Translation of "Fakat" in Japanese

0.011 sec.

Examples of using "Fakat" in a sentence and their japanese translations:

Fakat...

でも

Fakat geçen yıl

去年

Fakat psilosibin seansında

でも シロサイビン療法で

Fakat biliyor musunuz?

それでも このように

Tedbirli fakat sevecenlerdi

警戒心が強いくせに 愛情深い動物です

fakat bilmelisiniz ki

しかし実は

Fakat hava soğumaktadır.

‎だが気温は下がる

fakat konuşabilmemiz lazım

でも話す必要があります

Fakat telefonu kullanamıyorum.

まだ電話は使えません。

Fakat neredeyse 11.30.

でも11時半近くですよ。

Fakat ben istemiyorum.

でも、いやだ。

Yorgundum fakat uyuyamadım.

私は疲れていたが眠れなかった。

Fakat evren sonsuzdur.

だが宇宙は無限だ。

Fakat hiçbiri işe yaramadı.

ダメでした

Fakat hâlâ ihtiyatlı davranıyoruz.

今も慎重に物事を進めています

fakat bunları konuşmamız gerek

ですが 話す必要があります

Fakat bu doğru değil.

でもそれは違います

fakat müzikten ötürü odaklanamıyor.

音楽のせいで集中することはできません

Fakat yayılacağını akıl edemediler.

大流行になることを見抜けませんでした

Fakat pek yüz bulamıyor.

‎だが相手にされない

Fakat fillerin imdat çağrıları...

‎ゾウの救難信号が‎―

fakat rol yapmaktan yoruldum.

でも演じるのは疲れました

Fakat bir kez daha

しかし、もう一度、

Fakat babam bundan hoşlanmayacak.

でもよ、おとうさんは良い気しねーと思うべさ。

Babam değil fakat amcamdır.

彼は私の父ではなく、叔父だ。

Üzgünüm fakat seninle gidemem.

- 残念ですが、君と一緒にいけません。
- ごめんなさい、付き添えないの。

Üzgünüm fakat stoğumuz bitti.

- 申し訳ありませんが、在庫がありません。
- 大変申し訳ございませんが、もう品切れでございます。
- 申し訳ありませんが、在庫を切らしております。

Hastaydı fakat okula gitti.

病気だったが、彼は登校した。

Affedersiniz fakat söylediğinizi anlamadım.

すみません、何ていわれましたか。

Üzgünüm fakat Susan'la evlenemezsin.

残念だがお前とスーザンは結婚できない。

Almanca okuyabilirim fakat konuşamam.

- 私はドイツ語は読めるが話せない。
- 私はドイツ語を読めるけど話せない。
- 私はドイツ語を読めても話せない。
- 私はドイツ語を読めるが、話すことはできない。
- ドイツ語は読めますがしゃべれません。

İngilizceyi okuyabilirim fakat konuşamam.

- 私は英語を読めるが話せない。
- 英語は読めますが話せません。

Gitmedim fakat evde kaldım.

私は行かないで、家にいた。

Fakat o rahat görünüyordu.

しかしそれは住みごこちが良いようにみえた。

Hayır, fakat tenis oynarım.

いいえ、でもテニスはやりますよ。

Fakat onun edepsizliği var.

しかしマナーの悪いヤツだ。

Fakat terapist seansı önceden planlamıyordu

でも セラピストは カウンセリングの枠組みを決めたり

Fakat diğer duyguları da uyuşturuyordu.

しかし 他の感情も鈍らせてしまっていました

Fakat, herhangi birşey yanlış gittiğinde,

でも 何かがうまくいかないと―

Fakat,bunu gerçekten nasıl yapacağız?

でも実際には どうでしょう?

Fakat gördüğümüz şey bu değil.

でも 観測では違います

fakat aslında, vücudun derinlerine uzanıyor.

実際には体の内部に 広がっているのです

fakat herhangi bir çekicilik görmüyorum.

どうも上手くいきません

Fakat birlikte çalışarak bunu düzeltebiliriz.

協力すれば 対処できます

Fakat gerçek uzmanlık bulguda bulunur.

しかし本当の専門性は エビデンスによって築かれます

Fakat bu sizi güvende tutmaz

でも それでは安全は保てません

Fakat bir buçuk yıl önce

でも 1年半ほど前

Fakat bu duyarsızlığın bedelini ödeyemeyiz

しかしこのような態度を 受け入れる訳にはいきません

Fakat yaşamdaki muazzam çeşitliliğe rağmen...

‎多様な生物が ‎いるからといって‎―

Fakat sürü, tehlike kokusu alıyor.

‎しかし群れは危険を察知した

Fakat güneşin fazlası da öldürebilir.

‎だが日差しが強すぎると ‎逆効果だ

Fakat Hollywood beni öyle görüyor

ところがハリウッドは私を そう見ているようです

Fakat İmparator savaşsız pes etmeyecekti.

しかし皇帝は戦わずに負けるつもりは無かった

Çok dikkatliydim fakat soğuk aldım.

- 気をつけていたのに、風邪をひいてしまいました。
- すごく気を付けてたのに、風邪引いちゃったんだ。

Gitmek istemedik fakat zorunda kaldık.

我々は行きたくは無かったが、行かなければならなかった。

Sevmek kolay fakat sevilmek zordur.

愛することはやさしいが、愛されることは難しい。

Üzgünüm fakat sanırım sen hatalısın.

すみませんが、あなたが間違っていると思います。

Üzgünüm fakat o şimdi dışarıda.

あいにくですが、彼は外出中です。

Baktık fakat bir şey göremedik.

- 目を向けてみたが何も目に入らなかった。
- 私たちは注意してみたが何も見えなかった。

Günlük tutardı fakat artık tutmuyor.

彼女は昔、日記を付けていたが今はつけていない。

O üşütmüştü fakat işe gitti.

彼は風邪を引いていたが、仕事に出かけた。

Çok çalıştı fakat başarısız oldu.

彼は一生懸命やったが、失敗した。

Emin değilim fakat o gelebilir.

- 彼女は来るかもしれない。
- 自信はないが、彼女は来るのではないかと思う。

Affedersiniz fakat telefonu kullanabilir miyim?

すみませんが、電話を使ってもよろしいですか。

Fransızcayı severim fakat iyi konuşamam.

私はフランス語が好きだが、じょうずに話せない。

Fakat onlar bunu nasıl yapabilir?

しかし彼らはどうやってこれをすることができるのか。

O, evde değil fakat okuldadır.

彼女は家にいなくて学校に行っています。

Amcam zayıf fakat teyzem şişman.

叔父はすらっとしているが、叔母は太っている。

Affedersiniz fakat pencereyi açar mısınız?

おそれいりますが窓を開けていただけませんか。

O kısadır fakat o güçlüdür.

彼は背が低いが力持ちだ。

Üzgünüm fakat henüz mümkün değil.

悪いけど、どうしたって無理だわ。

Onlar düşman değiller fakat dostlar.

彼らは敵ではなくて味方だ。

Kuşa ateş etti fakat ıskaladı.

彼は鳥をめがけて撃ったが、はずしてしまった。

Kutuyu açtım fakat o boştu.

箱を開けたが空っぽだった。

Onu aradım fakat hat meşguldü.

私は彼に電話をしたが、話中だった。

Sigara içerdi fakat artık içmiyor.

彼は以前はタバコを吸っていたが、今は吸わない。

Yorgundu fakat yürümeye karar verdi.

彼女は疲れていたけれども、歩くことに決めた。

Ruh isteklidir fakat beden güçsüzdür.

心熱けれど肉体は弱し。

Etrafa bakındım fakat kimseyi görmedim.

辺りを見回したけれど、誰もいなかったんだ。

Badminton oynardım fakat artık oynamıyorum.

私は以前はバトミントンをやったものですが、今はもうやりません。

Oraya gitmek zorundayım fakat gitmeyeceğim.

行くべきなのだが、私は行かない。

Partiye katılmak istedim fakat yapamadım.

私はそのパーティーに参加したかったが、出来なかった。

Affedersiniz fakat telefonunuzu kullanabilir miyim?

- すいませんが、電話を貸して下さいませんか。
- すみませんが、電話を使わせていただいてもよろしいですか。

Fakat onun uyarısını ihmal edemem.

しかし、彼の警告を無視することはできません。

Konser kısaydı fakat gerçekten iyiydi.

- コンサートは短かったしかしそれはとても良かった。
- コンサートは短いものだったが、とてもよかった。

Üzgünüm fakat seni iyi duyamıyorum.

ごめんなさい、でもよく聞こえないんです。

Eve dönmek istedi fakat kayboldu.

うちへ帰りたいと思っていたが、道に迷った。

Sen yüzebilirsin fakat ben yüzemem.

あなたは泳げるしかしわたしは泳げません。

Fakat TiVo ticari bir başarısızlıktır.

でも商業的には失敗でした

Evine gittim fakat evde değildi.

彼女の家に行ったが不在だった。

İyi hissetmiyordum fakat işe gittim.

ぐあいが悪かったけど、仕事に行った。

Üzgünüm fakat o evde değil.

恐れ入りますが、家におりません。

Gitmeye niyet ettim fakat unuttum.

私は行くつもりだったが忘れた。

Dinledim fakat hiçbir şey duymadım.

私は耳を澄ましたが、何も聞こえなかった。

Seninle gitmek istiyorum fakat meteliksizim.

君と一緒に行きたいけれど文無しなんだ。

O, zengin değil fakat mutludur.

彼は金持ちではないが、とにかく幸福である。

Sebebini biliyorum fakat sana söyleyemem.

理由は知っているけど、君に教えることはできないよ。

Tom çalıştı fakat çok çalışmadı.

トムは確かに勉強したが、そんなにやってはいなかった。

Tom diplomatik, fakat Mary değil.

トムは外交的だけど、メアリーはそうでもない。