Translation of "Dünyayı" in Italian

0.029 sec.

Examples of using "Dünyayı" in a sentence and their italian translations:

Dünyayı dolaş!

- Viaggia per il mondo!
- Viaggiate per il mondo!
- Viaggi per il mondo!

Dünyayı sev.

- Ama la Terra.
- Amate la Terra.
- Ami la Terra.

Dünyayı dolaşıyor.

- Sta viaggiando per il mondo.
- Lei sta viaggiando per il mondo.

- Allah dünyayı yarattı.
- Tanrı dünyayı yarattı.

- Dio creò il mondo.
- Dio ha creato il mondo.

- Tom dünyayı dolaştı
- Tom dünyayı dolaştı.

Tom ha viaggiato attorno al mondo.

- Dünyayı döndüren şey paradır.
- Dünyayı para döndürür.

I soldi fanno girare il mondo.

Dünyayı dolaşmak istiyorum.

ho sempre voluto viaggiare per il mondo.

Dünyayı değiştirmek istiyorlar.

Vogliono cambiare il mondo.

Dünyayı yöneten aşktır.

È l'amore che governa il mondo.

Onlar dünyayı değiştirdiler.

- Hanno cambiato il mondo.
- Loro hanno cambiato il mondo.
- Cambiarono il mondo.
- Loro cambiarono il mondo.

Biz dünyayı durdurabiliriz.

- Possiamo far fermare il mondo.
- Noi possiamo far fermare il mondo.
- Riusciamo a far fermare il mondo.
- Noi riusciamo a far fermare il mondo.

Keşke dünyayı gezebilsem.

Vorrei poter girare il mondo.

Darwin dünyayı değiştirdi.

- Darwin ha cambiato il mondo.
- Darwin cambiò il mondo.

Kadınlar dünyayı değiştirirler.

Le donne cambiano il mondo.

Para dünyayı yönetir.

- I soldi governano il mondo.
- Il denaro governa il mondo.

Tom dünyayı gezdi.

Tom ha viaggiato attorno al mondo.

Ve o dünyayı değiştirdi.

E lui l'ha cambiato, il mondo.

Dünyayı gördüğüm gibi anlatırken

raccontando come vedessi il mondo,

Dünyayı değiştirmek istiyor musunuz?

Volete cambiare il mondo?

Dünyayı değiştirme amacım yok,

Non cerco di cambiare il mondo,

Dünyayı fethetmeye uygun olabilecekler. "

Quelli che possono saranno in grado di conquistare il mondo ".

Dünyayı verseler okula gitmezdi.

- Lui non sarebbe andato a scuola per ogni cosa al mondo.
- Non sarebbe andato a scuola per ogni cosa al mondo.

Tom dünyayı değiştirmek istiyor.

Tom vuole cambiare il mondo.

Ben dünyayı görmek istiyorum.

- Voglio vedere il mondo.
- Io voglio vedere il mondo.

O, tüm dünyayı gezdi.

- Ha viaggiato in tutto il mondo.
- Viaggiò in tutto il mondo.
- Lei ha viaggiato in tutto il mondo.
- Lei viaggiò in tutto il mondo.

Esperanto - dünyayı anlamak için.

- Esperanto - per poter capire il mondo.
- Esperanto - per poter comprendere il mondo.

Dünyayı görmek istemez misin?

- Non vuoi vedere il mondo?
- Tu non vuoi vedere il mondo?
- Non vuole vedere il mondo?
- Lei non vuole vedere il mondo?
- Non volete vedere il mondo?
- Voi non volete vedere il mondo?

Onun hayali Dünyayı gezmektir.

Il suo sogno è viaggiare per il mondo.

Tom dünyayı dolaşmak istedi.

Tom voleva viaggiare in tutto il mondo.

Bush dünyayı korumak istiyor.

Bush vuole proteggere il mondo.

Sanat dünyayı değiştirebilir mi?

L'arte può cambiare il mondo?

Sadece barış dünyayı kurtarabilir.

Solo la pace può salvare il mondo.

Dünyayı fethetmek istiyordu. Neden?

Lui voleva conquistare il mondo. Per quale motivo?

- Dünyayı değiştiren iletişimdir, bilgi değil.
- Dünyayı değiştiren bilgi değil iletişimdir.

- Quello che cambia il mondo è la comunicazione, non l'informazione.
- Ciò che cambia il mondo è la comunicazione, non le informazioni.
- Quello che cambia il mondo è la comunicazione, non le informazioni.
- Ciò che cambia il mondo è la comunicazione, non l'informazione.

Ve yaşamak istediğimiz dünyayı yansıtan

è nostra responsabilità

Abartısız bir şekilde dünyayı değiştirebildik.

siamo stati in grado di cambiare il mondo, letteralmente.

O, dünyayı değiştirdi, kalpleri değiştirdi

Lui ha cambiato il mondo, ha cambiato i cuori,

(Şarkı söylüyor) Sana dünyayı gösterebilirim --

(Canta) Posso mostrarvi il mondo --

Dünyayı değiştirebilecek nadir şeylerden biridir.

è una delle poche cose che possono cambiare il mondo.

İnanın bana, güzellik dünyayı kurtaracak.

Credetemi, questa bellezza salverà il mondo.

...ve bu olağanüstü dünyayı keşfedebiliyoruz.

e scoprire un mondo straordinario...

Tanrı dünyayı altı günde yarattı.

- Dio creò il mondo in sei giorni.
- Dio ha creato il mondo in sei giorni.

Bugün ben bütün dünyayı seviyorum.

Oggi amo il mondo intero.

Dünyayı olduğu gibi kabul etmeyin.

- Non accettare il mondo così com'è.
- Non accettate il mondo così com'è.
- Non accetti il mondo così com'è.

Mümkün olursa, dünyayı gezmek istiyorum.

Se possibile, mi piacerebbe girare per il mondo.

Bush sadece dünyayı uygarlaştırmak istiyor.

- Bush vuole solo civilizzare il mondo.
- Bush vuole soltanto civilizzare il mondo.
- Bush vuole solamente civilizzare il mondo.

Dan dünyayı dolaşmaya karar verdi.

- Dan ha deciso di viaggiare per il mondo.
- Dan decise di viaggiare per il mondo.

Dünyayı kandırmak istediğinizde doğruyu söyleyin.

Quando volete ingannare il mondo dite la verità.

Ekvator dünyayı iki yarımküreye böler.

L'equatore divide il globo in due emisferi.

Yani gerçek anlamıyla, dünyayı erkekler yönetiyor

Gli uomini dominano letteralmente il mondo,

Etrafımızdaki dünyayı anlamamıza yardım eden şey.

È ciò che ci aiuta a capire il mondo intorno a noi.

Ve dünyayı iklim aktivistleri ile donatalım.

inondiamo il mondo di attivisti per il clima.

Bunu başarmanın tek yolu dünyayı iyileştirmek,

L'unico modo per farlo è rendere migliore il mondo,

Balkanlarda başlayan savaş tüm dünyayı sarmaladı.

La guerra, cominciata nei Balcani, ha ora coinvolto gran parte del mondo.

Dünyayı seyahat etmekten hoşlanıyor gibi görünüyorsun.

- Sembra che ti piaccia viaggiare per il mondo.
- Sembra che vi piaccia viaggiare per il mondo.
- Sembra che le piaccia viaggiare per il mondo.

Her dil dünyayı farklı şekilde görür.

Ogni lingua vede il mondo in modo diverso.

Sahip olduğumuz bu dünyayı korumak istiyoruz.

- Vogliamo proteggere questo mondo che abbiamo.
- Noi vogliamo proteggere questo mondo che abbiamo.

çünkü ana karakterin dünyayı nasıl gördüğünü değiştirir.

Cambia la prospettiva del protagonista.

Bir de dünyayı genel olarak ele alalım.

Che dire del mondo nella sua totalità?

Bir göze göz tüm dünyayı kör yapar.

Occhio per occhio e il mondo diventa cieco.

İncil'e göre Allah dünyayı altı günde yarattı.

- Secondo la Bibbia, Dio creò il mondo in sei giorni.
- Stando alla Bibbia, Dio ha creato il mondo in sei giorni.

Kim bir hayatı kurtarırsa tüm dünyayı kurtarır.

Chiunque salva una vita, salva il mondo intero.

önemli olan, dünyayı döndüren şeyin para olduğunu hatırlamaktır.

è importante ricordare che i soldi fanno girare il mondo.

Dünyayı daha iyi bir hale getirecek bir fikre

Do alla gente l'occasione di investire in un progetto

Bir dünyayı yönlendirmede daha yüksek bir kapasite demek.

e più capacità di affrontare un mondo il cui clima sta cambiando.

Bir gün dünyayı daha iyi bir yer yapacağız.

Un giorno renderemo il mondo un posto migliore.

Her şeyin çok yavaş değiştiği bir dünyayı sevmiyorum.

- Non mi piace un mondo dove le cose cambiano così lentamente.
- A me non piace un mondo dove le cose cambiano così lentamente.

Eğer dünyayı düz bir harita şekline getirirseniz isterseniz,

Se voglio trasformare il globo in una mappa piana

Oradan çıkabileceklerini ve dünyayı değiştirebileceklerini fark etmek de öyle.

Della possibilità di fuggire e di poter cambiare il mondo.

Onun yerine tuzak tellerinden oluşan ağları aracılığıyla yoklar dünyayı.

Invece, percepisce il mondo attraverso una rete di trappole di fili.

Bir şair, bir adamın bir kadına baktığı gibi dünyayı inceler.

Un poeta guarda il mondo come un uomo guarda una donna.

1500'lü yıllardan beri, matematikçiler dünyayı düz bir düzeye çeviren

Dal 1500 circa i matematici hanno impostato formule di trasformazione

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bu donuk dünyayı bize gösteriyor.

Un intensificatore di luce ci rivela questo mondo ghiacciato.

Donna Summer tüm dünyayı dans ettirirken, İtalyanlar Sabrina ile karşı saldırıya geçti.

Mentre Donna Summer faceva danzare il mondo, gli italiani risposero con Sabrina