Translation of "Bildiği" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "Bildiği" in a sentence and their japanese translations:

Cevabı bildiği kesindir.

明らかに彼は答えを知っている。

Onun sırrı bildiği söyleniyor.

- 彼は秘密を知っているといわれている。
- 彼はその秘密を知っていると言われている。

Buraya taşıyabileceklerini bildiği zaman oluyor.

生徒達が 嬉しいこと 疑問 心配事などを 持ち込めるとわかったときです

Bildiği kadarıyla işler yolunda gidiyordu.

彼に関する限り、ものごとは旨く行っていた。

Picasso herkesin bildiği ünlü bir sanatçıdır.

ピカソは誰もが知っている有名な画家である。

O herkesin bildiği gibi, o bir dahidir.

誰でも知っているように、彼は天才だ。

Bu hikaye herkesin bildiği ünlü bir tanedir.

その話は誰でも知っている有名な話だ。

Onun İspanya hakkında çok şey bildiği söyleniyor.

彼はスペインについてはいろいろ知っているようだ。

Ben, bildiği her şeyi avukata anlatmaya karar verdi.

ベンは知っていることをすべて弁護士に話すことにした。

Tom'un bildiği her şeyi Mary'ye söylemesine izin verilmedi.

トムが知っている全てをメアリーに話すことは許されていなかった。

Ancak dehası, iyi bildiği gibi, ordu komutanlığı için değil

しかし、彼の天才は、 彼がよく知っていたように、軍の指揮で

Ne de olsa kadın olmak da onun bildiği tek şeydir.

女性として生きる人生が 彼女が知っている全てだから

Herkesin bildiği gibi sert olan askerleri onu sevmekten çok saygı

悪名高いタフで、彼の軍隊は彼を愛するのではなく尊敬していましたが、

Jane onun Kyoto hakkında bildiği kadar çok Nara hakkında bilmiyor.

ジェーンは京都についてほど奈良について知りません。

Ama artık bilindiği şekliyle 'Demir Mareşal', adamlarını ileride olduğunu bildiği şeyler için kurtarıyordu.

しかし、彼が現在知られているように、「鉄の元帥」は、彼が前にあると知っていたもののために彼の部下を救っていました。

Baş katip çalışkan bir adam değil fakat üstlerine nasıl yaltaklanacağını bildiği için çabuk ilerliyor.

その係長は勤勉な男ではないが、上役にとり入る術を心得ているから、早く昇進するのだ。

Ama aynı zamanda kinini de asla unutmadı, herkesin bildiği gibi kısa sürede kaynaştı ve bir hakareti algılamada hızlıydı.

しかし、彼はまた、恨みを決して忘れず、悪名高いほど短期間で、侮辱をすぐに認識しました。