Translation of "Verdiler" in German

0.021 sec.

Examples of using "Verdiler" in a sentence and their german translations:

Gitmeme izin verdiler.

Sie haben mich gehen lassen.

Atlarına su verdiler.

Man tränkte die Pferde.

Doğru kararı verdiler.

Sie haben die richtige Wahl getroffen.

Çocuğa büyükbabasının adını verdiler.

Sie haben das Kind nach seinem Großvater genannt.

Onlar evlenmeye karar verdiler.

- Sie entschieden sich zu heiraten.
- Sie beschlossen zu heiraten.

Oğullarına John adı verdiler.

Sie nannten ihren Sohn John.

Gemiye Mayflower adını verdiler.

Sie nannten das Schiff "Mayflower".

Odaya girmeye karar verdiler.

Sie beschlossen, ins Zimmer zu gehen.

Ona Jane adını verdiler.

Sie nannten sie Jane.

Çocuğa büyükbabanın adını verdiler.

Sie haben das Kind nach dem Großvater genannt.

- Onlar bebeğe Jane adını verdiler.
- Onlar bebeklerine Jane adını verdiler.

Sie nannten ihr Baby Jane.

Bana kesin gizlilik sözü verdiler

Sie versprachen mir vollkommene Diskretion.

Ama bize gümüş paralar verdiler.

Aber sie gaben uns Silbermünzen.

Onlar kızlarına Helen adını verdiler.

Sie nannten ihre Tochter Helen.

Onlar köpeklerine Lucky adını verdiler.

- Sie nannten ihren Hund Lucky.
- Sie haben ihren Hund Lucky genannt.

Köye New Amsterdam adını verdiler.

Sie nannten das Dorf Neu-Amsterdam.

Daha sıkı çalışmaya karar verdiler.

Sie beschlossen, härter zu arbeiten.

Onlar oğullarına John adını verdiler.

Sie haben ihren Sohn John genannt.

Ona bir kaçma şansı verdiler.

Sie gaben ihm eine Chance zu fliehen.

Eski binayı yıkmaya karar verdiler.

- Sie entschieden sich, das alte Gebäude abzureißen.
- Sie fassten den Beschluss, den Altbau niederzulegen.

Onlar fabrikayı kapatmaya karar verdiler.

Es wurde beschlossen, die Fabrik zu schließen.

Birbirlerine iyi geceler öpücüğü verdiler.

Sie gaben sich einen Gutenachtkuss.

Onlar bir dizi konser verdiler.

Sie gaben eine Reihe von Konzerten.

Öğle yemeği için toplantıya ara verdiler.

Sie unterbrachen die Sitzung für ein Mittagessen.

Tom ve Mary öpüşmeye son verdiler.

Tom und Maria hörten auf, sich zu küssen.

Sue ve John evlenmeye karar verdiler.

Sue und John entschlossen sich zu heiraten.

Onlar bir hediye seçmeme izin verdiler.

Sie überließen es mir, ein Geschenk auszusuchen.

Onlar bize son bir şans verdiler.

Wir bekamen eine letzte Chance.

Londra'nın bir banliyösüne yerleşmeye karar verdiler.

Sie beschlossen, sich in einen Vorort von London niederzulassen.

Onlar onun bebeğine Jane adını verdiler.

Sie nannten ihr Baby Jane.

Tom ve Mary evlenmemeye karar verdiler.

Tom und Maria beschlossen, nicht zu heiraten.

Ekstra yiyeceği geride bırakmaya karar verdiler.

Sie beschlossen das übrige Essen zurückzulassen.

Tom ve Mary onu bana verdiler.

Tom und Maria haben mir das gegeben.

Tom ve Mary boşanmaya karar verdiler.

Tom und Mary wollen sich scheiden lassen.

Mary ve Leyla boşanmaya karar verdiler.

Maria und Layla trafen die Entscheidung, sich scheiden zu lassen.

çünkü onlar da çok ağır kayıplar verdiler.

weil sie auch sehr schwere Verluste erlitten haben.

Onlar o yıl Virginia'ya yerleşmeye karar verdiler.

Sie beschlossen, sich im Laufe des Jahres in Virginia niederzulassen.

Tom ve Mary kızlarına Alice adını verdiler.

Tom und Maria nannten ihre Tochter Elke.

Onlar konferans sırasında greve gitmeyeceklerine söz verdiler.

Man versprach, während der Konferenz vom Streiken abzusehen.

Tom ve Mary, oğullarına John adını verdiler.

Tom und Maria nannten ihren Sohn Johannes.

Gitmeden önce, onun adamları şehri ateşe verdiler.

Bevor sie gingen, setzten seine Männer die Stadt in Brand.

Tom ve Mary bebeklerine John ismini verdiler.

Tom und Maria nannten ihr Kind Johannes.

Tom ve Mary bebeklerine ne ad verdiler?

Wie haben Tom und Maria ihr Kind getauft?

Onlar Kraliçe'den sonra gemiye Queen Mary adını verdiler.

Das Schiff Queen Mary wurde nach der Königin benannt.

- Sonunda bir karara vardılar.
- Sonunda bir karar verdiler.

Endlich trafen sie eine Entscheidung.

Ve böylece, onlar hemen harekete geçmeye karar verdiler.

Und so beschlossen sie, sofort zu handeln.

COVID-19 ya da "2019 koronavirüs hastalığı" adını verdiler.

dass eine Art von Virus die Krankheit verursacht.

Sonunda John ve Sue elmayı ikiye bölmeye karar verdiler.

Schließlich beschlossen John und Sue, den Apfel in Hälften zu schneiden.

Kanuna aykırı park etmekten, ona 5.000 yen ceza verdiler.

Er wurde für widerrechtliches Parken mit einem Bußgeld von 5000 Yen belegt.

Biz evlendiğimizde annem ve babam bana bu evi verdiler.

Mein Vater kaufte uns dieses Haus, als wir heirateten.

Beyonce ve Jay-Z, kızlarına Blue Ivy adını verdiler.

Beyoncé und Jay-Z haben ihre Tochter Blue Ivy genannt.

Onlar ona votka katılmış bir bardak portakal suyu verdiler.

Ihm wurde ein Glas Orangensaft mit einem Schuss Wodka gegeben.

Bir apartman inşa etmek için eski evlerini yıkmaya karar verdiler.

Sie haben beschlossen, ihr altes Haus abzureißen, um dort ein Mehrfamilienhaus zu errichten.

Erkek kardeşi yurt dışından dönünceye kadar düğünü ertelemeye karar verdiler.

Sie hatten beschlossen, die Hochzeit zu verschieben, bis ihr Bruder wieder aus dem Ausland zurückkommen würde.

Onu birkaç saat tuttular ve sonra özgür olmasına izin verdiler.

Sie hielten ihn einige Stunden fest und ließen ihn dann laufen.

Onlar Tom'u kurtarmak için zamanda geriye seyahat etmeye karar verdiler.

Sie beschlossen, in der Zeit zurückzureisen, um Tom zu retten.

Sue ve John uzun uzun düşündükten sonra yapmaya karar verdiler.

Sue und John beschlossen, sich zu trauen.

Tom ve Mary ikisini de çok kilo verdiler, değil mi?

Tom und Maria haben aber beide ganz schön abgenommen!

Onların kendi çocukları olmadığı için bir kız evlat edinmeye karar verdiler.

Da sie selbst keine Kinder hatten, beschlossen sie, ein Mädchen zu adoptieren.

Tom Boston'a transfer edilecekti fakat onun yerine onu kovmaya karar verdiler.

Tom sollte nach Boston versetzt werden, man hat ihn aber stattdessen entlassen.

Tom ve Mary testte öğretmeni şüphelendiren tam olarak aynı cevapları verdiler.

- Tom und Maria gaben bei dem Test exakt dieselben Antworten, und das kam dem Lehrer verdächtig vor.
- Tom und Maria gaben bei dem Test genau gleiche Antworten, was dem Lehrer verdächtig vorkam.

Kendi çocuklarından birine sahip olmak yerine bir çocuk evlat edinmeye karar verdiler.

Sie beschlossen, lieber ein Kind zu adoptieren als ein eigenes zu bekommen.

- Tom ve Mary oğullarına, onu doğurtan doktorun ismini koydular.
- Tom ve Mary oğullarına, onu doğurtan doktorun ismini verdiler.
- Tom ve Meryem oğullarına doğumu gerçekleştiren doktorun adını verdiler.

Tom und Maria haben ihren Sohn nach dem Arzt benannt, der ihn auf die Welt gebracht hat.

İnsanlar yaralı adamın etrafına toplandılar fakat doktor olay yerine yaklaştığında ona yol verdiler.

Die Leute umringten den verletzten Mann, aber machten Platz für den Arzt, als der am Unfallort eintraf.

Birçok gezgin gidecekleri yerlere trenle seyahat etme yerine bir araba kiralamaya karar verdiler.

- Viele Reisende beschlossen, ein Auto zu leihen, anstatt mit dem Zug zu ihren Reisezielen zu reisen.
- Viele Reisende beschlossen, sich einen Wagen zu leihen, statt ihre Ziele mit dem Zuge anzufahren.

Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler.

- Zu guter Letzt haben die Häuptlinge der beiden Indianerstämme entschieden, das Kriegsbeil zu begraben und die Friedenspfeife zu rauchen.
- Endlich beschlossen die Häuptlinge der beiden Indianerstämme, das Kriegsbeil zu begraben und die Friedenspfeife zu rauchen.

Tom ve Mary birlikte olmalarının birinci yıl dönümünü kutlamak için romantik bir akşam yemeği verdiler.

Tom und Maria hatten ein romantisches Abendessen zur Feier ihres einjährigen Zusammenseins.

- Müslüman işçilere Ramazan ayında erken çıkma izni verdiler.
- Müslüman çalışanlara Ramazan ayında erken çıkış izni veriyorlar.

- Sie gestatten es muslimischen Arbeitern, während des Ramadan früher zu gehen.
- Sie erlauben es muslimischen Arbeitern, im Ramadan früher Feierabend zu machen.

- Biraz sonra, Tom, Mary adındaki genç bir kadınla tanıştı. Onlar aile kurmaya karar verdiler ve evlendiler.
- Birkaç zaman sonra; Tom, Mary adında genç bir kadınla tanıştı. Onlar evlendi ve bir aile kurmaya karar verdiler.

Bald darauf lernte Tom eine Frau namens Maria kennen. Die beiden heirateten und beschlossen, eine Familie zu gründen.

- Tom ve Mary çocuklarıyla daha fazla fransızca konuşmamaya karar verdiler.
- Tom ve Mary artık çocuklarıyla Fransızca konuşmamaya karar verdi.

Tom und Maria haben beschlossen, mit ihren Kindern nicht mehr Französisch zu reden.

Eğer biri bir yatırım olarak ev aldıklarını söylüyorsa o zaman bir kural olarak onun için çok fazla para verdiler.

Wenn jemand sagt, sein Haus sei eine Vermögensanlage, dann hat er in der Regel zu viel dafür gezahlt.