Translation of "Yerken" in English

0.007 sec.

Examples of using "Yerken" in a sentence and their english translations:

- Muz yerken çekilmişim.
- Bu benim, muz yerken.

This is me eating a banana.

Yemek yerken okumamalısın.

You must not read while eating.

Yemek yerken konuşma.

Don't talk while you're eating.

Yemek yerken gazete okurum.

- I read a newspaper while eating.
- I read the paper while eating.

Yemek yerken kitap okurum.

I read a book while I eat.

Yemek yerken işten bahsetme.

Don't talk about business while we're dining.

Birini yemek yerken görmedim.

I didn't see anyone eating.

Yemek yerken genellikle okurum.

I usually read while I eat.

Çorba yerken ses yapma.

Do not make a noise when you eat soup.

Yemek yerken fotoğrafımı çekme.

Don't take pictures of me when I'm eating.

- Biz yemek yerken sessiz ol.
- Biz yemek yerken sessiz olun.

- Be quiet while we are eating.
- Be quiet while we're eating.

Yemek yerken ağzında yemekle konuşma.

- You shouldn't speak with your mouth full at table.
- At dinner time, don't speak with your mouth full.
- When eating, don't speak with food in your mouth.

Biz yemek yerken sessiz olun.

- Be quiet while we are eating.
- Be quiet while we're eating.

Biz yemek yerken sessiz ol.

- Be quiet while we are eating.
- Be quiet while we're eating.

Öğle yemeği yerken, telefon çaldı.

As I was having lunch, the phone rang.

Ben yemek yerken kitap okuyorum.

I am reading a book while I eat.

Konjac yerken asla kilo almazsın.

Eating konjac, you will never gain weight.

Yemek yerken bir kitap okurum.

I read a book while eating.

Yemek yerken konuşmaya devam etti.

She kept on talking while eating.

Bazı insanlar yemek yerken konuşur.

Some people talk while they eat.

Öğle yemeği yerken okur musun?

Do you read while you're eating lunch?

Yemek yerken köpeğimin yanına yaklaşmamalısın.

You shouldn't get near my dog while he's eating.

Blackie yemek yerken çok ses çıkarıyor.

Blackie makes a lot of noise while he eats.

Lütfen yemek yerken cep telefonuna bakma.

Please don't look at your mobile phone while we're eating.

O yemek yerken gazete okuma alışkanlığında.

He is in the habit of reading the newspaper while eating.

Ben öğle yemeği yerken telefon çaldı.

The phone rang when I was having lunch.

Kendimi elmalı turta yerken hayal ettim.

I dreamed I was eating an apple pie.

Tom yemek yerken mutfak masasında oturdu.

Tom sat at the kitchen table eating dinner.

Ben yemek yerken sağır ve dilsizim.

I'm deaf and mute while I'm eating.

Yemek yerken iPadimde bir kitap okudum.

I read a book on my iPad while I was eating.

Ben akşam yemeği yerken telefon çaldı.

The telephone rang while I was having supper.

Tom akşam yemeğini yerken TV izledi.

Tom watched TV while he ate dinner.

Akşam yemeği yerken genelde televizyon izler.

He often watches TV while eating dinner.

Lezzetli şeyler yerken olduğu gibi, haz aramak

Seeking pleasure, like tasty food,

O gizlice bir parça kek yerken görüldü.

He was seen to eat a piece of cake secretly.

Lütfen biz yemek yerken cep telefonuna bakma.

Please don't look at your cellphone while we're eating.

Yemek yerken en büyük tabak daima masadadır.

When eating, the largest plate is always the table.

Onun yemek yerken gazete okuma alışkanlığı vardır.

He has the habit of reading the newspaper while eating.

Gerçekten yemek yerken haber izlemek zorunda mıyız?

Do we really have to watch the news while we eat?

Tom, fındık yerken bir sincabın resmini çekti.

Tom took a picture of a squirrel while it was eating a nut.

Yemeğimizi yerken, o gün ne yaptığımızdan bahsettik.

As we ate our meal, we talked about what we had done that day.

Tom akşam yemeği yerken çoğunlukla TV izler.

Tom often watches TV while eating dinner.

Akşam yemeğini yerken sık sık haberleri izlerim.

I often watch the news while eating dinner.

Tom akşam yemeği yerken genellikle CNN izler.

Tom usually watches CNN while he's eating dinner.

Tom genellikle akşam yemeğini yerken haberleri izler.

Tom usually watches the news while he's eating dinner.

Her zamanki gibi, gazeteyi yemek yerken okuyor.

As usual, he reads the newspaper while eating.

Siz, biz yerken yemek yemediniz. Karnınız açtır, tabii.

You didn't eat this morning. Of course you're hungry.

Tom, Mary'yi ağacın altında bir sandviç yerken gördü.

Tom saw Mary eating a sandwich under the tree.

Tom elmaya benzer bir şey yerken bankta oturuyordu.

Tom was sitting on a bench eating something that looked like an apple.

Tom ve Mary patlamış mısır yerken televizyonun önünde oturdu.

Tom and Mary sat in front of the TV, eating popcorn.

Kadınlar bir erkekle yemek yerken daha hafif yemekler yerler.

Women eat lighter meals when they're eating with a guy.

Restoran oldukça boştu, bu yüzden yemek yerken huzur içinde okudum.

The restaurant was fairly empty, so I could read in peace while I ate.

Şu çift güzel lokantalarda yemek yerken oldukça az para harcar.

That couple spends quite a bit of money eating at nice restaurants.

Biz kek yerken ve çay içerken gece geç saatlere kadar konuştuk.

We conversed until late at night while eating cake and drinking tea.

Biz bir restorana girdik ve akşam yemeğimizi yerken enerji krizini tartıştık.

We entered a restaurant and discussed the energy crisis over our dinner.

Tom ve Mary öğle yemeklerini yerken boyanmamış bir piknik masasında oturdular.

Tom and Mary sat at an unpainted picnic table eating their lunch.

- Tom'u hiç yemek yerken gördün mü?
- Hiç Tom'un yemek yediğini gördün mÜ

Have you ever seen Tom eat?

- Tom, elma ısırırken bir dişini kırdı.
- Tom, elma yerken bir dişini kırmış.

Tom broke a tooth biting into an apple.

- Ağzın doluyken konuşma.
- Yemek yerken konuşma.
- Ağzında yemek varken konuşma.
- Dolu ağızla konuşma.

- Don't speak with your mouth full.
- Don't speak with your mouth full!
- Do not talk with your mouth full.

Tom restoranın sunduğu en pahalı yemeklerden birini yerken özel bir masada tek başına oturuyordu.

Tom was sitting alone at a private table eating the most expensive meal that the restaurant served.