Translation of "ünlüdür" in German

0.007 sec.

Examples of using "ünlüdür" in a sentence and their german translations:

- Kaliforniya, meyvesi ile ünlüdür.
- Kaliforniya, meyvesiyle ünlüdür.

- Kalifornien ist berühmt für seine Früchte.
- Kalifornien ist berühmt für sein Obst.

Kız kardeşim ünlüdür.

Meine Schwester ist berühmt.

Almanya, birasıyla ünlüdür.

Deutschland ist berühmt für sein Bier.

Bu ev ünlüdür.

Dieses Haus ist berühmt.

Tom çok ünlüdür.

Tom ist sehr berühmt.

Amsterdam kanallarıyla ünlüdür.

Amsterdam ist berühmt für seine Grachten.

Kobe, limanı ile ünlüdür.

Kōbe ist berühmt für seinen Hafen.

Kasaba kaplıcası ile ünlüdür.

Die Stadt ist berühmt für ihre heißen Quellen.

O, Taro'dan daha ünlüdür.

Er ist berühmter als Taro.

Onun resimleri çok ünlüdür.

Seine Bilder sind sehr berühmt.

O, sizden daha ünlüdür.

Sie ist berühmter als du.

Romalılar su kemerleriyle ünlüdür.

Die Römer sind berühmt für ihre Aquädukte.

Küçük kız kardeşim ünlüdür.

Meine kleine Schwester ist berühmt.

Aomori iyi elmalarıyla ünlüdür.

Aomori ist für seine delikaten Äpfel bekannt.

Londra sisi ile ünlüdür.

London ist berühmt wegen seines Nebels.

Detroid araba sanayisiyle ünlüdür.

Detroit ist berühmt für seine Automobilindustrie.

Nagoya kalesi ile ünlüdür.

Nagoya ist für sein Schloss berühmt.

Kyoto, türbe ve tapınaklarıyla ünlüdür.

Kyōto ist für seine Schreine und Tempel berühmt.

Kasaba eski kalesi ile ünlüdür.

Die Stadt ist für ihr altes Schloss berühmt.

O bir doktor olarak ünlüdür.

Er ist als Arzt berühmt.

O bir şarkıcı olarak ünlüdür.

Sie ist als Sängerin berühmt.

O, Japonya'da da çok ünlüdür.

Er ist auch in Japan sehr berühmt.

Bay Fujimori tüm dünyada ünlüdür.

Herr Fujimori ist weltberühmt.

Towada Gölü güzelliği ile ünlüdür.

Der Towada-See ist für seine Schönheit bekannt.

Kyoto eski tapınakları ile ünlüdür.

Kyōto ist berühmt für seine alten Tempel.

Tom, Avustralya'da da çok ünlüdür.

Tom ist auch in Australien sehr berühmt.

İsviçre doğal güzelliği ile ünlüdür.

Die Schweiz ist für die Schönheit ihrer Landschaften berühmt.

Şehir en fazla otomobil endüstrisiyle ünlüdür.

Die Stadt ist vor allem für ihre Automobilindustrie bekannt.

Atlantic City ahşap yürüyüş yoluyla ünlüdür.

Atlantic City ist bekannt für seine hölzerne Strandpromenade.

Justin Bieber, Katie Holmes'tan daha ünlüdür.

Justin Bieber ist berühmter als Katie Holmes.

O, zengin, uzun boylu ve ünlüdür.

Er ist reich, groß und berühmt.

Bu şehir güzel parkı ile ünlüdür.

Die Stadt ist wegen ihres schönen Parks berühmt.

Bu tapınak, kiraz çiçekleri ile ünlüdür.

Dieser Tempel ist berühmt für seine Kirschblüten.

Bu park kiraz çiçekleri ile ünlüdür.

Dieser Park ist berühmt für seine Kirschblüten.

O, ne zengin ne de ünlüdür.

Sie ist weder reich noch berühmt.

- Bu ev ünlüdür.
- Bu ev meşhurdur.

Dieses Haus ist berühmt.

New York şehri yüksek binalarıyla ünlüdür.

Die Stadt New York ist berühmt für ihre Hochhäuser.

Bölge, manzarası ve yaban hayatı ile ünlüdür.

Die Gegend ist berühmt für ihre Landschaft und ihre Tierwelt.

Bu şirket, yüksek kaliteli üretimi ile ünlüdür.

Diese Firma ist bekannt für ihre qualitativ hochwertige Produktion.

Paris'teki yeraltı mezarlığı ünlüdür ama biraz kasvetlidir.

Die Katakomben von Paris sind berühmt, aber etwas düster.

O bir şair olarak değil, bir şarkıcı olarak ünlüdür.

Sie ist berühmt als Sängerin, aber nicht als Dichterin.

Onun sadece oğlu değil aynı zamanda kızı da ünlüdür.

Nicht nur sein Sohn, sondern auch seine Tochter ist berühmt.

Hollanda, yel değirmenleri, laleler, ahşap takunya ve kanallar ile ünlüdür.

Die Niederlande sind berühmt für ihre Windmühlen, Tulpen, Holzschuhe und Grachten.

- Tom işleri asla zamanında yaptırmayan bir üne sahip.
- Tom işleri asla zamanında yaptırmamakla ünlüdür.

Tom haftet der Ruf an, mit nichts pünktlich fertig zu werden.