Translation of "Ağladı" in German

0.098 sec.

Examples of using "Ağladı" in a sentence and their german translations:

O ağladı.

Sie weinte.

Tom ağladı.

Tom weinte.

İsa ağladı.

Jesus weinte.

- Tom gene ağladı.
- Tom tekrar ağladı.

Tom hat wieder geweint.

Bütün gece ağladı.

- Sie hat die ganze Nacht geweint.
- Sie hat die ganze Nacht lang geweint.

O sürekli ağladı.

Er weinte und weinte.

Tom ağladı mı?

Hat Tom geweint?

Tom neredeyse ağladı.

- Tom weinte fast.
- Tom hat fast geweint.

Tom çok ağladı.

Tom weinte viel.

Mary kollarımda ağladı.

Maria weinte in meinen Armen.

Tom bile ağladı.

Selbst Tom hat geweint.

- O mektubu okurken ağladı.
- O, mektubu okurken ağladı.

- Sie hat geweint, als sie die Karte las.
- Sie weinte, als sie den Brief las.

- Tom, bütün gece ağladı.
- Tom bütün gece ağladı.

- Tom weinte die ganze Nacht.
- Tom weinte die ganze Nacht hindurch.
- Tom hat die ganze Nacht über geweint.

Bebek süt için ağladı.

Das Baby schrie nach Milch.

O, duygulanmaktan dolayı ağladı.

Sie weinte vor Rührung.

O, hikayeyi duyduğunda ağladı.

Sie weinte, als sie die Geschichte hörte.

O, mektubu okurken ağladı.

Sie weinte, als sie den Brief las.

Bebek tüm gece ağladı.

Das Baby weinte die ganze Nacht.

O için için ağladı.

Sie weinte bitterlich.

Tom uzun süre ağladı.

Tom hat lange geweint.

Tom hüngür hüngür ağladı.

Tom weinte sich die Augen aus.

O acı acı ağladı

Sie weinte bitterlich.

Bütün gece boyunca ağladı.

Sie hat die ganze Nacht geweint.

Lyusya, Mahler'i dinlerken ağladı.

Lyusya weinte, während sie Mahler hörte.

Tom uyuyana kadar ağladı.

Tom weinte sich in den Schlaf.

Bebek yüksek sesle ağladı.

Das Baby schrie laut.

Mary madalyasını aldığında ağladı.

Maria weinte, als sie ihre Medaille bekam.

Göz pınarları kuruyana kadar ağladı.

Sie weinte, bis ihr die Tränen ausgingen.

Bu çocuk bütün gece ağladı.

Dieses Kind weinte die ganze Nacht.

Kötü haberi duyduğunda kadın ağladı.

Die Frau weinte, als sie die schlechten Nachrichten hörte.

Kendini tuvalete kilitledi ve ağladı.

Sie schloss sich im Badezimmer ein und heulte.

Tom gözyaşları bitene kadar ağladı.

Tom weinte, bis er keine Tränen mehr hatte.

Kötü haberi duyduktan sonra ağladı.

Nachdem sie die schrecklichen Nachrichten gehört hatte, hat sie geweint.

O ayrıldığında timsah gözyaşlarıyla ağladı.

Als er ging, vergoss sie Krokodilstränen.

Tom Mary'nin mektubunu okurken ağladı.

Tom weinte, als er Marias Brief las.

Tom köşeye gitti ve ağladı.

Tom ging in eine Ecke und weinte.

Tom bir bebek gibi ağladı.

Tom weinte wie ein Baby.

Tom zemine oturdu ve ağladı.

Tom saß auf dem Boden und weinte.

Tom kesintili olarak saatlerce ağladı.

Tom weinte stundenlang mit Unterbrechungen.

Tom eve dönerken yolda ağladı.

Tom weinte auf dem Nachhauseweg.

- Tom kendisini odasında kilitledi ve ağladı.
- Tom kendisini odasına kilitledi ve ağladı.

Tom schloss sich in seinem Zimmer ein und weinte.

Kaybolan kız adını söylerken hıçkırarak ağladı.

- Das Mädchen, das sich verlaufen hatte, schluchzte, als es seinen Namen sagte.
- Das Mädchen, das sich verlaufen hatte, schluchzte, als es ihren Namen sagte.

Ondan sonra, o üç gün ağladı.

Danach weinte sie drei Tage lang.

Mary kendini tuvalete kilitledi ve ağladı.

Maria schloss sich im Badezimmer ein und weinte.

Film öyle acıklı idi ki herkes ağladı.

Der Film war so traurig, dass alle weinten.

Tom duygusal bir çocuktu ve kolayca ağladı.

Tom war ein empfindsames Kind und fing leicht an zu weinen.

Mary onu ​​terk ettiğinde Tom çok ağladı.

Tom weinte viel, als Maria ihn verließ.

Mary yüzünü ellerinin içine gömdü ve kontrolsüzce ağladı.

Maria vergrub ihr Gesicht in den Händen und schluchzte hemmungslos.

Trajik haberi duyduktan sonra her ikisi de ağladı.

Beide weinten, nachdem sie die tragische Nachricht hörten.

- Tom, ona anlattığım zaman ağlamıştı.
- Tom'a söylediğimde ağladı.

- Tom weinte, als ich es ihm erzählte.
- Tom weinte, als ich es ihm sagte.

Mary banyoda kendisini kilitledi ve yaklaşık bir saat ağladı.

Maria schloss sich im Bad ein und weinte fast eine Stunde lang.

Napolyon onsuz Paris'e dönmek için ordudan ayrıldı, o açıkça ağladı.

Napoleon die Armee verließ, um ohne ihn nach Paris zurückzukehren, weinte er offen.

Pinokyo gözyaşları içinde "Doğru, doğru!" diye ağladı. "Bunu tekrar yapmayacağım."

„’s ist wahr, ’s ist wahr!“ rief Pinocchio unter Tränen. „Ich will’s nicht wieder tun!“

Mary kendini yatak odasına kilitledi ve yaklaşık bir saat boyunca ağladı.

Maria schloss sich in ihrem Schlafzimmer ein und weinte fast eine Stunde lang.

Onun ölüm haberiyle ağladı. "Fransa için ve benim için ne büyük bir kayıp".

weinte über die Nachricht von seinem Tod. "Was für ein Verlust für Frankreich und für mich".