Translation of "Jane" in Chinese

0.004 sec.

Examples of using "Jane" in a sentence and their chinese translations:

- Jane, Avustralyalı.
- Jane, Avustralya'dan geliyor.

珍來自澳洲。

Jane yüzemez.

珍妮不会游泳。

- Jane dobra dobra konuşur.
- Jane açıkça konuşur.

珍是一個有話直說的人。

Jane alışverişe çıktı.

珍外出購物。

Jane ile tokalaştım.

我和珍握了手。

Jane yatakta hasta.

珍生病臥床。

Jane biriyle konuşuyor.

珍正在和某人交談。

Jane başkanın sekreteri.

珍是總統的秘書。

Jane mutlu görünüyor.

珍看起來很快樂。

- Jane de tenis oynar.
- Jane de tenis oynuyor.

珍也打網球。

Jane çok mutlu görünüyor.

珍看起來很高興。

Jane mektubu kendisi yazdı.

- 珍自己寫了這封信。
- 這封信是珍自己寫的。

Jane köpeğini yürüyüşe götürdü.

珍帶她的狗去散步了。

Jane başvuru formunu doldurdu.

珍填好了一張申請書。

Jane benim kadar yaşlı.

珍年紀跟我一樣大。

Jane, bugün okulda yok.

珍今天沒有上學。

Jane şimdi evde olmayabilir.

珍可能現在不在家。

Jane şarkı söyleyecek mi?

珍將唱歌嗎?

Jane Susan'dan daha çekici.

珍比蘇珊更吸引人。

Jane istasyona neden gitti?

為什麼珍去了車站?

John Jane ile evliydi.

John 和 Jane 是兩夫婦。

Jane Susan'dan daha sempatiktir.

珍比蘇珊更吸引人。

- Onlar bebeğe Jane adını verdiler.
- Onlar bebeklerine Jane adını verdiler.

他們為他們的嬰兒命名為珍。

- Geçenlerde Jane ile karşılaştım.
- Birkaç gün önce Jane ile karşılaştım.

前幾天我遇到了珍。

Biz Jane ile arkadaş edindik.

我们和简交了朋友。

Jane bazı Japonca şarkılar söyleyebilir.

Jane會唱一些日本歌曲。

Jane cevap veremediği soruları atladı.

珍略過了她無法回答的問題。

Jane genç yaşta bir hostesti.

Jane 年輕時曾做過女乘務員。

Jane Yumi'den daha iyi yüzer.

珍游泳游得比由美好。

Jane, Mary kadar uzun değil.

珍不如瑪麗高。

Jane evi terk etmek üzereydi.

Jane正要离开家。

Jane bazen okula kadar koşar.

Jane有時候跑去學校。

Jane tenis oynamadı, değil mi?

珍沒打網球,是嗎?

Jane bir külah dondurma istedi.

珍想要一個冰淇淋甜筒。

Jane partiden hoşlanıyor gibi görünüyor.

珍似乎很喜歡這個派對。

Tom ve Jane geçen ay evlendiler.

- Tom 和 Jane 在上個月結婚了。
- 湯姆和珍上個月結婚了。

Bu gece Jane ile buluşacak mısın?

你今晚要去见简吗?

Tom gelmedi ve Jane de gelmedi.

湯姆沒來,簡也沒來。

Jane, uzun bir süre sessiz kaldı.

珍保持沉默了很長一段時間。

Jane haklı olduğu konusunda ısrar etti.

珍堅持她是對的。

Jane annesinden daha az güzel değildir.

简的美丽丝毫不逊色于她母亲。

Jane ve ben iyi piyano çalarız.

珍和我鋼琴彈得很好。

Jane çok sıkıcı bir hafta sonu geçirdi.

珍過了一個很無聊的週末。

Jane soğuk algınlığını atlatmadan bir hafta önceydi.

Jane感冒了一周才好。

Tom ve Jane tartıştılar fakat ertesi sabah barıştılar.

湯姆和珍吵了架,但是第二天早上就和好如初了。

Jane randevusunda tüm bir çikolatalı kekin bittiğine inanamadı.

珍的男朋友一口氣把整個巧克力蛋糕吃得一乾二淨,把珍看得目瞪口呆。

Jane şişman ve kaba ve çok sigara içiyor. Fakat, Ken onun güzel ve çekici olduğunu düşünüyor. Aşkın gözü kördür demelerinin nedeni bu.

Jane 又胖、又沒禮貌、又煙不離手,可是 Ken 卻覺得她可愛、動人,所謂「愛情是盲目的」,大概就是這個意思了吧。