Translation of "ülkelerde" in German

0.008 sec.

Examples of using "ülkelerde" in a sentence and their german translations:

Sanayileşen ülkelerde uykunun mahvedilmesi

Und die Dezimierung des Schlafs in den industrialisierten Nationen

Pirinç ılıman ülkelerde yetişir.

Reis wächst in warmen Ländern.

O, yabancı ülkelerde dolaştı.

Sie hat fremde Länder bereist.

Çiçekler sıcak ülkelerde yetişirler.

Blumen wachsen in warmen Ländern.

Portakallar sıcak ülkelerde yetişirler.

- Orangen wachsen in warmen Ländern.
- Apfelsinen wachsen in warmen Ländern.

Biz hepimiz diğer ülkelerde yabancıyız.

Im Ausland sind wir alle Ausländer.

Bu çiçekler sıcak ülkelerde yetişir.

Diese Blumen wachsen in warmen Ländern.

Yabancı ülkelerde bir sürü arkadaşım var.

Ich habe viele Freunde im Ausland.

Birçok ülkelerde öğretmenler yüksek ücretler almaz.

In den meisten Ländern beziehen Lehrer kein hohes Gehalt.

Daha önce başka ülkelerde yaşadın mı?

Hast du schon einmal in anderen Ländern gelebt?

Yolsuzluk dünya genelinde birçok ülkelerde bir sorundur.

Die Korruption stellt in vielen Ländern der Welt ein Problem dar.

Bildiğim kadarıyla o hiç denizaşırı ülkelerde bulunmadı.

Soweit ich weiß, war er noch nie im Ausland.

Aç insanların % 98'i gelişmekte olan ülkelerde yaşar.

Achtundneunzig Prozent der Menschen in den Entwicklungsländern leiden Hunger.

Yolsuzluk dünya genelinde birçok ülkelerde ciddi bir sorundur.

Korruption ist in vielen Ländern der Welt ein ernstes Problem.

Zengin ülkelerde, çok az sayıda insan açlıktan ölüyor.

In reichen Ländern verhungern wenige Menschen.

Tom, diğer ülkelerde insanların nasıl yaşadıklarını öğrenmek istedi.

Tom wollte erfahren, wie die Leute in anderen Ländern so leben.

Genellikle 20 dönümden az alanlarda işleyen düşük gelirli ülkelerde

In einkommensschwachen Ländern erzeugen sie 60-80 % der Nahrungsmittel,

Çoğu gelişmekte olan ülkelerde kentsel nüfus çok hızlı artıyor.

Die städtische Bevölkerung der meisten Entwicklungsländer steigt sehr schnell.

Norveç ve Finlandiya gibi ülkelerde kışın çok kar olur.

In Ländern wie Norwegen und Finnland gibt es im Winter jede Menge Schnee.

Düşük gelirli ülkelerde 240 milyon kadın gebe kalmak isteyip istemediğine

214 Mio. Frauen in Ländern mit niedrigem Einkommen

Bu, bazı ülkelerde bir hediye ve diğerlerinde rüşvet denilen şeydir.

Das nennt man in manchen Ländern 'Geschenk' und in anderen 'Bestechung'.

Bazı ülkelerde vatan hainliği için ceza ömür boyu hapis olabilir.

In manchen Ländern wird Hochverrat mit lebenslanger Haft bestraft.

- Herkesin önünde birinin eşini öpmek bazı ülkelerde normal bir davranış olarak düşünülmektedir.
- Ulu orta birinin eşini öpmesi, bazı ülkelerde normal bir davranış olarak görülür.

Seinen Ehepartner in der Öffentlichkeit zu küssen, wird in einigen Ländern als akzeptables Verhalten erachtet.

Bilim adamı sadece Japonya'da değil fakat aynı zamanda yabancı ülkelerde de ünlü.

Der Wissenschaftler ist nicht nur in Japan, sondern auch im Ausland berühmt.

Cuma akşamları denizaşırı ülkelerde eşleriyle birlikte çalışan bir grubumuz Chuck's Bar and Grill'de buluşurlar.

Freitags abends trifft sich eine Gruppe von uns, deren Ehegatten in Übersee arbeiten, in „Kalles Kneipe“.