Translation of "Büyükannem" in French

0.005 sec.

Examples of using "Büyükannem" in a sentence and their french translations:

Büyükannem göremez.

Ma grand-mère ne peut pas voir.

Büyükannem hasta.

Ma grand-mère est malade.

Büyükannem öldü.

Ma grand-mère est morte.

Büyükannem göremiyor.

Ma grand-mère ne peut pas voir.

Büyükannem yavaş konuşur.

Ma grand-mère parle lentement.

Büyükannem bizimle yaşadı..

Ma grand-mère vivait avec nous.

Büyükannem düşmekten korkuyor.

Ma grand-mère a peur de faire une chute.

Büyükannem bir çiftçiydi.

Ma grand-mère était une fermière.

Büyükannem erken kalkar.

Ma grand-mère se lève tôt.

Büyükannem çok iyi göremez.

Ma grand-mère ne voit pas très bien.

Büyükannem avlusundaki otları çekiyordu.

Ma grand-mère sarclait les mauvaises herbes à l'arrière du jardin.

Büyükannem Almanya'da ameliyat oldu.

Ma grand-mère a été opérée en Allemagne.

Büyükannem tek başına yaşıyor.

Ma grand-mère vit toute seule.

Büyükannem bile SMS gönderebilir.

Même ma grand-mère peut envoyer un SMS.

Büyükannem bağ-bahçe işlerinden anlar.

Ma grand-mère a la main verte.

Büyükannem çok iyi yemek pişirebilir.

Ma grand-mère sait très bien cuisiner.

Annemin tarafından büyükannem, Osaka'da yaşıyor.

Ma grand-mère maternelle vit à Osaka.

Büyükannem, Boston'a gidiş ücretimi ödedi.

Ma grand-mère a payé mon trajet pour Boston.

Büyükannem bacağını bir düşüşte incitti.

- Ma grand-mère s'est blessée la jambe en chutant.
- Ma grand-mère s'est blessée à la jambe en tombant.

Büyükannem geçen hafta hasta oldu.

Ma grand-mère est tombée malade la semaine dernière.

Büyükannem geçen yıl vefat etti.

Ma grand-mère est décédée l'année dernière.

Eskiden büyükannem Hokkaido'nun kuzeyindeki Karafuto Adası'nda

Elle vivait sur l’île Sakhaline, au nord du Hokkaidō.

Büyükannem ölmeden bir yıl kadar önce,

Un an avant la mort de ma grand-mère,

Büyükannem yaşam tarzını hiçbir zaman değiştirmedi.

Ma grand-mère n'a jamais changé de style de vie.

Büyükannem doksan beş yaşına kadar yaşadı.

Ma grand-mère a vécu jusqu'à quatre-vingt-quinze ans.

Divan üzerinde oturan kadın benim büyükannem.

La dame, assise sur le canapé, c´est ma grand-mère.

- Büyükannem yavaş konuşur.
- Anneannem yavaşça konuşuyor.

Ma grand-mère parle lentement.

Büyükannem her zaman soğuktan şikâyet ediyor.

Ma grand-mère se plaint toujours du froid.

Büyükannem dün gece huzur içinde öldü.

Ma grand-mère est décédée paisiblement la nuit dernière.

Büyükannem senden daha hızlı mesaj yazıyor.

Ma grand-mère écrit ses SMS plus vite que toi.

Büyükannem düştü ve kalça eklemini kırdı.

Ma grand-mère est tombée et s'est cassé la hanche.

Büyükannem giderek unutkan ve kırılgan oluyor.

Ma grand-mère devenait peu à peu distraite et frêle.

Sen benim en sevdiğim büyükannem değilsin.

Tu n'es pas ma grand-mère préférée.

O benim büyükannem değil. O benim annem.

Ce n'est pas ma grand-mère. C'est ma mère.

Büyükannem daha gençken dikiş makinesini çok kullanırdı.

Ma grand-mère utilisait beaucoup sa machine à coudre quand elle était plus jeune.

O benim büyükannem değil; o benim annem.

Ce n'est pas ma mamie mais ma maman.

Dedem ve büyükannem sütlü kahveyi katiyen sevmezlerdi.

Le café au lait n'a jamais plu à mes grands-parents.

Küçükken, büyükannem bana çok önemli bir şey öğretti.

Quand j'étais petit, ma grand-mère m’a appris une chose très importante.

Ama büyükannem öldükten sonra bu güven dalışa geçti

Mais après la mort de ma grand-mère, cette confiance s'est effondrée

- Büyükannem yaşlandı.
- Anneannem yaşlandı.
- Ninem ihtiyarladı.
- Babaannem yaşlandı.

Ma grand-mère est devenue vieille.

- Büyükannem TV izlemeyi seviyor.
- Büyükanne televizyon izlemekten hoşlanır.

Grand-mère aime beaucoup regarder la télévision.

Büyükannem bugün bizi ziyarete geldiği için çiçekler aldım.

J'ai acheté des fleurs car ma grand-mère vient me rendre visite aujourd'hui.

Büyükannem hamur yapışmasın diye oklavanın üstüne un serpti.

- Mamie saupoudra de la farine sur le rouleau à pâtisserie pour ne pas que la pâte y adhère.
- Grand-mère saupoudrait de la farine sur le rouleau à pâtisserie pour que la pâte n'y colle pas.

- Annemin tarafından büyükannem, Osaka'da yaşıyor.
- Anneannem Osaka'da yaşıyor.

Ma grand-mère maternelle vit à Osaka.

- Büyükannem köyde yaşıyor.
- Anneannem köyde yaşıyor.
- Babaannem köyde yaşıyor.

- Ma grand-mère habite à la campagne.
- Ma grand-mère vit dans le pays.