Translation of "Olmasından" in English

0.007 sec.

Examples of using "Olmasından" in a sentence and their english translations:

- Bunun olmasından nefret ediyorum.
- Böyle olmasından nefret ediyorum.

I hate when this happens.

Sıcak olmasından kaynaklı ise

if it's hot

Odasının küçük olmasından yakındı.

He complained of his room being small.

Bunun olmasından nefret ediyorum.

I just hate when that happens.

Tom'un orada olmasından hoşlanmıyorum.

I don't like Tom in there.

Babamın fakir olmasından utanmıyorum.

I'm not ashamed of my father being poor.

Böyle olmasından nefret ediyorum.

- I hate when this happens.
- I hate when that happens.

Bunun olmasından dolayı mutluydum.

I was happy that it happened.

Ekibimizde Tom'un olmasından şanslıyız.

We're lucky to have Tom on our team.

Odanın çok küçük olmasından yakınıyor.

He complains of the room being so small.

Tom'un orada benimle olmasından memnunum.

I'm glad Tom was there with me.

Annem odamın düzensiz olmasından hoşlanmıyor.

My mother doesn't like my room being untidy.

Hepimizin aynı fikirde olmasından memnunum.

I'm glad we're all in agreement.

Hepinizin burada olmasından çok memnunum.

I'm so glad you are all here.

Tom'un tek başına olmasından endişeleniyorum.

I'm worried about Tom being alone.

Tom etrafında insan olmasından hoşlanır.

Tom likes having people around.

Tom anahtarını kaybetmiş olmasından korkuyordu.

Tom was afraid he'd lost his key.

Noel'in burada olmasından çok mutluyum.

I'm so happy that Christmas is here.

Ben onun bir yalancı olmasından şüpheleniyorum.

I suspect him to be a liar.

Tom havanın sıcak olmasından nefret eder.

Tom hates it when it's hot.

Odanın çok sıcak olmasından şikayet etti.

She complained of the room being too hot.

Sorun bunun çok pahalı olmasından dolayıdır.

The problem is in that it's too expensive.

Her zaman odasının küçük olmasından yakınır.

He is always complaining of his room being small.

Tom'un bir Rus casusu olmasından şüpheleniliyor.

Tom is suspected of being a Russian spy.

O, babasının fakir olmasından utanç duyuyordu.

He is ashamed of his father being poor.

Meryem ön dişlerinin ayrık olmasından utanıyor.

Mary's self-conscious about the gap between her front teeth.

Bütün öğrencilerimin mezun olmasından gurur duyuyorum.

I am proud all my students have graduated.

Echo annesinin dönmüş olmasından çok mutluydu.

Echo was very happy that his mother had returned.

Bu onların işlerinin güvenli olmasından dolayıdır.

This is because their jobs are secure.

Öğretmen öğrencinin kopya çekiyor olmasından şüphelendi.

The teacher suspected the student was cheating.

Tom'un burada olmasından artık mutlu olmalısın.

You must be happy now that Tom is here.

Tom'un Avustralya'ya dönmüş olmasından çok memnunum.

- I love the fact Tom is back in Australia.
- I love the fact that Tom is back in Australia.

Ve doğum yapmak zorunda olmasından sonra mı?

by the very same uncles who raped her?

Onlar, odanın çok sıcak olmasından şikayetçi oldular.

They complained of the room being too hot.

Dünya suyu olmasından dolayı diğer gezegenlerden farklıdır.

The earth is different from the other planets in that it has water.

Tom takımdaki en iyi futbolcu olmasından övündü.

Tom bragged that he was the best player on the team.

Tom'un bir tür belaya bulaşmış olmasından endişeliyim.

I'm beginning to worry that Tom is in some kind of trouble.

Tom çocukluğunun çok az fotoğrafı olmasından pişman.

Tom regrets that there are so few photos of his childhood.

Yöneticilerden bazısı onun şirketin başkanı olmasından yakındı.

Some of the managers complained about him becoming the president of the company.

İnsanlar çeşmenin suyunun kirli olmasından acı çekiyorlar.

People are suffering from the contamination of the water supply.

O, çorbanın çok sıcak olmasından dert yandı.

He complained that the soup was too hot.

Babamın iyi bir aşçı olmasından gurur duyuyorum.

I'm proud of my father being a good cook.

Tom, Mary'nin onun hakkında üzgün olmasından etkilenmişti.

Tom was touched that Mary was worried about him.

Beyler, bunu size söyleyenin ben olmasından nefret ediyorum

Guys, I hate to be the one to tell you this,

Bunlar, bizim orada yaptıklarımızın başarısız olmasından, onları mutlu

It was not that our events had failed to bring joy.

Ben babamın iyi bir aşçı olmasından gurur duyuyorum.

I'm proud that my father is a good cook.

- Odanın çok küçük olmasından şikayetçiydi.
- Odanın küçüklüğünden yakındı.

He complained that the room was too small.

Binlerce kişinin ölü ya da kayıp olmasından korkuluyor.

Thousands are feared dead or missing.

Onun şirketin başkanı olmasından yakınan bazı yöneticiler vardı.

There were some managers who complained about him becoming the president of the company.

O, okul hayatının iyi gidiyor olmasından çok memnun.

He is very glad that his school life is going well.

Tom'un bize yardım etmek için burada olmasından şanslıyız.

We're lucky Tom is here to help us.

- Kimsenin yaralanmamış olmasından memnunum.
- Kimsenin burnunun kanamamasına sevindim.

- I'm glad that nobody got injured.
- I'm glad no one got injured.

Tom ve Mary'nin ikisinin de evlenmemiş olmasından şüpheleniyorum.

- I suspect Tom and Mary are both unmarried.
- I suspect that Tom and Mary are both unmarried.

Sami sadece Müslüman olmasından dolayı ırkçılığa maruz kaldı.

Sami has gone through racism just for being Muslim.

Yaklaşık Tom'un orada olmasından bir saat önce oraya varacağız.

We'll arrive about one hour before Tom gets there.

Bir evin düzensiz olmasına katlanabilirim ama kirli olmasından hoşlanmıyorum.

I can put up with a house being untidy, but I don't like it to be dirty.

Doğum gününü hastanede geçirmek zorunda olmasından ötürü çok üzgündü.

He was very unhappy about having to spend his birthday in the hospital.

- Olayların bu hâle gelmesinden memnunuz.
- İşlerin böyle olmasından memnunuz.

We're delighted with the way things turned out.

Başkan olmasından fayda sağlayan büyük şirketler tarafından ona yetki veriliyor

He's enabled by big corporations who benefit from him being in office,

Sami Müslüman olanlarla olmayanlar arasında diyalog ve hoşgörü olmasından yanaydı.

Sami encouraged tolerance and dialogue between Muslims and non-Muslims.

Neden kotların çok sıkı olmasından şikayetçisin? Neden onları almadan önce denemedin?

Why are you complaining about your jeans being too tight? Why didn't you try them on before buying them?

Warren Buffett, sekreterinden daha düşük bir vergi oranına sahip olmasından yakındı.

Warren Buffett complained that he has a lower tax rate than his secretary.

Saatin geç olmasından mı yoksa yağmurdan mı bilmiyorum, ama etrafta kimse yoktu.

I don't know if it was because of the late hour or because of the rain, but there was no one around.

- Bir sürü insan varsa, bundan nefret ediyorum.
- Çok fazla insan olmasından nefret ediyorum.

I hate it when there are a lot of people.

Pasifik'teki düşük rakımlı bazı ada ülkelerinin, deniz seviyesinin küresel ısınma sonucu yükselmesiyle yok olmasından korkuluyor.

It's feared that some low-lying Pacific Island nations will disappear as seas rise as a result of global warming.

Kediler yaban hayatı için üst düzeyde tehdittir. Daha şimdiden otuz üç tane türün küresel çapta yok olmasından sorumludurlar ve her yıl milyarlarca yabani kuş ve memeliyi öldürmektedirler.

Cats are the top threat to wildlife. They already are responsible for the global extinction of thirty three species and kill billions of wild birds and mammals each year.

Oda arkadaşım yirmi yaşında ve ben bir hafta öncesine kadar bir klitorisin ne olduğunu bilmiyordum. O, onun bilgi eksikliğinin onun bir gey olmasından dolayı aşikar olduğunu düşünüyor, fakat bana sökmez. Sanırım bu burada halk eğitim sisteminin ne kadar boktan olduğunu göstermeye yeter.

My roommate is 20 years old, and didn't know what a clitoris was until a few weeks ago. He thinks that his lack of knowledge is self-explanatory because he is gay, but I don't buy it. I think it just goes to show how shitty the public education system is here.