Translation of "çalmaya" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "çalmaya" in a sentence and their japanese translations:

Piyano çalmaya başlıyor.

彼女はピアノを弾き始めるところだ。

- Zil çalmaya devam etti.
- Telefon çalmaya devam etti.

- 電話のベルが鳴りつづけた。
- 電話が鳴り続けていた。

Yoksulluk onu çalmaya zorladı.

- 貧乏のせいで彼は盗みを働くようになった。
- 彼は貧しいために盗みをはたらいた。

Mücevher çalmaya çalışırken yakalandı.

彼女は宝石を盗もうとして捕まった。

O, çalmaya tenezzül etti.

彼は盗みをするまでに落ちぶれた。

Açlık onu çalmaya tahrik etti.

- 空腹に耐えられず彼は盗みを働いた。
- 空腹が彼を盗みに駆り立てた。

Grup saat kaçta çalmaya başlayacak?

バンドの演奏は何時に始まりますか。

Müzisyen sahnede keman çalmaya başladı.

その音楽家は舞台でバイオリンをひき始めた。

Birdenbire yangın alarmı çalmaya başladı.

突然火災警報機が鳴った。

O gitar çalmaya çok düşkündür.

彼はギターを弾くのがとても好きだ。

Tom ıslık çalmaya devam etti.

トムは口笛を吹き続けた。

Bütün kilise çanları beraber çalmaya başladı.

教会の鐘が一斉に鳴り出した。

Paranın görünüşü onu çalmaya teşvik etti.

その金を見ると彼はふっと盗みたくなった。

Çalmaya başlamaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederdim.

盗みをするよりも飢え死にした方がましだ。

O, eski bir şarkı çalmaya başladı.

彼はなつかしい歌を弾き始めました。

O, bir melodiyi ıslıkla çalmaya başladı.

彼はメロディーを口笛で吹き始めた。

Telefonu kapatır kapatmaz, tekrar çalmaya başladı.

電話を切ったとたんにまた鳴り出した。

Alarm 5:30 da çalmaya başladı.

目覚しは5時30分に鳴った。

Kız tek başına her şeyi çalmaya alışkın.

その女の子は一人ぼっちで遊ぶことに慣れている。

O bir kolyeyi çalmaya çalışırken suçüstü yakalandı.

彼女はネックレスを盗もうとして現行犯でつかまった。

Ben kapatır kapatmaz telefon yine çalmaya başladı.

電話を切ったとたんにまた鳴り出した。

Chopin piyanonun başına geçer ve çalmaya başlar.

ショパンはピアノに向かってすわり、ひき始める。

Çocuklarımla hayvanat bahçesindeydim ve telefonum durmadan çalmaya başladı.

子どもたちと動物園に行ったときにも 電話がしつこく鳴り続けます

Tony onun sesini duydu ve piyano çalmaya durdurdu.

トニーは彼女の声を聞いて、ピアノを弾くのをやめました。

Ben kapıyı kapar kapamaz biri onu çalmaya başladı.

ドアを閉じるとすぐに誰かがノックし始めた。

Telefon çalmaya başladığında, Anne evden ayrılmak üzere idi.

電話が鳴り始めたとき、アンは出かけようとしていたところだった。

Beethoven piyanonun başına gidip oturdu ve çalmaya başladı.

ベートーヴェンはピアノの前に行き、座って演奏を始めた。

Bir süre sonra o tekrar piyano çalmaya başladı.

しばらくして彼女は再びピアノを弾き始めた。

- Erkek arkadaşımı çalmaya çalıştı.
- Erkek arkadaşımı benden almaya yeltendi.

- 彼女ね、私の彼氏を横取りしようとしたのよ。
- 彼女ね、私の彼氏を奪い取ろうとしたの。

Neşeli müzik çalmaya başladığında, ben sadece dans etmeye başlarım.

ノリノリの音楽がかかると、つい踊っちゃうんだよね。

Gerçekten canlı müzik çalmaya başladığında, ben bilinçsizce dans etmeye başlarım.

ノリノリの音楽がかかると、つい踊っちゃうんだよね。

Ben odayı terk etmek zorunda kalıncaya kadar aynı plağı üst üste çalmaya devam etti.

彼は私がその部屋を出るまで、何度も同じレコードをかけつづけた。