Translation of "Köyde" in German

0.005 sec.

Examples of using "Köyde" in a sentence and their german translations:

O, köyde yaşıyor.

Sie lebt in dem Dorf.

Okulumuz bu köyde.

Unsere Schule ist in diesem Dorf.

Bir köyde yaşardım.

Ich habe früher in einem Dorf gewohnt.

Tom köyde yaşıyor.

Tom lebt in dem Dorf.

Köyde doktor eksikliğini anlatan

Beschreibung des Fehlens eines Arztes im Dorf

Hindistan'da bir köyde yaşıyor.

Sie wohnt in irgendeinem Dorf in Indien.

Küresel bir köyde yaşıyoruz.

Wir leben in einem globalen Dorf.

Köyde yaşamaya hızlıca alıştı.

Sie hat sich schnell auf das Dorfleben eingestellt.

Köyde beş inek var.

Im Dorf gibt es fünf Rinder.

Köyde iki inek var.

- Es sind zwei Kühe im Dorf.
- Es gibt zwei Kühe im Dorf.

Tom köyde yaşamayı sevmiyordu.

Tom lebte nicht gerne auf dem Land.

Kyushu'da küçük bir köyde yaşar.

Er lebt in einem kleinen Dörfchen auf Kyūshū.

O, küçük bir köyde büyüdü.

Er wuchs in einem kleinen Dorf auf.

Tom küçük bir köyde yaşar.

Tom wohnt in einem kleinen Dorf.

Amcamın köyde bir çiftliği var.

Mein Onkel besitzt in dem Dorf einen Bauernhof.

Bu köyde elli aile yaşıyor.

In diesem Dorf leben fünfzig Familien.

İngiltere'de küçük bir köyde yaşıyorlar.

Sie leben in einem kleinen Dorf in England.

Köyde kimse yok gibi görünüyordu.

Es schien, dass niemand in dem Dorf war.

Tom'un annesi bu köyde yaşıyor.

Toms Mutter lebt in diesem Dorf.

Tom küçük bir köyde büyüdü.

Tom wuchs in einem kleinen Dorf auf.

Köyde yaşamak daha da zorlaşacak.

Es wird immer schwieriger werden, in dem Dorf zu leben.

Araba uzak bir köyde bozuldu.

Der Wagen ist in irgendeinem abgelegenen Dorfe liegengeblieben.

Bu köyde hiç fabrika yok.

Es gibt keine Fabrik in diesem Dorf.

Bu köyde elli aile var.

In diesem Dorf leben fünfzig Familien.

- Bu köyde birçok mandıra var mı?
- Bu köyde birçok ahır var mı?

Gibt es viele Kuhställe in diesem Dorf?

O köyde sadece bir aile kalır.

In diesem Dorf blieb nur eine Familie zurück.

Hatırladığım kadarıyla köyde yirmi kişi kaldı.

Soweit ich mich erinnere, sind nurmehr zwanzig Menschen im Dorf geblieben.

Onlar ormana yakın bir köyde yaşıyorlardı.

Sie lebten in einem Dorf nahe einem Wald.

Bu köyde güzelı bir kız yaşadı.

Ein hübsches Mädchen lebte in dem Dorf.

O, Tahran yakınlarındaki bir köyde doğdu.

Er wurde in einem Dorf in der Nähe von Teheran geboren.

Köyde en fazla 20 kişi kaldı.

Es blieben nicht mehr als 20 Personen im Dorf.

Erkek kardeşim küçük bir köyde yaşıyor.

- Mein Bruder lebt in einem kleinen Dorf.
- Mein Bruder wohnt in einem kleinen Dorf.

Bu eski köyde hiçbir şey olmaz.

Es passiert einfach nichts in diesem alten Dorf.

O, Nepal'de uzak bir köyde doğdu.

Sie wurde in einem entlegenen Dorf in Nepal geboren.

Bu köyde yapacak bir şey yok.

In diesem Dorf gibt es nichts zu tun.

- Bu kahrolası köyde yaşayan köylülerin çoğu cahildir.
- Bu kasvetli köyde yaşayan köylülerin çoğu cahildir.

- In diesem gottverlassenen Dorf sind die meisten Bauern Analphabeten.
- Die meisten der in diesem gottverlassenen Dorfe lebenden Bauern können weder lesen noch schreiben.

Şafaktan önce köyde şiddetli bir çarpışma yaşandı.

Vor Tagesanbruch brachen im Dorf schwere Kämpfe aus.

Horozu çok olan köyde sabah geç olur.

- Viele Köche verderben den Brei.
- Zu viele Köche verderben den Brei.

Wolfgang Almanya'da küçük bir köyde bir fırıncı.

Wolfgang ist Bäcker in einem kleinen Dorf in Deutschland.

O eski köyde asla hiçbir şey olmaz.

Es passiert einfach nichts in diesem alten Dorf.

Tom derin dağlarda izole bir köyde büyüdü.

Tom wuchs in einem Dorf irgendwo weitab in den Bergen auf.

Bu köyde çok sayıda yaşlı insan var.

Es gibt viele alte Menschen in diesem Dorf.

Bir zamanlar, Bu köyde yaşlı bir adam varmış.

Es war einmal ein alter Mann in diesem Dorf.

- Savaş sırasında köyde yaşadılar.
- Savaş sırasında kırsalda yaşadılar.

Während des Krieges lebten sie auf dem Land.

Tango küçük bir köyde küçük bir çocukla yaşıyordu.

Tango lebte mit einem kleinen Kind in einem kleinen Dorf.

- Babam köyde yaşıyor.
- Babam kırsalda yaşıyor.
- Babam taşrada yaşıyor.

Mein Vater wohnt auf dem Lande.

- Bu kahrolası köyde yaşayan köylülerin çoğunluğu ne okuyabiliyor ne de yazabiliyor.
- Bu kasvetli köyde yaşayan köylülerin çoğunluğu ne okuyabiliyor ne de yazabiliyor.

Die meisten der in diesem gottverlassenen Dorfe lebenden Bauern können weder lesen noch schreiben.

Kız kardeşim ve ben tatilde Fuji Dağı'nın dibindeki ufak bir köyde kaldık.

Während des Urlaubs übernachteten meine Schwester und ich in einem kleinen Dorf am Fuße des Fuji.

Bir zamanlar yaşlı bir adam ve karısı küçük bir köyde birlikte yaşarmış.

Ein Greis und sein Weib lebten einst zusammen einen kleinen Dorf.

- Babam şehir dışında yaşıyor.
- Babam köyde yaşıyor.
- Babam kırsalda yaşıyor.
- Babam taşrada yaşıyor.

Mein Vater wohnt auf dem Lande.