Translation of "Faydası" in Italian

0.123 sec.

Examples of using "Faydası" in a sentence and their italian translations:

Pek faydası olmadı.

Non credo abbia aiutato.

Ne faydası var?

Qual è il punto?

Onunla konuşmanın faydası yok.

- Non serve a niente parlare con lei.
- Non serve a nulla parlare con lei.

Onunla tartışmanın faydası yok.

- Non serve a niente discutere con lei.
- Non serve a nulla discutere con lei.

Tekrar denemenin faydası yok.

- Non serve a niente provare ancora.
- Non serve a niente provare di nuovo.
- Non serve a nulla provare ancora.
- Non serve a nulla provare di nuovo.

Egzersizin birçok faydası var.

L'attività fisica ha molti benefici.

Benimle konuşmanın faydası yok.

È inutile parlare con me.

Bunu yapmanın faydası nedir?

- Qual è il punto di fare questo?
- Qual è il punto di fare ciò?

Oraya gitmenin faydası yok.

Non ha senso andar lì.

- Gözümü korkutmaya çalışmanın faydası yok.
- Beni korkutmaya çalışmanın faydası yok.

È inutile provare a intimidirmi.

Kaderle kavga etmenin faydası yoktur.

È inutile litigare con il destino.

Onun hakkında endişelenmenin faydası yok.

- Non serve a niente preoccuparsene.
- Non serve a nulla preoccuparsene.

Bilmeceyi çözmeye çalışmanın faydası yok.

- È inutile provare a risolvere l'indovinello.
- Non serve a niente provare a risolvere l'indovinello.
- Non serve a nulla provare a risolvere l'indovinello.

Çok hüzünlü olmanın faydası yok.

- È inutile essere così tristi.
- È inutile essere così triste.

Telaş etmenin bir faydası olmayacak.

Andare nel panico non aiuterà.

Onunla tartışmaya çalışmanın faydası yok.

È inutile provare a discutere con lui.

Fransızca konuşamıyor gibi davranmanın faydası yok.

- È inutile fingere che non sai parlare il francese.
- È inutile fingere che non sa parlare il francese.
- È inutile fingere che non sapete parlare il francese.

Tom'u ikna etmeye çalışmanın faydası yok.

- È inutile cercare di convincere Tom.
- È inutile tentare di convincere Tom.

- Karşı koymanın faydası yok.
- Direniş boşuna.

La resistenza è inutile.

Ona tekrar rica etmenin faydası yok.

- Non ha senso chiederglielo di nuovo.
- Non ha senso chiederglielo ancora.

Bana oyun oynamaya çalışmanızın faydası yok.

- Non serve a niente provare a ingannarmi.
- Non serve a nulla provare a ingannarmi.

Kalabalıkta onu bulmaya çalışmanın faydası yok.

È inutile provare a trovarlo nella folla.

Bana yardım edebilirsen çok faydası olur.

Se tu mi potessi assistere sarebbe di grande aiuto.

Bir kamera almanın bir faydası yok.

Non c'è ragione di prendere una macchina fotografica.

- Hiçbir şeyin faydası olmayacak.
- Hiçbir şey fayda etmeyecek.

- Niente aiuterà.
- Nulla aiuterà.

Onu şimdi tamir etmeye çalışmanın bir faydası yok.

- Non serve a niente provare a ripararlo ora.
- Non serve a niente provare a ripararla ora.
- Non serve a nulla provare a ripararlo ora.
- Non serve a nulla provare a ripararla ora.
- Non serve a nulla provare a ripararlo adesso.
- Non serve a nulla provare a ripararla adesso.
- Non serve a niente provare a ripararlo adesso.
- Non serve a niente provare a ripararla adesso.

- Matematiğin ne faydası var?
- Matematik ne işe yarar?

A che cosa serve la matematica?

- Bunun bize çok yardımı dokundu.
- Bunun bize çok faydası oldu.

- Ci ha aiutati molto.
- Ci ha aiutate molto.

Söyleyecek başka bir şeyin yoksa bana "Merhaba, nasılsın?" demenin hiçbir faydası yok.

È inutile che tu mi dica "Ciao, come stai?" se poi non hai altro da dirmi.

- Bunun bana çok faydası oldu.
- Bunun bana çok yararı dokundu.
- Bunun çok faydasını gördüm.
- Bu bana çok yardımcı oldu.

- Mi ha aiutato molto.
- Mi ha aiutata molto.

- Tom işe yaramazın tekidir.
- Tom'un ne zeytine faydası olur ne ekmeğe.
- Tom bir halta yaramaz.
- Tom'dan ne köy olur ne kasaba.
- Tom'dan bir cacık olmaz.

Tom è completamente inutile.