Translation of "Ayak" in Finnish

0.004 sec.

Examples of using "Ayak" in a sentence and their finnish translations:

Ayak bileğimi burktum.

Nyrjäytin nilkkani.

Ayak parmaklarımı hissedemiyorum.

Varpaissa ei ole tuntoa.

Tom'a ayak uyduramıyorum.

En pysy Tomin perässä.

Ayak parmaklarım uyuşuyor.

- Varpaani alkavat turtua.
- Varpaani alkavat mennä tunnottomiksi.

Suçlu ayak izleri bıraktı.

Rikollinen jätti jälkeensä jalanjälkiä.

Bir ayak izi var.

- Siinä on jalanjälki.
- Tuolla on jalanjälki.

Ayak losyonuna ihtiyacım var.

Tarvitsen jalkavoidetta.

Onlar ayak tırnaklarını boyadı.

He maalasivat varpaankyntensä.

Sana ayak uydurabileceğimi umuyorum.

Toivottavasti pysyn perässäsi.

Tom sadece ayak uyduramadı.

Tom ei vain pysynyt perässä.

Tom Mary'ye ayak masajı yaptı.

Tomi antoi Marille jalkahieronnan.

Zamana ayak uydurmak kolay değil.

Ei ole helppoa pysyä ajan hermolla.

Tom ayak bileğini yaralamasaydı kazanırdı.

Tomi olisi voittanut, jos hän ei olisi loukannut nilkkaansa.

Tom asla yalın ayak yürümez.

Tomi ei koskaan kävele paljain jaloin.

Şiş bir ayak bileğim var.

Nilkkani on turvonnut.

Burkulmuş bir ayak bileğim var.

- Olen nyrjäyttänyt nilkkani.
- Minun nilkkani nyrjähti.

Onun aylığı enflasyona ayak uyduramıyor.

Hänen palkkansa ei pysy mukana inflaation tahdissa.

Zamana ayak uydurmak için gazeteler okumalısın.

- SInun pitäisi lukea sanomalehtiä pysyäksesi ajan hermoilla.
- SInun pitäisi lukea sanomalehtiä, jotta pysyt ajan hermoilla.

Tom uzandı ve ayak bileğini kaşıdı.

Tom kurkotti alas ja raapi nilkkaansa.

Tom ayak parmağını suyun içine daldırdı.

Tomi kastoi varpaansa veteen.

Burası cidden ayak bileği kırmak için birebir.

Nilkka voi murtua täällä helposti.

- Sen benim yolumdasın.
- Bana ayak bağı oluyorsun.

Olet tielläni.

- Küçük ev.
- Hela.
- Yüz numara.
- Ayak yolu.

Se on vessa.

En son modalara ayak uydurmak çok pahalı.

On kallista pysyä muodin käänteissä.

Ama bazı hayvanlar için değişime ayak uydurmak zor.

Mutta joillekin eläimille - muutos tapahtuu liian nopeasti.

Uzun adımlarla yürüyüp gidiyor. İki ayak üstünde duruyor.

Se marssii menemään - kahdella jalalla.

Tom'un sınıfın geri kalanına ayak uydurmada sorunu var.

Tomilla on vaikeuksia pysyä muun luokan tahdissa.

Zamana ayak uydurabileyim diye her gün gazete okurum.

- Luen sanomalehden joka päivä pysyäkseni ajan tasalla.
- Luen joka päivä sanomalehtiä pysyäkseni ajan tasalla.

Enflasyondan dolayı, maaşlar yüksek yaşam maliyetine ayak uyduramıyor.

Inflaation takia palkat eivät pysy mukana korkeiden elinkustannusten tasalla.

Tom bir ragbi maçı sırasında sol ayak bileğini kırdı.

Tomi mursi vasemman nilkkansa rugby-ottelussa.

1953 yılında, Sir Edmund Hillary ile Tenzing Norgay Sherpa, Everest'in zirvesine ayak basan ilk insanlar oldular.

Sir Edmund Hillary ja Tenzing Norgay kiipesivät ensimmäisinä Mount Everestin huipulle vuonna 1953.