Translation of "Bunların" in German

0.130 sec.

Examples of using "Bunların" in a sentence and their german translations:

Bunların hepsi kırılmış.

Sie sind alle zerbrochen.

Bunların hepsi boşunaydı.

- Es war alles für die Katz’.
- Das alles hat nichts gebracht.
- Es war alles vergebens.
- Es war alles vergeblich.

Bunların hiçbirini anlamıyorum.

Ich verstehe nichts hiervon.

Bunların hepsini yak.

Verbrenn das ganze Zeug!

- Bunların hiçbirini açıklayamam.
- Bunların hiçbirine bir açıklama getiremiyorum.

Ich kann nichts davon erklären.

Bunların hepsi birbirine benziyor.

Die sind doch alle gleich.

Bunların sözleri kime ait?

Wessen Liedtext ist das?

Bunların hiçbiri beni şaşırtmadı.

Nichts davon überrascht mich.

Bunların hepsini nasıl biliyorsun?

Woher weißt du das alles?

Bunların hiçbiri doğru değil.

Keiner von ihnen ist richtig.

Bütün bunların arkasında mısın?

Stehst du hinter all dem?

Bunların ne olduğunu düşünüyorsun?

Was, denkst du, sind das?

Bunların hiçbirini beğenmiyor musun?

Gefällt dir nichts hiervon?

Bunların cevabı bende yok.

Ich habe diese Antworten nicht.

Affedersiniz, bunların maliyeti nedir?

- Verzeihung, was kosten die?
- Verzeihung, was kosten diese hier?

Bunların hepsi İncil'den alıntılar.

Das sind alles Zitate aus der Bibel.

Bütün bunların anlamı ne?

Was soll das alles?

Bunların dikkatli kullanılması gerekir.

Sie erfordern eine sorgsame Behandlung.

Keşke bunların hiçbiri olmasaydı.

Ich wünschte, das wäre alles nicht passiert.

Bunların hepsi senin mi?

Gehören die alle dir?

Bunların hepsi Tom'un mu?

Gehören die alle Tom?

Bunların üçü de Tom'un.

Die gehören alle drei Tom.

Bunların hangisi daha iyi?

Welche von denen ist besser?

Sizden bunların hepsini unutmanızı istiyorum.

Vergessen Sie das alles.

Ve bunların hepsi emilime uğramaz

und nicht alles davon wird aufgenommen.

Şimdi bunların hepsini bir toplayın

Sammeln Sie jetzt alle

Bunların ne olduklarını biliyor musun?

Weißt du, was das ist?

Bunların hepsi aynı çantada mıydı?

War das alles in derselben Tüte?

Bunların hepsi Tom'un kitapları mı?

Sind das alles Toms Bücher?

Bunların arasından bir tane seçin.

Wähle von diesen einen aus.

Bunların toplam ağırlığı 40 milyar ton.

Insgesamt wiegen sie 40 Milliarden Tonnen.

Yeni nesil belki bunların hiçbirini bilmiyor

Die neue Generation kennt vielleicht keine davon

Bütün bunların Tom'la ne ilgisi var?

Was hat das alles mit Tom zu tun?

Neden bunların hepsini benim için yaptın?

Warum hast du das alles für mich getan?

Bunların hepsi senin kitapların mı, Tom?

Sind das alles deine Bücher, Tom?

Bütün bunların bir aldatmaca olduğuna inanıyorum.

Ich glaube, dass das alles ein Scherz ist.

Tabii ki bunların çoğu şaka yollu ama

Natürlich war viel davon ironisch gemeint,

Ancak bunların çoğu bizlerin görebildiği olaylar değil.

Allerdings sind diese Vorgänge größtenteils unsichtbar für uns.

Ancak bunların büyük bölümü çoğunlukla bize görünmezdir.

Aber diese sind größtenteils unsichtbar für uns.

çalışmalarının yapıldığı ve bunların kayıt altına alındığı

Ihre Arbeit wurde erledigt und aufgezeichnet

Tabi bunların hepsi bir rastlantı da olabilir

All dies kann natürlich ein Zufall sein.

Cümleleri ve bunların diğer dillere çevrilerini derliyoruz.

Wir sammeln Sätze und deren Übersetzungen in andere Sprachen.

Cümleleri ve bunların diğer dillerdeki çevirilerini derliyoruz.

Wir sammeln Sätze und deren Übersetzungen in anderen Sprachen.

Bunların tümünün sadece bir oyun olduğunu biliyorum.

Ich weiß, dass das alles nur ein Spiel ist.

Bunların herhangi birini birkaç yıl içinde hatırlamayacaksın.

In ein paar Jahren wirst du dich an nichts hiervon erinnern.

Bütün bunların bir yanlış anlama olduğuna eminim.

Das ist sicher alles ein Missverständnis.

Bütün bunların hepsini atmayı planlıyorum. İstediğini alabilirsin.

Ich habe vor, alles hier wegzuschmeißen. Du kannst nehmen, was du willst.

Aslında biz bunların bir çoğuna batıl diyoruz ama

Eigentlich nennen wir viele von ihnen Aberglauben, aber

Ben bütün bunların yalnızca bir oyun olduğunu biliyorum.

Ich weiß, dass das alles nur ein Spiel ist.

Bunların hepsi. Tamam, suya dönmek için bu taraftan gidiyoruz.

Da unten. Okay, wir gehen hier entlang zum Wasser zurück.

Bazı insanlar tüm bunların sıradan bir mesele olduğunu düşünüyor.

Manche empfinden all das als belanglos.

Sonuçta bunların da kompakt olması lazım, katlanabilir ve hafif.

das sowohl kompakt oder verdichtbar als auch leicht ist,

Bunların yanı sıra bilimsel olarak kanıtlanmış bir olay var

Es gibt auch einen wissenschaftlich belegten Vorfall

Ve bunların hepsi size bir deli saçması olarak gelecek

Und all das wird dir als verrückter Unsinn einfallen

Bunların ikisinden birine sahip olabilirsiniz, fakat ikisine birden değil.

Du kannst eines von diesen haben, aber nicht beide.

O dürüst ve çalışkandır ama erkek kardeşi bunların tam aksidir.

Er ist aufrichtig und fleißig, aber sein Bruder ist genau das Gegenteil.

- Bununla ilgili her şeyi Tom'a sormalısın.
- Tom'a bunların hepsini sormalısınız.

- Du solltest Tom zu alldem befragen.
- Ihr solltet Tom zu all dem befragen.
- Sie sollten Tom zu all dem befragen.

Tom'un konuşması çift anlamlı sözlerle doluydu. Bunların çoğunu seyirci anlamadı.

Toms Rede war voller Zweideutigkeiten, wovon die meisten den Horizont der Zuhörerschaft überstiegen.

- Tom, tüm bunların ceremesini çekmeliydi.
- Tom, her şeyin cezasını çekmeliydi.

Tom musste alles ausbaden.

Bunların hepsini zaten daha önce dinledim, ve bir kez değil.

Ich habe all dies schon früher gehört, und das nicht nur einmal.

Nasıl yani? Ay'a gidilmemiş de bunların tamamı bir stüdyoda mı çekilmişti?

Wie? Bist du nicht zum Mond gegangen, aber alle wurden in einem Studio aufgenommen?

Kafeler, restoranlar, büyük marketlerin bazıları, kuaförler... Ya bunların bir çoğu kapandı.

Cafés, Restaurants, einige der großen Märkte, Friseure ... Viele von ihnen sind geschlossen.

Yaklaşık 600.000 adam… yarıdan az olsa da bunların bir kısmı Fransız'dı.

Etwa 600,000 Mann ... obwohl weniger als die Häfte davon Franzosen waren.

Lüksemburg Büyük Dükalığı 563.000 nüfusa sahiptir ve bunların %46'sı yabancıdır.

Das Großherzogtum Luxemburg hat 563 000 Einwohner, von denen 46 % Ausländer sind.

Eğer ki Amerika da Müslümanları terörist olarak tanıyorsa bunların suçlusu da biziz!

Wenn Amerika Muslime als Terroristen kennt, sind wir der Schuldige!

Ve boş boş etrafına bakındığını o birkaç saniyelik sürede bunların olduğunu söylüyor

Und er sagt, er sieht sich in wenigen Sekunden verständnislos um

Aslında bunların çoğu kurgu ve bir kısmı da peri masalı ve bunu kolayca

Nun, eigentlich ist vieles Fiktion und einiges Märchen, und das kann

Tom bir çanta elma satın aldı ve bir günde bunların üçte birini yedi

Tom hat sich eine Tüte Äpfel gekauft und an einem Tag ein Drittel davon verspeist.

Kedimi ve işimi aynı günde kaybettim ve tüm bunların üstünde eşim bana ayrıldığını duyurdu.

Ich habe an einem Tag meine Katze und meine Arbeit verloren und obendrein hat mir noch meine Frau angekündigt, mich zu verlassen.

Işte bunların hepsi olabilir. Bu taşları her 4 dakika bir yerleştirirsek işte inşaatı 20 yıl sürüyor

das ist alles was es sein kann. Wenn wir diese Steine ​​alle 4 Minuten legen, dauert der Bau 20 Jahre.

Ve bunların üstesinden gelen olağanüstü insanları incelediği için bir sonraki adım için harika bir yer olacaktır .

des Mondschusses und die außergewöhnlichen Menschen, die sie gemeistert haben, zu untersuchen .

Kara delikler ve solucan delikleri bunların kısa yolu gibi bir şey yani kısa yol sekmesi gibi yine

Schwarze Löcher und Wurmlöcher sind wie Verknüpfungen von ihnen, wieder wie eine Verknüpfungslasche