Translation of "Vakit" in Japanese

0.019 sec.

Examples of using "Vakit" in a sentence and their japanese translations:

Vakit nakittir.

時は金なり。

- Nerede vakit geçiriyordun?
- Nerede vakit öldürüyordun?

お前どこで油を売っていたんだ。

İnanılmaz vakit geçirdim.

それはもう楽しかったです

Açıklamaya vakit yok.

- 説明している時間はない。
- 説明している暇はない。

Vakit çok geç.

- 遅すぎる。
- もう遅すぎる。

Vakit gece yarısı.

もう真夜中だ。

İyi vakit geçirin.

楽しいひとときを。

Yas tutacak vakit yok.

‎悲しむ暇はない

İyi vakit geçiriyor musunuz?

- 楽しくやっていますか。
- 楽しく過ごしていますか?
- 楽しく過ごしてる?

Hepimiz iyi vakit geçirdik.

- 私達は皆、とても楽しいときをすごした。
- 我々はみんなとても楽しく過ごした。

Önemsiz şeylerle vakit harcama.

つまらないことに時間を無駄に過ごすな。

Kısacası toplantı vakit kaybıydı.

その会合は要するに時間の無駄だった。

Kart oynayarak vakit geçirdiler.

彼らはトランプをして時間をつぶした。

Partide iyi vakit geçirdim.

- 私はパーティーで楽しんだ。
- 私はパーティーで楽しい時間を過ごした。

Babam vakit nakittir derdi.

父は、時は金なり、とよく言っていた。

Ben iyi vakit geçirdim.

私は楽しいひとときを過ごしました。

John iyi vakit geçiriyor.

ジョンは楽しい時を過ごしている。

Dün iyi vakit geçirdik.

僕らは昨日とてもいい時間を過ごした。

Vakit geçirmek için ne yaparsın?

何をして時間をつぶしますか。

Herkes partide iyi vakit geçirdi.

パーティーでは、誰もが楽しい時を過ごした。

O onlarla iyi vakit geçirdi.

彼女は彼らと楽しいひとときを過ごした。

Vakit geçirmeden mektuba cevap verdi.

彼は直ちに手紙の返事を書いた。

Geçen Pazar iyi vakit geçirmedim.

前の日曜日は楽しくなかった。

Benim için, vakit nakit değildir.

私には、時間はお金ではありません。

Yolculuk boyunca iyi vakit geçirdim.

旅行中楽しい思いをした。

Bir kafede hoşça vakit geçirdik.

私たちは喫茶店で楽しく時を過ごした。

Ben seninle vakit geçirmekten hoşlanırım.

あなたと一緒に過ごすのが好き。

Acele et. Harcayacak vakit yok.

急いで。ぐずぐずしてはいられない。

İnsan her zaman vakit bulabilir.

時間はいくらでも作れる。

Vakit geçirmek için kart oynadık.

- 私達は時間をつぶすためにトランプをしました。
- 僕たち暇つぶしにトランプをしたんだ。

Karuizawa'da çok iyi vakit geçirdim.

軽井沢ではとても楽しかった。

Beklerken, dergi okuyarak vakit geçirdi.

彼女は待っている間雑誌を読んでひまをつぶした。

O, kötü bir vakit geçirdi.

彼はひどい目にあった。

Yarın bu vakit nerede olacaksın?

明日のこの時間はどこにいる?

Kart oynayarak iyi vakit geçirdik.

私たちはトランプをしながら楽しい時間を過ごした。

Onlar gerçekten iyi vakit geçiriyorlar.

彼らはとても楽しい時を過ごしている。

Ama şimdi vakit... ...buradan çıkma vakti.

でも おれたちは― もう出るぞ

VV: Hayır, aslında bayağı vakit geçiriyoruz.

(ヴィクター) 実際 結構長く下にいます

Bizim gibi düşünen insanlarla vakit geçiriyoruz

自分と似ている人とだけ関わり

- Biz iyi vakit geçiriyoruz.
- Biz eğleniyoruz.

楽しく過ごしている。

Akşam yemeğinde çok iyi vakit geçirdik.

その夕食はとても楽しかった。

Biz gerçekten çok iyi vakit geçirdik.

- 私たちは素晴らしい時を過ごした。
- ええ本当に。素晴らしい時間を過ごすことができました。

Kalkmak için vakit hâlâ çok erken.

まだ起きるには早すぎる。

Dün akşam partide hoşça vakit geçirdim.

昨晩のパーティーはたいへん楽しかった。

Biz vakit öldürmek için parkta gezdik.

時間つぶしに、私達は公園を歩き回った。

Dün akşam iyi bir vakit geçirdim.

昨日の晩は楽しかったです。

- Bugün, eğleneceğiz!
- Bugün iyi vakit geçireceğiz!

今日は楽しくやりましょう。

Pekala, maalesef gitmeliyim. Güzel vakit geçirdim.

さて、そろそろ帰らなければなりません。楽しかったです。

Ata sözünde belirtildiği gibi, vakit nakittir.

ことわざにある通り、時はまさに金である。

Okuma için her zaman vakit bulabiliriz.

いつだって読書の時間は見つけられる。

Burada hoşça vakit geçirmiyorsun gibi görünüyor.

あまり楽しくされておられないようですね。

- Hâlâ zamanımız var.
- Yeterince vakit var.

まだ時間がある。

Tom'la vakit geçirmek için sabırsızlıkla bekliyorum.

トムと一緒に時間を過ごすのを楽しみにしています。

Atasözünde de söylendiği gibi ''Vakit, nakittir.''

ことわざにもあるように、時は金なり。

Ancak, saldırılara çözüm bulmak için vakit daralıyor,

しかし問題解決は進まず―

Yağmur yağmasına rağmen, herkes iyi vakit geçirdi.

雨が降っていたけれども、みんなは楽しい時を過ごした。

Üzücü haber geldiğinde çok iyi vakit geçiriyordum.

とても楽しく過ごしていた、するとそのとき悲しい知らせが届いた。

O, partide hoşça vakit geçirmiş gibi görünüyor.

彼女はパーティーを楽しんだようだ。

- Dün iyi vakit geçirdim.
- Dün iyi eğlendim.

昨日は楽しかった。

Hepinizle birlikte iyi vakit geçirdiğimi asla unutmayacağım.

皆さんと楽しく過ごした事を決して忘れません。

TV izlemeyi bir vakit kaybı olarak düşünüyorum.

私はテレビを見るのは時間の浪費だと考える。

İngilizce derslerine hazırlanmak için fazla vakit harcamıyorum.

私は英語の授業の予習にあまり時間をかけない。

Şimdi bir raket yapmak için vakit yok!

そういう時に騒いではいけません。

Bu öğleden sonra iyi vakit geçirdin mi?

きょうの午後は面白かったかい。

Ve o PowerPoint sunumuna çok vakit harcayarak tüketti.

パワーポイント作成にも 多くの時間を費やしました

öğrencilerin zor kısımlarla uzun süre vakit geçirmesi gerekiyor.

すべてが結びついた時の美しさを 味わってもらわねば

Çoğu vakit siz rahat uyuyabilin diye nöbet tuttum.

君たちのためを思っては当直に立ち 君たちが安眠できるようにもしていた

%80'i ne olduğu hakkında endişelenip vakit kaybetti

80%はその出来事を引きずって 時間を無駄にし

- Kart oynayarak zaman öldürdük.
- Kart oynayarak vakit öldürdük.

我々はトランプ遊びで時間をつぶした。

İşçiler hoşça vakit geçirebilecekleri bir barda toplanmak istiyor.

労働者たちはくつろげる酒場に集まることが好きである。

Vakit çok geç oldu; artık gitsem iyi olur.

遅くなってきたからそろそろ行かなくちゃ。

- Kalkmak için çok erken.
- Kalkmak için vakit çok erken.

起きるには早過ぎる。

Ne kadar boş vakit bulursa o kadar mutlu olur.

暇な時間が多ければ多いほど、それだけ彼は楽しい。

Ben okula gitmeden önce bir saatlik koşuya vakit ayırdım.

私は学校に行く前に一時間ジョギングに当てています。

İlaçlar bu orman sıcağında uzun süre dayanmaz. Yani, vakit çok önemli.

このくすりは熱(ねつ)に弱(よわ)いんだ 急(いそ)がないと

Sporlarını yaymak için ne vakit ne de en ufak esinti vardır.

‎時間がなく ‎胞子を運ぶ風もない

Aileleri ile vakit geçirmek için vakitleri var veya hobilerinden zevk alıyorlar.

家族と一緒に過ごしたり、趣味を楽しんだりする時間が持てるからである。

- Birlikte çalışarak bütün evi çabucak temizlediler.
- Birlikte çalışarak tüm evi vakit kaybetmeden temizlediler.

一緒に働いていたので彼らは家全体をすぐにきれいにした。

- Müfettiş pazartesi sabahı okula geç vakit geldi.
- Müfettiş pazartesi sabahı okula geç geldi.

調査官は月曜の午前の遅い時間にその学校に到着した。

- Tom, sporun vakit kaybı olduğunu düşünür.
- Tom sporların bir zaman kaybı olduğunu düşünüyor.

スポーツは時間の無駄だって、トムは思っているんだよ。

- Bu aralar IT sertifikasyonlarına çalışmak için epey zaman harcıyorum.
- Şu sıralar BT sertifikasyonlarına çalışmaya çok vakit harcıyorum.

最近はほとんどいつもIT関連の検定試験を受けようと勉強しています。

- Bana bir ya da iki gün verin.
- Bana bir veya iki gün verin.
- Bana bir iki gün vakit ver.
- Bana bir iki gün ver.
- Bana bir iki gün verin.

- 1日か2日かかります。
- 一日または二日ください。
- 1、2日待ってくれ。