Translation of "Yememesi" in English

Onu yememesi için Tom'u uyardım.

I warned Tom not to eat that.

Belki Tom'un onu yememesi gerekir.

Maybe Tom shouldn't eat that.

Tom kesinlikle bunu yememesi gerektiğini biliyordu.

- Tom definitely knew that he shouldn't have eaten that.
- Tom definitely knew he shouldn't have eaten that.

Tom'a çiğ domuz yememesi gerektiğini söyledim.

I told Tom that he shouldn't eat raw pork.

Tom Mary'yi yiyeceği yememesi konusunda uyardı.

Tom warned Mary not to eat the food.

Tom, Mary'nin fındık yememesi gerektiğini biliyordu.

Tom knew Mary shouldn't eat nuts.

Tom yememesi gereken bir şey yedi.

- Tom ate something that he shouldn't have.
- Tom ate something he shouldn't have.

Tom, Mary'ye bu meyveleri yememesi gerektiğini söylemeli.

Tom should tell Mary not to eat those berries.

Tom'u Mary'nin pişirdiği hiçbir şeyi yememesi konusunda uyardım.

I warned Tom not to eat anything Mary cooked.

Tom sarhoş olduğunda yememesi gereken bir sürü şey yiyecek.

When Tom gets drunk, he'll eat a lot of things that he shouldn't eat.

Tom, Mary'yi John'un yaptığı hiçbir şeyi yememesi konusunda uyardı.

Tom warned Mary not to eat anything John made.

Tom'a Mary'nin pişirdiği herhangi bir şeyi yememesi gerektiğini söyledim.

I told Tom he shouldn't eat anything that Mary cooked.

Dondurma yememesi için arkadaşları buzdolabına asma kilit takmak zorunda kaldılar.

Her friends had to padlock the freezer to prevent her from eating ice cream.

Ebeveynler çocuklarını onlara yabancılar tarafından verilen yiyecekleri yememesi konusunda uyarırlar.

Parents warn their children not to eat food given to them by strangers.

Tom'un annesi ona o kadar çok çikolata yememesi gerektiğini söyledi.

Tom's mother told him that he shouldn't eat so much chocolate.