hayatta herkes başarılı olmaz.

だれでもみな人生で成功するわけではない。

Onun hayatta olduğu kesin.

彼が生きているということは確かである。

Neredeyse tüm köpekler hayatta.

ほとんどすべてのイヌが生きています。

Hayatta amacım başbakan olmaktır.

私の人生の目標は首相になることだ。

Hayatta olmamı size borçluyum.

私が今でも生きているのはあなたのおかげです。

Onların hiçbiri hayatta değil.

誰も生きていない。

Hayatta kalan var mı?

生存者はいますか?

Uyanık olmak hayatta olmaktır.

目が覚めているということは、生きているということである。

Bir türün hayatta kalma çabaları

種の生存本能からでしょう

Ormanda hayatta kalmak kolay değil.

ジャングルは簡単(かんたん)ではない

Leşler hayatta kalmakta işe yarar.

死がいは いい食料だ

Ancak birkaç hücre hayatta kalır.

一部生き残るものもいます

Durumu umutsuzdu ama hayatta kaldı.

置かれた状況は至って厳しかったものの 彼は生き延びました

Orada burada hayatta kalanları araştırdılar.

生存者を求めて彼らはあちこちをさがし回った。

Hayatta başarı sürekli çaba gerektirir.

人生における成功には絶え間ない努力が必要だ。

Hayatta herkesin isteği başarılı olmaktır.

人生において成功すると言うのはすべての者の願いだ。

Bakım hayatta olmak anlamına gelir.

気にすることは生きていることです。

Onun zavallı köpeği hâlâ hayatta.

彼のあわれな犬はまだ生きている。

Hayatta her şey hoş değidir.

人生では何もかもが楽しいというわけではない。

Hayatta birçok zorluklara katlanmak zorundasın.

人生にはいろいろ耐えるべき苦労がある。

Hayatta hiçbir şey keyifli değildir.

人生には何も楽しいことはない。

Jack'in hayatta hiçbir hedefi yok.

ジャックは人生に何の目的も持たない。

Jack'in hayatta hiçbir amacı yoktur.

ジャックは人生に何の目的も持たない。

Onun hayatta olduğunu duyduğumda rahatladım.

彼が生きていると聞いて安心した。

Onun hâlâ hayatta olduğunu duyuyorum.

彼はまだ生きているそうだ。

Hayatta en önemli şey nedir?

人生で一番大切なものは何だ?

Hayatta daha önemli şeyler var.

人生にはもっと大事なことがある。

Kazada hayatta kalan tek kişiydi.

彼女はその墜落事故の唯一の生存者であった。

O, uçak kazasında hayatta kaldı.

- 彼は飛行機墜落事故にあったが死ななかった。
- 彼は飛行機事故で一命を取り留めた。

Oğlunun hâlâ hayatta olduğuna inanıyor.

彼女はまだ息子が生きていると信じている。

Onların her ikisi de hayatta.

2人共生きている。

Onun yaşlı kedisi hâlâ hayatta.

彼の年老いた猫はまだ生きている。

Hayatta, çalışkan insanlar başarılı oldu.

勤勉な人は人生で成功する。

Hiç hayatta kalan var mıydı?

生存者はいたんですか?

Keşke o şimdi hayatta olsa.

- 彼女が生きていればなあ。
- 彼女が今生きていればなあ。
- 彼女が今生きていればな。

Bütün hayatta kalma umudundan vazgeçtim.

もう助からないものと観念した。

- Oğlumun hâlâ hayatta olduğunu düşünmek elimde değil.
- Oğlumun hâlâ hayatta olduğunu düşünmeden edemiyorum.

息子はまだ生きていると考えずにいられない。

Gün ve gece boyunca hayatta kalmak.

ヘリコプターが来るまでね

Vahşi hayatta kaynaklar bulmalı ve değerlendirmelisiniz.

サバイバルでは 頭を使え

Taze balık, hayatta kalmak için harikadır.

新鮮な魚は サバイバルに最適だ

Ama akıllı seçimleriniz beni hayatta tuttu

だが君の賢い判断で―

Bazen hayatta kötü geçen dönemlerimiz olur.

誰にでも不調の時期があります

Ve sosyal hayatta bunu anlamaya çalışıyoruz.

ソーシャルプラットフォームでは それを見極めている状況です

...hayatta kalmak için süper duyular gerekir.

‎生き残るには ‎特殊能力が必要だ

Güçlü hayatta kalacak ve zayıf ölecek.

強者は生き残り、弱者は死ぬものだ。

- Köpeklerin çoğu yaşıyor.
- Köpeklerin çoğu hayatta.

ほとんどのイヌが生きています。

İkizlerden biri hayatta, ancak diğer ölü.

ふた子の1人は生きているが、もう1人は死んだ。

O yangından hayatta kalan tek kişiydi.

その火事で生き残ったのは、彼だけだった。

Ebeveynlerimin her ikisi de hayatta değiller.

両親ともに健在とは限らない。

Onlar onun hâlâ hayatta olduğunu söylüyorlar.

彼はまだ生きているそうだ。

Hayatta en önemli şey kendiniz olmaktır.

人生において一番大切なのは、自分らしく生きることです。

Hayatta olduklarına dair biraz ümit var.

彼らが生きているという望みはほとんどない。

Hayatta başarılı olmak istiyorsan, çok çalış.

人生に成功したいなら、一生懸命に働きなさい。

O hâlâ bir yerlerde hayatta olabilir.

彼はまだどこかで生きてるかもしれない。

Ebeveynlerimin her ikisi de hâlâ hayatta.

両親は二人ともまだ生きています。

Bir sanayi adamı hayatta başarılı olacaktır.

勤勉な人は人生で成功する。

İnsanlar onun hâlâ hayatta olduğunu söylüyorlar.

彼はまだ生きているそうだ。

Emniyet kemeri olmasaydı şimdi hayatta olmazdım.

もし安全ベルトがなかったら、私は今日生きていないだろう。

O hayatta büyük başarı elde etti.

- 彼は非常に出世した。
- 彼は人生で目覚ましい成功を得た。

Tom bunu hayatta kalmak için yaptı.

トムは生きるためにそれをやった。

Hayatta böyle olmayan erkeklerle de karşılaşmak var,

その道のりでは更に多くの 違いに遭遇するでしょう

hayatta olduğum için ne kadar şanslı olduğumu,

繰り返し自分に言い聞かせました

Biliyoruz ki hayatta önceler ve sonralar var.

皆 人生にはビフォー・アフターが あることを知っています

hayatta kaldığını gösteren cihazlara bağlı durumda olduğu

シーツだけを掛けたマークは 裸で寝かされ

Hayatta olduğunu, nefes aldığını görünce içim rahatladı.

‎幸い彼女は ‎まだ息をしていた

Hayatta hiçbir şey sağlıktan daha önemli değildir.

人生において健康ほど大切なものはない。

Nükleer bir savaştan sonra kimler hayatta kalabilir?

核戦争の後で誰が生き残ることができようか。

Bu boş hayatta eğlenecek hiçbir şey yok.

そんな怠惰な生活に喜びはありえない。

Erkek kardeşlerin her ikisi de hâlâ hayatta.

その兄弟は2人ともまだ生きている。

98 yolcudan ancak 3'ü hayatta kaldı.

98人の乗客のうち3人だけが生き残った。

Onun yardımı olmasa, şu an hayatta olmam.

- 彼女の援助がなければ私の成功はないだろう。
- 彼女の助けがなかったら、私は今頃生きていないだろう。

Hayatta başarı, çalışkanlık ve uyanıklık içinde yatar.

人生で成功の道は勤勉と用心深さにある。

Onun hayatta kalması için her şeyi denedim.

- 何とか生きてほしいと全力を尽くした。
- 彼の命を救おうと手段を尽くした。

Anne ve babamın ikisi de hayatta değil.

両親とも生きているわけではない。

Hayatta omlette olduğu gibi, zamanlama da önemlidir.

人生とオムレツは、タイミングが大事。

Mangalardan hayatta önemli olan her şeyi öğrendim.

人生で大切なことはすべて漫画から学んだ。

Hayatta kalmak isteyen için bu harika bir haber!

これは最高の食料だよ

Harika, önümüzde bir sürü hayatta kalma fırsatı olacak

生き残るチャンスは たくさんあるだろう

Yavaşça ve sessiz! Leşler hayatta kalmakta işe yarar.

静かにな 死がいは いい食料だ

Hayatta kalma becerilerinizi dünyanın başka yerlerinde denemek isterseniz

次の世界で もっとスキルを試したいなら

Ama bunu siz hayatta kalma stratejisini seçmeden yapamayız.

でも君が作戦を選ぶのを 待つ時間はない