Translation of "Yukarı" in English

Aşağı yukarı.

Roughly.

Yukarı çıkıyoruz

We go up here,

Yukarı Bak

Look up

Eller yukarı!

Hands up!

Yukarı gidiyoruz.

We're going upstairs.

Yukarı gidiyorum.

I'm going upstairs.

Yukarı bak.

- Look up.
- Look up!

Kadınlar: aşağı, yukarı,

The women: down, up,

Merdivenlerden yukarı çıkın.

Go up the stairs.

Yukarı kaldırıldığımı hissettim.

I felt myself being lifted up.

O, yukarı gitti.

She went upstairs.

Tom yukarı katta.

- Tom is upstairs.
- Tom's upstairs.

Herkes yukarı baktı.

Everybody looked up.

Asansör yukarı geliyor.

The elevator is coming up.

Çantaları yukarı taşı.

Take the bags upstairs.

Tom'u yukarı götür.

Take Tom upstairs.

Tom yukarı koştu.

Tom rushed upstairs.

Onlar yukarı gitti.

They went upstairs.

Onu yukarı kaldır.

- Pick it up.
- Lift it up.

Beni yukarı çek.

Pull me up.

Yukarı gel, Tom.

Come on up, Tom.

Onu yukarı çıkarın.

Take her upstairs.

Merdivenlerden yukarı çıktım.

I went up the stairs.

Kollarınızı yukarı kaldırın.

Put your arms up.

Çıtayı çok yukarı koydum.

I put the bar way up.

Ve hanımlar; aşağı, yukarı.

And ladies: down, up.

Genler yukarı doğru düzenlenir,

the genes get up-regulated,

Yukarı doğru kıvrıldığını göreceksiniz.

you get to see that the leaves tend to curl up.

Personel memurlarının birçoğu yukarı.

Many of his staff officers struggled to keep up.

Yukarı çıkıp nefes alabilesin.

so that you can actually go up and take a breath.

Öğretmen merdivenlerden yukarı koştu.

The teacher ran up the stairs.

Bagajımı yukarı taşır mısın?

Would you carry my luggage upstairs?

Karen'in eteği yukarı çıkıyor.

Karen's skirt is riding up.

O aşağı yukarı sarhoştu.

He is more or less drunk.

Tom merdivenlerden yukarı koştu.

- Tom ran up the stairs.
- Tom ran up the steps.

Komiyi yukarı gönderir misin?

Can you send the bellboy up?

Tom merdivenlerden yukarı çıkıyor.

Tom is going up the stairs.

Biz merdivenlerden yukarı çıktık.

We walked up stairs.

Ona valizimi yukarı taşıtacağım.

I'll get him to carry my suitcase upstairs.

Yukarı çıkalım ve konuşalım.

Let's go upstairs and talk.

Derhal yukarı çıkmanı istiyorum.

I want you to go upstairs immediately.

Bütün kızlar yukarı baktı.

All the girls looked up.

Asansörde Tom'la yukarı çıktım.

I rode up in the elevator with Tom.

Ben birini yukarı kaldırdım.

I lifted one up.

Buzdolabını merdivenlerden yukarı sürüklediler.

They lugged the refrigerator up the stairs.

Tom merdivenlerden yukarı çıktı.

Tom walked up the stairs.

Ben merdivenlerden yukarı çıkıyorum.

- I am going up the stairs.
- I'm going up the stairs.

Gıda fiyatı yukarı gitti.

- The price of food's gone up.
- The price of food has gone up.

Merdivenlerden yürüyerek yukarı çıktılar.

They walked up the stairs.

Onlar yukarı aşağı zıpladı.

They bounced up and down.

O merdivenlerden yukarı çıktı.

He went up the stairs.

Tom yukarı bile çıkmadı.

Tom didn't even go upstairs.

Piyanoyu nasıl yukarı çıkaracağız?

How are we going to get the piano upstairs?

Buranın sıcaklığı Tokyo'nunkinden yukarı.

The temperature here is higher than that of Tokyo.

Bagaj yukarı alabilir misiniz?

Could you take the luggage upstairs?

Sanırım yukarı çıkmak zorundayız.

I think we have to go upstairs.

Bu asansör yukarı çıkıyor.

This elevator is going up.

Neden tekrar yukarı çıktı?

Why did she go back upstairs?

Bazen yukarı ve dışarı bakarız,

sometimes we look up and out,

Gördüğünüz gibi sürekli yukarı gidiyor.

As you can see it goes up and up and up…

Sağ elbise kolunu yukarı çek.

Roll up your right sleeve.

Onlar aşağı yukarı aynı boyuttalar.

They are more or less the same size.

Yukarı çık ve bavulumu getir.

Go upstairs and bring down my trunk.

Eller yukarı! Bu bir soygundur.

- Hands up! This is a robbery.
- Stick 'em up! This is a robbery!

Aşağı yukarı benimle aynı boyda.

She is about as tall as me.

O, başını yukarı aşağı salladı.

He shook his head up and down.

Kapıyı kapattı ve yukarı gitti.

She shut the door and went upstairs.

O aşağı yukarı benim bedenim.

He is, more or less, my size.

İşçiler merdivenden yukarı aşağı iniyorlardı.

The workmen were climbing up and down the ladder.

Tom kaldırımdan yukarı doğru yürüyor.

Tom is walking up the sidewalk.

Tom tavan merdivenlerinden yukarı çıktı.

Tom went up the attic stairs.

Tom yukarı baktı ve güldü.

Tom looked up and laughed.

Tom çok sessizce yukarı çıktı.

Tom went upstairs very quietly.

Onların hepsi gözlerini yukarı dikti.

They all looked up.

Üstümü değiştirmek için yukarı çıkıyorum.

I'm going upstairs to change.

Biz yukarı çıkarken hava soğur.

As we go up higher, the air becomes cooler.

O hızla merdivenlerden yukarı gitti.

She quickly went up the stairs.

O yavaşça merdivenlerden yukarı çıktı.

He went slowly up the stairs.

- Yukarı gidelim.
- Üst kata gidelim.

Let's go up.

Tom hızla merdivenlerden yukarı çıktı.

- Tom walked quickly up the stairs.
- Tom quickly went up the stairs.
- Tom went quickly up the stairs.
- Tom went up the stairs quickly.

Onu bir çentik yukarı koy.

Put it up a notch.

Bu yokuş yukarı bir yoldur.

This is an uphill road.

Merdivenlerden yukarı gelen birisi var.

- There's somebody coming up the stairs.
- There's someone coming up the stairs.

Tom merdivenlerden yukarı bavulunu sürükledi.

Tom lugged his suitcase up the stairs.

Elbisemin fermuarını yukarı çekebilir misin?

Can you zip up my dress?

Yavaş yavaş yukarı tırman, Tom!

Climb up slowly, Tom!

Yukarı baktım ve Tom'u gördüm.

I looked up and saw Tom.

Onun yukarı çıkmadığından emin olun.

Make sure he doesn't go upstairs.

Tom'un yukarı çıkmadığından emin olun.

Make sure Tom doesn't go upstairs.

Fadıl yukarı çıkıp duş aldı.

Fadil went upstairs and took a shower.

Merdivenlerden yukarı çıkmakta güçlük çekiyorum.

I have trouble walking up stairs.

- Ben merdivenlerden yukarı gittim ve yatmaya gittim.
- Merdivenlerden yukarı çıktım ve yatmaya gittim.

I went up the stairs and went to bed.

Biz asansörle yukarı çıktık ve indik.

We went up and down by elevator.

İpi tut ve seni yukarı çekeceğim.

Take hold of the rope, and I'll pull you up.

Salıncak yukarı ve aşağı hareket ediyor.

The swing is moving up and down.

Otobüs yukarı ve aşağı şiddetle sarstı.

The bus rocked heavily up and down.

Yukarı çıkıp sağa dönün, odanızı bulacaksınız.

If you go upstairs and turn right you will find your room.