Translation of "Geliyordu" in Italian

0.005 sec.

Examples of using "Geliyordu" in a sentence and their italian translations:

Biri geliyordu!

Stava arrivando qualcuno!

Yeni ay geliyordu.

La luna nuova stava arrivando.

Tom'un uykusu geliyordu.

A Tom sta venendo sonno.

Bazı gemiler Avrupa'dan geliyordu.

Qualche nave arrivava dall'Europa.

O ne anlama geliyordu?

- Cosa voleva dire?
- Che cosa voleva dire?

Duman, Tom'un odasından geliyordu.

Stava uscendo del fumo dalla stanza di Tom.

Leyla, Kahire'ye geri geliyordu.

- Layla stava tornando al Cairo.
- Layla stava ritornando al Cairo.

Tom, Mary'yi görmezden geliyordu.

Tom non sta prestando attenzione a Mary.

Bazen nefret mektupları evime de geliyordu.

A volte, le lettere di odio venivano inviate anche al mio indirizzo di casa.

Bu gerçek olamayacak kadar güzel geliyordu.

- Sembrava troppo buono per essere vero.
- Sembrava troppo buona per essere vera.

Soğanları doğradığım zaman gözlerimden yaş geliyordu.

Mi sono venute le lacrime agli occhi quando stavo tagliando le cipolle.

O ön kapıdan çıktığında otobüs köşeden geliyordu.

Quando uscì dalla porta principale, l'autobus stava arrivando dietro l'angolo.

- O, merdivenlerden aşağıya geliyordu.
- O merdivenlerden iniyordu.

Scendeva dalle scale.

Öyle kötü dayak yiyordu ki kulaklarından kan geliyordu

Veniva picchiata così forte che le sanguinavano le orecchie

Tüm Asya'nın uluslararası piyasaya hücum edeceği anlamına geliyordu.

significava che l'intera Asia avrebbe invaso i mercati internazionali.

Tüm aramalar doğrudan bana geliyordu. Aramalara ben yanıt veriyordum.

Quando qualcuno chiamava o scriveva, rispondevo personalmente.

Bu da çiftliklerde daha fazla virüs bulunması anlamına geliyordu.

Facendo così circolare più virus negli allevamenti.

- Soğanları doğradığım zaman gözlerimden yaş geliyordu.
- Soğanları doğrarken gözüm yaşardı.

Mi sono venute le lacrime agli occhi quando stavo tagliando le cipolle.

Daha fazla traktörler daha az at ve katır anlamına geliyordu.

Più trattori significava meno cavalli e muli.

- Tom'un burnuna yemek kokusu geliyordu.
- Tom pişen bir şeyin kokusunu alıyordu.

Tom sentiva l'odore di qualcosa che bolliva in pentola.

Soult'un kendine olan güveni ve tavrı, yakında bir subay olduğu anlamına geliyordu.

La fiducia in se stesso e il portamento di Soult fecero sì che presto fosse nominato ufficiale.

Jean-de-Dieu Soult, güney Fransa'da küçük bir kasabadan geliyordu ve 16 yaşında

Jean-de-Dieu Soult proveniva da una piccola città nel sud della Francia e si arruolò nel Régiment

- Bu benim için çok anlama geliyordu.
- Bu benim için çok şey ifade ediyordu.

- Significava molto per me.
- Voleva dire molto per me.

Ağırlıktaki büyük tasarruf, bu uzay aracının daha küçük bir roket üzerinde fırlatılabileceği anlamına geliyordu.

L'enorme risparmio di peso significava che questo veicolo spaziale poteva essere lanciato su un razzo più piccolo.