Translation of "Hiçbiri" in German

0.007 sec.

Examples of using "Hiçbiri" in a sentence and their german translations:

Hiçbiri kusursuz değil,

Keine von ihnen ist perfekt,

Hiçbiri memnun değildi.

Niemand war zufrieden.

Hiçbiri konuşanı dinlemiyordu.

Keiner hörte dem Sprecher zu.

Çocuklardan hiçbiri oturmuyor.

Keines der Kinder sitzt.

Hiçbiri doğru değildi.

Keines von beiden war wahr.

Bunlardan hiçbiri olmadı.

Nichts von beiden ist passiert.

Arkadaşlarımdan hiçbiri bilmiyor.

Meine Freunde wissen alle nichts davon.

Telefonlardan hiçbiri çalışmıyor.

Keins der Telefone funktioniert.

Öğretmenlerden hiçbiri problemi çözemedi.

Keiner der Professoren konnte das Problem lösen.

Kitaplardan hiçbiri eğitici değil.

Keines der Bücher ist aufschlussreich.

Arabalardan hiçbiri benimki değil.

Keins der Autos ist meins.

Onlardan hiçbiri mevcut değil.

Keiner von ihnen ist anwesend.

Onlardan hiçbiri benden hoşlanmaz.

Keiner von ihnen mag mich.

Bunlardan hiçbiri iyi değil.

Nichts hiervon ist gut.

Bunların hiçbiri beni şaşırtmadı.

Nichts davon überrascht mich.

Sözlerinin hiçbiri beni kandıramaz.

All deine Versprechungen können mich nicht locken.

Bunlardan hiçbiri mantıklı değil.

Nichts hiervon ergibt irgendeinen Sinn.

Onlardan hiçbiri mutlu görünmüyor.

Keiner der beiden sieht glücklich aus.

Kızlardan hiçbiri öğrenci değil.

Keins dieser Mädchen ist Studentin.

Bunların hiçbiri doğru değil.

Keiner von ihnen ist richtig.

Toplardan hiçbiri sarı değil.

Keiner der Bälle ist gelb.

Çiçeklerin hiçbiri plastik değildir.

Keine der Blumen ist aus Plastik.

Arkadaşlarımdan hiçbiri kahve içmez.

Keiner meiner Freunde trinkt Kaffee.

Öğrencilerimden hiçbiri başarısız olmadı.

Von meinen Schülern ist keiner durchgefallen.

Hiçbiri olmazsa talimatları okuyun.

Wenn alles andere fehlschlägt, lies die Gebrauchsanleitung.

"Hangi banka güvenilirdir?" - "Hiçbiri."

„Welche Bank ist vertrauenswürdig?“ - „Keine.“

Onların hiçbiri hayatta değil.

Von ihnen ist keiner mehr am Leben.

Onlardan hiçbiri haklı değildi.

Niemand von ihnen hatten recht.

Bunun hiçbiri önemli değil.

Das ist alles unwichtig.

Onlardan hiçbiri gerçek değildi.

Nichts davon war echt.

Onun hiçbiri gerçek değildi.

Nichts davon stimmte.

Onlardan hiçbiri sevimli değil.

Die sind alle beide nicht hübsch.

Otobüslerden hiçbiri Shinjuku'ya gitmez.

Keiner dieser Busse fährt nach Shinjuku.

Çiçeklerden hiçbiri plastikten yapılmamış.

- Keine der Blumen ist aus Plastik.
- Keine der Blumen ist aus Kunststoff gemacht.

Öğrencilerden hiçbiri sınavı geçmedi.

Keiner seiner beiden Schüler bestand die Prüfung.

Arkadaşlarımın hiçbiri Latince konuşmuyor.

Unter meinen Freunden kann niemand Lateinisch sprechen.

Onların hiçbiri doğru değil.

Nichts davon entspricht der Wahrheit.

Keşke bunların hiçbiri olmasaydı.

Ich wünschte, das wäre alles nicht passiert.

çünkü filmlerinin hiçbiri geçerliliğini kaybetmemiş

weil keiner seiner Filme abgelaufen ist

O kitaplardan hiçbiri ilginç değil.

Keines von diesen Büchern ist interessant.

İki cevaptan hiçbiri doğru değil.

- Keine der beiden Antworten stimmt.
- Keine der beiden Antworten ist richtig.

Tom'un söylediklerinden hiçbiri doğru değildi.

Nichts ist wahr von dem, was Tom gesagt hat.

Erkeklerden hiçbiri Mary ile ilgilenmedi.

Keiner der Jungen beachtete Maria.

Onlardan hiçbiri Mary'nin yerini tutamıyor.

Keiner von ihnen kann Maria das Wasser reichen.

Bunu hiçbiri senin hatan değildi.

Du trägst an nichts davon die Schuld.

Bu kitaplardan hiçbiri faydalı değildir.

Keines dieser Bücher ist nützlich.

Torunlarımdan hiçbiri henüz okula başlamadı.

Meine Enkelkinder gehen alle noch nicht zur Schule.

Bu yumurtalardan hiçbiri taze değil.

Keines dieser Eier ist frisch.

Yaşlı ağaçlardan hiçbiri yangını atlatamadı.

Keiner der alten Bäume überstand das Feuer.

Onun tavsiyelerinden hiçbiri faydalı değildi.

Keiner seiner Ratschläge war sonderlich von Nutzen.

Hiçbiri sürünün güvenli ortamını bırakmak istemez.

Keiner will die Sicherheit des Schwarms aufgeben.

Etin hiçbiri yemek için uygun değildi.

Nichts von dem Fleisch war genießbar.

Onlardan hiçbiri onun ne kastettiğini anlayamadı.

Keiner von ihnen konnte verstehen, was sie andeutete.

- Onların hiçbiri tanımıyorum.
- Onlardan hiçbirini tanımıyorum.

Ich kenne keine von ihnen.

Tom'un sınıf arkadaşlarından hiçbiri onu sevmiyordu.

Keiner von seinen Klassenkameraden mochte Tom.

Diğer çocuklardan hiçbiri Tom'la oynamak istemiyor.

- Keines der anderen Kinder will mit Tom spielen.
- Die anderen Kinder wollen alle nicht mit Tom spielen.

Ailemden hiçbiri çok iyi şarkı söyleyemez.

Meine Eltern können beide nicht sehr gut singen.

Dede ve ninelerimin hiçbiri hayatta değil.

Von meinen Großeltern ist niemand mehr am Leben.

Sınıfımdaki kızlardan hiçbiri Linda'dan daha güzel değil.

Keines der Mädchen in meiner Klasse ist hübscher als Linda.

Biraz daha dikkatli olsaydık bunlardan hiçbiri olmazdı.

Nichts hiervon wäre passiert, wenn wir vorsichtiger gewesen wären.

Onlardan hiçbiri ne olduğunun farkında gibi görünmüyor.

Allen beiden scheint nicht bewusst zu sein, was passiert ist.

Hiçbiri işe yaramayan pek çok fikrimiz vardı.

Wir hatten eine Menge Ideen, aber keine davon war wirklich gut.

- Hiçbir şifremi hatırlamıyorum.
- Parolalarımın hiçbiri aklımda değil.

Ich kann mich an keins meiner Passwörter erinnern.

O bir dilim pasta istedi, ama hiçbiri kalmamıştı.

- Sie wollte ein Stück Kuchen, aber es gab keinen mehr.
- Sie wollte ein Stück Kuchen, aber es war keiner mehr übrig.

Arkadaşlarımdan hiçbiri beni Tom'la görmediği için sadece müteşekkirim.

- Ich bin einfach nur dankbar, dass keiner meiner Freunde mich mit Tom gesehen hat.
- Ich bin einfach nur dankbar, dass keine meiner Freundinnen mich mit Tom gesehen hat.

Onlardan hiçbiri benim için bir şey ifade etmiyor

Nichts davon bedeutet mir etwas.

Onlardan hiçbiri ne söyleyeceğini ya da yapacağını bilmiyordu.

Keiner von ihnen wusste, was er sagen oder tun sollte.

Biliyorum ki bu şeylerin hiçbiri tek başına dünyayı değiştirmez.

Ich weiß, dass nichts von diesen Dingen die Welt verändern kann,

Ya Tom, Mary, ya da onlardan hiçbiri markete gitmez.

Entweder geht Tom, Mary oder keiner von beiden zum Markt.

Bir sürü fikirler bulduk ama onlardan hiçbiri iyi değildi.

Wir hatten eine Menge Ideen, aber keine davon war wirklich gut.

Tom'un sınıf arkadaşlarından hiçbiri ona yardım etmeyi teklif etmedi.

Keiner von Toms Klassenkameraden erbot sich, ihm zu helfen.

- Onların hiçbiri tanımıyorum.
- Onlardan hiçbirini tanımıyorum.
- Onlardan birini tanımıyorum.

- Ich kenne keine von ihnen.
- Ich kenne keinen von ihnen.

Mükemmel bir adam: düşmanları yok ve arkadaşlarından hiçbiri onu sevmez.

Ein ausgezeichneter Mann: er hat keine Feinde, und keiner seiner Freunde mag ihn.

- Ya hep ya da hiç.
- Ya hepsi, ya da hiçbiri.

- Alles oder nichts.
- Entweder alles oder nichts.

O çok sayıda fikir buldu ama hiçbiri işe yarar değildi.

Wir hatten eine Menge Ideen, aber keine davon war gut.

Anne çocukları birbiri ardına adlarıyla çağırdı, ancak hiçbiri cevap vermedi.

Die Mutter rief die Kinder nacheinander beim Namen, doch keines antwortete.

Soru: Çerez bir köpek mi yoksa bir kedi mi? Cevap: Hiçbiri.

Frage: Ist Cookie ein Hund oder eine Katze? Antwort: Weder noch.

Ben bu kitapların ikisini de okudum fakat onlardan hiçbiri ilginç değil.

Ich habe beide Bücher gelesen, aber keines von ihnen ist interessant.

Tom bir sürü öneriler yaptı ama onlardan hiçbiri çok iyi değildi.

Tom machte eine Menge Vorschläge, aber keiner dieser war sonderlich gut.

- Şu iki öğrenci de testi geçmedi.
- Şu iki öğrenciden hiçbiri testi geçmedi.

Keiner der beiden Studenten hat das Examen bestanden.

"Çay mı yoksa kahve mi tercih edersiniz?" "Hiçbiri. Ben süt tercih ederim."

- „Bevorzugen Sie Tee oder Kaffee?“ – „Weder noch. Ich bevorzuge Milch.“
- „Trinkst du lieber Tee oder Kaffee?“ – „Weder noch. Ich ziehe Milch vor.“

Tom, pek çok öneride bulundu ama bunlardan hiçbiri gerçekten de iyi değildi.

Tom machte eine Menge Vorschläge, aber keiner dieser war sonderlich gut.

Kralın oğlu ona tırmanmak istedi ve kulenin kapısını aradı ama hiçbiri bulunmadı.

Der Königssohn wollte zu ihr hinaufsteigen und suchte nach einer Türe des Turms, aber es war keine zu finden.

Onun arkadaşlarından hiçbiri oraya onu ziyaret etmeye gelmedi zira tırmanacak çok merdiven vardı.

Keiner seiner Freunde kam ihn dort besuchen, denn es waren zu viele Stufen zu erklimmen.