Translation of "Masanın" in Dutch

0.010 sec.

Examples of using "Masanın" in a sentence and their dutch translations:

- Kedi masanın altındadır.
- Kedi masanın altında.

De kat zit onder de tafel.

- Ben masanın altına saklandım.
- Masanın altına saklandım.

Ik heb me onder de tafel verstopt.

Kitabın masanın üstünde.

Je boek ligt op het bureau.

Masanın üstündeki nedir?

Wat ligt er op het bureau?

O, masanın altındadır.

Het ligt onder de tafel.

Sözlük masanın üstünde.

Het woordenboek ligt op het bureau.

Kitap masanın üstündedir.

Het boek ligt op de tafel.

Anahtarlar masanın üzerinde.

De sleutels liggen op tafel.

Fincan masanın üstünde.

Het kopje ligt op de tafel.

Elma masanın üstünde.

De appel ligt op de tafel.

Gümüş masanın üstünde.

Het zilver ligt op de tafel.

Portakal masanın üstünde.

De sinaasappel ligt op tafel.

Çaydanlık masanın altındadır.

De theepot is onder de tafel.

Gözlüklerimiz masanın üzerinde.

Onze bril ligt op de tafel.

Masanın etrafında oturuyoruz.

Wij zitten om de tafel.

Kitap masanın üzerindedir.

Het boek ligt op de tafel.

Masanın altına saklandı.

- Hij verstopte zich onder de tafel.
- Hij verschool zich onder de tafel.
- Hij verschuilde zich onder de tafel.

- Kedi masanın üzerinde uyuyor.
- Kedi masanın üstünde uyuyor.

- De kat slaapt op tafel.
- De kat slaapt op de tafel.

- Masanın üzerindeki CD benim.
- Masanın üstündeki CD benim.

De cd op de tafel is van mij.

Tom masanın altına saklandı.

Tom verstopte zich onder de tafel.

Silahı masanın üzerine koy.

- Leg het geweer op de tafel.
- Leg het pistool op tafel.
- Leg het pistool op de tafel.

Kedim masanın altına geliyordu.

Mijn kat kwam onder de tafel vandaan.

Bir kurabiye masanın altındadır.

Een koekje ligt onder de tafel.

Tükenmez kalem masanın üstünde.

De balpen ligt op het bureau.

Kedi masanın üzerinde uyuyor.

- De kat slaapt op tafel.
- De kat slaapt op de tafel.

"Kitabın nerede?" "Masanın üstünde."

- "Waar ligt jouw boek?" "Op de tafel."
- "Waar ligt uw boek?" "Op de tafel."

Bir kedi masanın üstündeydi.

- Op tafel zat een kat.
- Er zat een kat op de tafel.

Kedi masanın üstünde uyudu.

De kat sliep op de tafel.

Onu masanın üzerine bırak.

Leg het op tafel.

Sizin saatiniz masanın üstünde.

Je horloge ligt op het bureau.

Para masanın üzerinde duruyor.

Het geld ligt op de tafel.

Masanın altındaki bir kedidir.

Onder de tafel zit een kat.

Kedi masanın altında yatıyor.

De kat ligt onder de tafel.

Hayır, sandalyeler masanın yanında.

Nee, de stoelen staan naast de tafel.

- Masanın üstünde bir portakal var.
- Masanın üzerinde bir portakal var.

Er ligt een sinaasappel op tafel.

- Belki de masanın üzerinde bıraktım.
- Belki de masanın üstünde bıraktım.

Misschien heb ik het op tafel laten liggen.

- Masanın üzerinde iki tabak var.
- Masanın üstünde iki tabak var.

Er staan twee borden op tafel.

- Onu masaya bırak.
- Onu masanın üzerine bırak.
- Masanın üzerine koy.

Leg het op tafel.

- Masanın üzerinde bir kedi var.
- Masanın üstünde bir kedi vardı.
- Bir kedi masadaydı.
- Bir kedi masanın üstündeydi.
- Masanın üzerinde bir kedi vardı.

- Op tafel zat een kat.
- Er zat een kat op de tafel.

- Masanın üzerindeki kimin sözlüğü?
- Masanın üstündeki kimin sözlüğü?
- Masadaki sözlük kimin?

Wiens woordenboek ligt op tafel?

Masanın üzerinde bir kavun var.

Op de tafel ligt een meloen.

Masanın üstünde bir sözlük var.

Er ligt een woordenboek op de schrijftafel.

Masanın üzerinde bir çanta vardır.

Er staat een tas op het bureau.

Masanın üzerinde bir elma var.

Er ligt een appel op de tafel.

Masanın üstünde bir radyo var.

- Er staat een radio op de tafel.
- Er staat een radio op tafel.

Bir masanın dört bacağı var.

Een tafel heeft vier poten.

Masanın üstünde bazı portakallar var.

Er liggen wat sinaasappels op tafel.

"Onun kitabı nerede?" "Masanın üstünde."

"Waar is zijn boek?" "Het ligt op de tafel."

Masanın üzerinde bir portakal var

- Er ligt een sinaasappel op de tafel.
- Er ligt een sinaasappel op tafel.

O, kitabı masanın üstüne koydu.

Hij legde het boek op tafel.

Masanın altından bir kedi çıktı.

Een kat kwam onder het bureau vandaan.

"Kitaplar nerede?" "Onlar masanın üstünde."

"Waar zijn de boeken?" "Ze liggen op de schrijftafel."

Masanın etrafına oturup iskambil oynadılar.

Ze zaten om de tafel te kaarten.

Onun kitabı nerede? Masanın üzerinde.

"Waar is haar boek?" "Het ligt op de tafel."

Masanın altına madeni para yuvarlandı.

Er rolde een muntje van het bureau.

O niçin masanın altına saklanıyor?

Waarom verstopt hij zich onder de tafel?

Bu masanın bir bacağı eksiktir.

Deze tafel mist een poot.

Masanın üzerinde birkaç kitap var.

Op de tafel liggen enkele boeken.

Masanın üzerinde bir kitap var.

Er ligt een boek op tafel.

Masanın altında bir kedi var.

Onder de tafel zit een kat.

Masanın üstünde bir kedi vardı.

Er zat een kat op de tafel.

Masanın üstünde bir lamba var.

Boven de tafel is een lampje.

Küçük masanın üzerinde ne vardı?

Wat was er boven het tafeltje?

Masanın yanında iki sandalye var.

Naast de tafel staan twee stoelen.

Tom masanın üzerindeki mumu yaktı.

- Tom stak de kaars op tafel aan.
- Tom heeft de kaars op tafel aangestoken.

Masanın üzerinde bir çiçek görüyorum.

Ik zie een bloem op de tafel.

Masanın üzerinde bir kedi vardı.

Er zat een kat op de tafel.

- Masanın üstünde hiç portakal yok.
- Masanın üstünde bir portakal yoktur.
- Masada portakal yok.

Er liggen geen sinaasappels op tafel.

Masanın üzerinde bir kedi var mı?

Zit er een kat op tafel?

Masanın üstünde kaç tane kitap var?

Hoeveel boeken bevinden zich op de tafel?

Masanın üstünde bir şişe şarap var.

Er staat een fles wijn op tafel.

Masanın üzerinde asılı bir lamba vardı.

Er hing een lamp boven de tafel.

Masanın altında bir kedi var mı?

Zit er een kat onder de tafel?

Köpek, masanın altındaki bir kutunun içindeydi.

De hond zat in een doos onder de tafel.

"Cep telefonumu gördün mü?" "Masanın üstünde."

"Heb je mijn mobieltje gezien?" "Hij ligt op tafel."

Masanın üzerinde melon bir şapka var.

Op de tafel ligt een bolhoed.

Masanın üstünde yeşil bir kitap var.

Op tafel ligt een groen boekje.

Lüten buraya çıkıp masanın üstüne oturun.

- Stap alsjeblieft hierop en ga dan op deze tafel zitten.
- Gelieve hier op te stappen en dan op deze tafel te gaan zitten.

O, masanın üstündeki bir mektubu fark etti.

Hij bemerkte een brief op de schrijftafel.

Masanın üstünde kaç tane dolma kalem var?

Hoeveel pennen liggen er op de schrijftafel?

Masanın üstünde bir kedinin ayak izleri var.

Er zijn pootafdrukken van een kat op tafel.

Onlar iskambil oynamak için masanın etrafına oturdular.

Ze gingen aan tafel zitten om te kaarten.

Dans hakkındaki bir kitap masanın üzerinde duruyor.

Op het bureau ligt een boek over dansen.

Masanın üzerinde açık duran bir kitap var.

Er ligt een boek open op het bureau.

Masanın üstünde dans etme hakkında bir kitap var.

Op het bureau ligt een boek over dansen.

Bu masanın altında küçük kahverengi bir köpek var.

Onder die tafel zit een kleine bruine hond.

Az önce masanın üzerinde bir kitap var mıydı?

Was er zo-even een boek op het bureau?

- Masadaki radyo bir Sony.
- Masanın üzerindeki radyo bir Sony.

De radio op het bureau is een Sony.

- Masanın üstünde bir elma var.
- Masada bir elma var.

Er ligt een appel op tafel.

- Masanın üstündeki hesap makinesi benim.
- Masadaki hesap makinesi benim.

De rekenmachine die op de tafel ligt is van mij.

Masanın üzerinde bir kitap, bir kalem ve bir kağıt var.

Er ligt een boek, een potlood en een vel papier op tafel.

Odaya girmesiyle beraber, masanın üzerinde bir mum yandığını fark etmesi bir oldu. Mumun daha önce orada olmadığını hatırlıyordu.

Bij het binnengaan van de kamer bemerkte hij dat er een kaars brandde op tafel. Hij herinnerde zich, dat die kaars daar tevoren niet was.