Translation of "Fakir" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Fakir" in a sentence and their japanese translations:

Fakir olmaktan utanmıyorum.

貧乏であることを恥ずかしいと思わない。

O fakir değil.

彼女は貧乏ではない。

Onlar fakir ailelerin çocukları.

貧困家庭に生まれた子供たちなのです

Onlar olabileceği kadar fakir.

彼らはこの上なく貧乏だ。

Onların hepsi fakir değil.

彼らがみんな貧しいわけではない。

Onun çok fakir söyleniliyor.

彼は非常に貧乏だと言われている。

O, fakir olmaktan hoşlanmıyordu.

彼は貧乏であることがいやだった。

Fakir olmasına rağmen, mutluydu.

貧しいにも関わらず、彼は幸せだった。

Babamın fakir olmasından utanmıyorum.

私は父が貧しいことを恥ずかしいとは思わない。

O fakir, ama dürüsttür.

彼は貧乏だが正直だ。

O, fakir olmaktan utanmıyor.

彼は貧しいことを恥じていない。

O, fakir ama dürüsttür.

彼は貧しいが正直だ。

O fakir bir müzisyendi.

彼は貧しい音楽家でした。

Çünkü fakir sakinlerin mahallelerinden edilip

地域の貧困層の住民が

Adam fakir olarak doğmaktan utanıyordu.

その男は貧しく生まれたことを恥ずかしく思っていた。

Fakir olmasam o arabayı alırım.

- 貧乏でなければその車を買うのだが。
- 貧しくなければ車を買うのに。

Fakir ama, yine de mutlu.

貧しいといえども彼女は幸せだ。

Fakir olmalarına rağmen, onlar mutluydu.

彼らは貧しかったが、幸せだった。

O, fakir bir adam kaldı.

彼は貧乏なままだった。

Fakir olmanın ne olduğunu bilmiyor.

- 彼は貧乏であることを知らない。
- 彼は貧乏がどういうものかを知らない。

Fakir olmasına rağmen, o mutluydu.

彼は貧しかったが、幸せだった。

O her zaman fakir kaldı.

彼は相変わらず貧乏だった。

Bisiklet alamayacak kadar fakir değil.

- 彼は自転車が買えない程貧しくはない。
- 彼は自転車が買えない程貧しくない。

Londra'nın fakir bir bölgesinde yaşar.

彼はロンドンの貧しい地区に住んでいる。

Alabama'daki fakir ortakçılara yardım etmeye çalışıyordu

彼は 綿花の収穫減少にあえぐ アラバマの貧しい小作農を

"Fakir insanlar kentsel dönüşümden nefret etmiyorlar.

「貧しい人々は 高級化を嫌っているわけではない

Bu, aletlerini suçlayan fakir bir işçidir.

下手な職人は道具に難癖をつける。

O, fakir aileye biraz yiyecek verdi.

彼女は貧乏な家族に食べ物を与えた。

O, fakir olmasına rağmen, tatmin olmuştur.

彼女は貧しいけれど、満足している。

Onlar fakir olabilir ama ruhen zenginler.

彼らは貧しいかもしれないが、心は豊かだ。

O, fakir insanlara asla tepeden bakmaz.

彼は決して貧しい人たちを軽蔑しない。

Hayatı boyunca fakir insanlara yardım etti.

彼は生涯貧しい人々を助けた。

Fakir insanlara karşı her zaman cömerttir.

彼はいつも貧しい人々に気前良く物を与える。

Zengin olmasına rağmen, fakir olduğunu söylüyor.

彼女はお金持ちであるのに、貧乏だと言う。

Fakir oldukları için diğerlerini hor görme.

貧しいことを理由に人を軽蔑してはいけない。

Bir insanı fakir olduğu için küçümseme.

貧しいからといって人を軽蔑してはならない。

O, babasının fakir olmasından utanç duyuyordu.

彼は父親が貧乏であることを恥じている。

Fakir oldukları için çok çalışmak zorundaydılar.

彼らは貧しかったので、懸命に働かなければならなかった。

O, fakir olduğu için üniversiteye gidemedi.

彼は貧しかったので、大学へ行けなかった。

Fakir olduğu için, o bunu alamaz.

貧しいので買えない。

Bir insanı fakir olduğu için hor görmemelisin.

- 人が貧しいからといって軽蔑すべきではない。
- 貧乏だからといって人を軽蔑するものではない。

Fakir olduğundan dolayı bir insanı hor görmemeliyiz.

我々は貧しいからといって人を軽蔑すべきではない。

Çalışkan bir işçi olmasına rağmen fakir kaldı.

一生懸命働いたが、彼は相変わらず貧乏であった。

Lincoln'un ebeveynleri tüm hayatları boyunca fakir kaldılar.

リンカーンの両親は、生涯ずっと貧しかった。

Mary fakir değildir. Aksine, o oldukça zengindir.

メアリーは貧しくはない。それどころか、かなり裕福だ。

Fakir biri olduğu doğrudur, ama o mutludur.

なるほど彼は貧乏だが、満足している。

Milyoner, fakir bir çocuk olarak hayata başladı.

その大富豪は貧しい少年として生涯を始めた。

Fakir olmanın utanılacak bir şey olduğunu sanmıyorum.

- 貧しいことは恥ずかしいことではないと私は思います。
- 貧しいことは恥ずかしいことではないと思います。

Bir insana fakir olduğu için tepeden bakmamalısın.

貧しいからといって、人を軽蔑すべきではないよ。

Sadece fakir olduğu için ona tepeden bakma.

貧しいからというだけで彼を軽べつしてはいけない。

Fakir olmasına rağmen, o yine de mutluydu.

彼は貧しかったけれど、それにもかかわらず彼は幸せでした。

Bence fakir olmak utanılacak bir şey değildir.

貧乏であることを恥ずかしいと思わない。

O, hayatını fakir insanlara yardım etmeye adadı.

彼は生涯を貧しい人々を救う事に捧げた。

Bir zamanlar o köyde fakir çiftçiler vardı.

かつて、その村に、貧しい農夫がいた。

Fakir bir köylüden başka bir şey değilim.

私は貧しい農民に過ぎない。

- O zengin olmasına rağmen fakir olduğunu söylüyor.
- Onun zengin olduğu gerçeğine rağmen, o fakir olduğunu söylüyor.

彼女はお金持ちであるのに、貧乏だと言う。

çok fakir, çok kaba olarak gördükleri biri için.

貧しすぎる 洗練されてない子

- O fakir ama mutlu.
- O, yoksul ama mutlu.

彼女は貧しいけれど幸福です。

O fakir doğdu ama bir milyoner olarak öldü.

彼は生まれはは貧乏だったが、死ぬときのは百万長者だった。

Çok çalışmasına rağmen, her zamanki gibi fakir kaldı.

彼は、一生懸命働いたのに貧乏だった。

O kadar fakir değilim ki oğlumu üniversiteye gönderemiyeyim.

息子を大学にやれないほど私は貧しくない。

O tüm hayatını fakir insanlara yardım etmeye adadı.

彼は自分の全生涯を貧しい人々の救済に捧げた。

Fakir olmanın ne olduğunu o çok iyi bilir.

彼は貧乏の味がどんなものであるか、よくわかっている。

Zenginler daha zengin; fakirler ise daha fakir oluyor.

富める者はますます富み、貧しい者はますます貧しくなる。

- fakir oğlanlar korkuyla titriyor.
- Zavallı çocuklar korkudan titriyorlardı.

かわいそうなその少年達は、恐ろしさに震えていた。

Bir insana sadece fakir olduğu için tepeden bakmamalısın.

あなたは人を単に貧しいからといって見下してはならない。

O, fakir bir ailede doğduğu için, servet için endişeli.

貧しい家族に生まれたので、彼は富を欲しがっている。

O kadar fakir doğdu ki hiç okul eğitimi almadı.

彼は貧しい家に生まれたので、学校教育もほとんど受けなかった。

O, fakir olmaktan çok uzak, aslında çok parası var.

彼は決して貧乏ではない、実はたくさんの金を持っているんだ。

O her zamanki kadar çok çalışıyor fakat fakir kalıyor.

彼は相変わらずよく働いていますが、貧乏のままです。

Ben fakir bir denizciyim, bu yüzden tekneyle gezmekten hoşlanmıyorum.

私は船に弱いので、船旅は好きではない。

Birliklerinin yaşamak için mücadele edeceğini bilmek bu fakir bölgedeki topraklardan

ナポレオンは貧しい土地での 現地調達は難しいと予想していた

- O, bütün hayatı boyunca fakir kaldı.
- Ömrü boyunca fakirliği bitmedi.

- 彼は一生涯貧乏だった。
- 彼は終生貧乏のままだった。

Fakir, çok az şeye sahip olan değildir fakat çok isteyendir.

貧しい人とはほんのわずかしか持っていない人ではなく欲のありすぎる人である。

Bir zamanlar fakir bir adam ve zengin bir kadın yaşardı.

昔々、貧しい男と金持ちの女がおりました。

Öyle görünüyor ki, insanlığın zengin kısmı, fakir kısmın problemlerini çok umursamıyor.

豊かな国は貧しい国のことをあまり考えていない。

O, fakir olmasına rağmen, sahip olduğu az miktarda parayı ona verdi.

- 彼女は貧しかったけれども、なけなしの金を全部彼に与えた。
- 彼女は貧しかったけれど、持っていたわずかな金をありったけ彼に与えた。

Zengin ya da fakir olup olmaman benim için hiç fark etmez.

あなたが金持ちでも貧乏でも、私にとっては同じ事です。

Biz zengin ya da fakir olup olmadığımıza göre, olayları farklı görürüz.

- 金持ちか貧乏かによって、ものの見方が違うものだ。
- 我々は貧富に応じて物事を見る。

Bir kişi zengin ya da fakir olup olmadığına göre işleri farklı görür.

人は金持ちか貧乏人かによって物の見方が違う。

İnsanlar zengin ya da fakir olmalarına bağlı olarak işlere farklı olarak bakarlar.

人は金持ちか貧乏人かによって物の見方が違う。

Tom Mary'nin zengin koca avcısı olduğunu fark ettiğinde üzgündü ve Mary Tom'un fakir olduğunu fark ettiğinde üzgündü.

トムはメアリーが金目当ての女だと知ってがっかりし、メアリーはトムが貧乏だと知ってがっかりした。

Bu genç ve yaşlı, zengin ve fakir, Demokrat ve Cumhuriyetçi, siyahi, beyaz, Hispanik, Asyalı, Amerikan yerlisi, eşcinsel, düz, engelli ve engelsizler tarafından konuşulan cevaptır. Sadece bir bireyler koleksiyonu veya bir kırmızı ve mavi eyaletler koleksiyonu asla olmadığımızı belirten, dünyaya mesaj gönderenler Amerikalılardır. Biz, ve her zaman Amerika Birleşik Devletleri olacağız.

老いも若きも、金持ちも貧乏人も、そろって答えました。民主党員も共和党員も、黒人も白人も、ヒスパニックもアジア人もアメリカ先住民も、ゲイもストレートも、障害者も障害のない人たちも。アメリカ人はみんなして、答えを出しました。アメリカは今夜、世界中にメッセージを発したのです。私たちはただ単に個人がバラバラに集まっている国だったこともなければ、単なる赤い州と青い州の寄せ集めだったこともないと。私たちは今も、そしてこれから先もずっと、すべての州が一致団結したアメリカ合衆国(United States of America)なのです。