Translation of "çalışarak" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "çalışarak" in a sentence and their japanese translations:

Servetini çok çalışarak biriktirdi.

- 彼は苦労して働いて財産をためた。
- 彼は一生懸命働いて財産を増やした。

Başarısına çok çalışarak ulaştı.

彼女は一生懸命働いたので成功した。

Fakat birlikte çalışarak bunu düzeltebiliriz.

協力すれば 対処できます

Böyle az az, ortaklarımızla çalışarak,

だから少しづつパートナーと協力して

Ve barış için birlikte çalışarak

平和のために共に働くことで

Çok çalışarak hayallerinin gerçekleşmesini sağlayabilirsin.

- 一生懸命働く事で夢を実現できる。
- 一生懸命働くことによって夢を実現することができる。
- 一生懸命努力することで夢を実現させることができるんだよ。
- 頑張ってやれば、夢を実現させることだってできるんだよ。

Çok çalışarak bir şeyi başarabiliriz.

努力をすれば何事も成し遂げることができる。

- Birlikte çalışarak bütün evi çabucak temizlediler.
- Birlikte çalışarak tüm evi vakit kaybetmeden temizlediler.

一緒に働いていたので彼らは家全体をすぐにきれいにした。

Bütün geceyi test için çalışarak geçirdi.

彼は一夜づけの試験勉強をした。

Hızlı bir şekilde çalışarak işi bitirdi.

彼はその仕事をやり終えるのに速い方法を考えだした。

Çok çalışarak kaybedilen zamanı telafi etti.

彼女は一生懸命に働いて、失った時間の埋め合わせをした。

Tom kendi başına çalışarak Fransızcada ustalaştı.

トムは独学でフランス語をマスターした。

Bir öğrenci çalışarak çok zaman harcar.

学生は多くの時間を勉学に費やす。

Zayıflamaya çalışarak jimnastik salonunda saatler harcadı.

- 彼女は体重を減らそうと、ジムで何時間も過ごしている。
- 彼女は体重を減らそうと、ジムで何時間も過ごした。

Yardımcı olmaya çalışarak yaklaşık 20 yılımı harcadım.

運が良くなるよう 人々の手助けをしてきました

Bir bulmacayı birleştirmeye çalışarak zaman harcamayı seviyorum.

私はパズルをして時間を過ごすのが好きです。

Bir çözüm bulmaya çalışarak beynine eziyet ediyordu.

彼は解決策を見つけようと頭を悩ました。

Elimden geldiğince çok çalışarak kaybolan zamanı telafi edeceğim.

できるだけ勉強して、浪費した時間を取り戻すつもりです。

O sıkı çalışarak bir burs kazanmayı başarmayı umuyor.

彼は一生懸命勉強して首尾よく奨学金を得るつもりだ。

Tom kendi başına çalışarak mükemmel şekilde Fransızca öğrendi.

トムは独学でフランス語をマスターした。

Biraz ödünç para almaya çalışarak tüm kasabayı koştum.

お金を借りようと思ってかけずり回った。

Mümkün olduğunca çok çalışarak kayıp zamanı telafi edeceğim.

出来るだけ一生懸命勉強することによって失った時間を取り返します。

Hızlı büyüyen psikoloji ve sosyal bilimler gövdesi üzerinde çalışarak

急速に成長を続ける 心理・社会学の研究に基づき

Fransızca çalışarak bir haftada en az üç saat geçiririm.

週に最低3時間はフランス語の勉強をしています。

Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.

私たちは、分かり合おうと近づいては傷つけあって泣いてしまいます。

Kampanya sırasında Berthier ve İmparator sık ​​sık imparatorluk koçunda durmaksızın çalışarak birlikte seyahat

選挙運動では、ベルティエと皇帝はしばしば皇帝のコーチで一緒に旅行し、休む

Tom çekmeceyi bir levye ile kaldırarak açmaya çalışarak on beş dakika harcadı fakat onu açamadı.

トムは15分もかけて引き出しをかなてこでこじ開けようとしたが、結局開けられなかった。

- Onun yolculuğu iptal etmesini ikna etmeye çalışarak zor bir zaman geçirdim.
- Onu yolculuktan vazgeçirmeye çalışırken epey zorlandım.

彼を説得して旅行を中止させるのに苦労しました。