Translation of "Zorluk" in Japanese

0.012 sec.

Examples of using "Zorluk" in a sentence and their japanese translations:

Bu bir zorluk

それが 問題です

Hayatta zorluk seçimdir.

人生における難しさは選択である。

Konsantre olmada zorluk çekiyorum.

集中力がありません。

Havaalanına giderken zorluk çektim.

空港に行くのに苦労した。

İsyan, zorluk olmadan bastırıldı.

その暴動は難なく抑圧された。

Tom birçok zorluk içinde.

トムはとても困った状況に陥っている。

Gizemi açıklamada zorluk çekmedi.

彼はその謎を難なく解いた。

Uyumakta zorluk mu yaşıyorsunuz?

なかなか眠れないんですか?

Sorunu çözmede zorluk çektim.

私は難なくその問題が解けた。

Başlangıçta büyük zorluk yaşadım.

- 私は始めは非常に骨が折れた。
- 私ははじめ非常に骨が折れた。

Planı uygulamada zorluk çekmedim.

- 私はその計画を実行するのは簡単だ。
- 私にとってその問題を実行するのは簡単である。
- 私がその計画を実行するのは全く簡単だった。

Golf oynamakta zorluk çekiyorum.

私にとってゴルフをすることは、簡単ではない。

Evini bulmakta zorluk çekmedim.

- あなたの家を探すのにまったく困難はなかった。
- あなたの家を見つけるのに、何の苦労もありませんでしたよ。

Bizim gözlerimiz görmekte zorluk çeker.

‎人間には視界が悪い

Birbiri ardına bir zorluk vardı.

次から次へと面倒な事態が生じた。

Zorluk zamanlarında bize yardımcı olur.

苦境にあるとき助けになるものだ。

Onun ofisini bulmada zorluk çekmedim.

- 彼の事務所を見つけるのは私にとってたやすい。
- 簡単に彼の事務所が見付かった。

O kilo vermede zorluk çekiyor.

彼は減量に苦しんでいる。

Nehri yüzerek geçmede zorluk çekmedi.

彼は何の苦も無く川を泳いで渡った。

O, ağaçlara tırmanmada zorluk çekmiyor.

彼は簡単に木にのぼる。

O, zorluk olmadan ağaca çıkar.

彼は簡単に木にのぼる。

Sana telefonla ulaşmakta zorluk çektik.

電話で連絡しようとしましたが、なかなかつかまりませんでした。

Görevlerini bir zorluk olmadan tamamladılar.

彼等は楽に任務を成し遂げた。

Problemi çözmede bir zorluk çekmedi.

彼はその問題を解くのに少しも難しくなかった。

O, gizemi açıklamada zorluk çekmedi.

彼はそのなぞなぞを難なく解いた。

Onun evini bulmada zorluk çekmedim.

私は難なく彼の家を見つけた。

Bu problemi çözmede zorluk çektim.

この問題を解くのに苦労した。

Yeni bir zorluk ortaya çıktı.

新しい困難が生じた。

Topluma zorluk veren sorunların üstüne giden

社会を悩ませる問題に取り組みます

Onların ihtiyaçlarını karşılamak büyük bir zorluk.

彼らの要求に応えるのは 大きなチャレンジですが

...her saat ayrı bir zorluk çıkarır.

‎数々の困難が ‎生き物たちを襲う

Otobüs durağını bulmakta çok zorluk çektik.

バスの停留所を見つけるのに大いに苦労した。

Biz zorluk olmadan sorunun üstesinden gelebiliriz.

その問題は難なく克服できる。

Çocuğu idare etmekte büyük zorluk çekiyorum.

その子にはほとほと手を焼いている。

İşi herhangi bir zorluk olmadan yaptı.

彼女は楽々とその仕事をやった。

- Finansal zorluk çekiyorlar.
- Mali zorluklar yaşıyorlar.

彼らは財政困難に苦しんでいる。

Tom biraz zorluk yaşıyor gibi görünüyor.

トームはわずかな困難があるそうだ。

Jenny Japonca çalıştığından Japonya'da zorluk çekmedi.

日本語を勉強していたので、ジェニーは日本で全く困らなかった。

Onun evini bulmakta biraz zorluk çektik.

彼の家を見つけるのに時間がかかった。

İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.

私は駅で切符を探すのに大変苦労した。

Bu kez karşılaştığımız zorluk ise günümüze mahsus.

しかし 今 直面している課題は 時間との戦いです

Onun İngilizce mesajı anlamasını sağlamada zorluk çektim.

彼に伝言を英語で理解させるのに苦労した。

Onunla irtibat kurmada bir sürü zorluk yaşadım.

私は彼女と連絡をとるのに大変苦労した。

Sanırım bir ehliyet almada çok az zorluk çekiyorsun.

運転免許を取るのは、それほど難しくないと思うよ。

- Nefes almada zorluk çekiyorum.
- Zar zor nefes alıyorum.

- 呼吸がしにくいのです。
- 息苦しいんです。

Yaşlı insanlar zamanın yeni teknolojisini anlamakta zorluk çekiyor.

歳を取ると新しい技術に付いていくのに苦労するものだ。

- Dedem biraz ağır işitiyor.
- Dedem duymakta biraz zorluk çekiyor.

おじいさんはすこし耳がとおい。

- Konser için bilet alırken zorlandım.
- Konser için bilet alırken zorluk yaşadım.

- コンサートのチケットは手に入れるのに苦労したんだよ。
- コンサートのチケットを手に入れるのに苦労した。

Bu tür müzik, daha yaşlı insanların anlamakta zorluk çektiği bir şeydir.

この種の音楽は年輩の人たちが理解するのに苦労するものだ。