Translation of "Yapmaktır" in English

0.029 sec.

Examples of using "Yapmaktır" in a sentence and their english translations:

Olmak yapmaktır.

To be is to do.

Hobim kayak yapmaktır.

My hobby is skiing.

Onun hobisi resimler yapmaktır.

His hobby is painting pictures.

Sizin işiniz saat yapmaktır.

Your work is making watches.

Hobisi çiçek resimleri yapmaktır.

His hobby is painting pictures of flowers.

Onun hobisi resim yapmaktır.

His hobby is painting.

Planım Avustralya'da eğitim yapmaktır.

My plan is to study in Australia.

Ticaretin ruhu dürüst iş yapmaktır.

The soul of commerce is upright dealing.

Hayalim dünya çapında gezi yapmaktır.

My dream is to take a round-the-world trip.

Bütün yapabileceğim elimden geleni yapmaktır.

All I can do is to do my best.

Benim hobim model uçak yapmaktır.

My hobby is making model planes.

Hobilerimden birisi yapay çiçekler yapmaktır.

One of my hobbies is making artificial flowers.

Yapmakla yapmamak arasındaki fark; yapmaktır.

The difference between doing and not doing is doing.

Tek yapmanız gereken elinizden geleni yapmaktır.

All you have to do is try your best.

Tüm yapmanız gereken elinizden geleni yapmaktır.

All you have to do is do your best.

Arkadaşına zarar vermek düşmanın istediğini yapmaktır.

To hurt a friend is to do what the enemy wants.

Amaç senin inandığına inanlara satış yapmaktır.

the goal is to sell to people who believe what you believe.

En iyi öğrenme yöntemi hata yapmaktır.

The best way to learn is to make mistakes.

Tek yapmanız gereken bir yorum yapmaktır.

All you have to do is to make a comment.

Bütün yapman gereken şey bir seçim yapmaktır.

All you have to do is make a choice.

Yapmak zorunda olduğun ilk şey banyo yapmaktır.

The first thing you have to do is take a bath.

Tom'un en sevdiği şeylerden biri kamp yapmaktır.

One of Tom's favorite things to do is camping.

Hayatta büyük zevk insanların yapamayacağını söylediği şeyi yapmaktır.

The great pleasure in life is doing what people say you cannot do.

Bizim politikamız geçmiş için değil gelecek için yapmaktır.

Our policy is to build for the future, not the past.

Benim işim diğer insanların yapmak istemedikleri şeyleri yapmaktır.

My job is to do what other people don't want to do.

Mutluluğun anahtarlarından biri yapmaktan zevk aldığınız şeyi yapmaktır.

One of the keys to happiness is to do what you enjoy doing.

Stresten kurtulmak için en iyi yol biraz egzersiz yapmaktır.

The best way to get rid of stress is to do a little exercise.

Kilo vermenin en iyi yolu, az yiyip spor yapmaktır.

The best way to lose weight is to eat less and exercise more.

Gerilla bahçeciliği, başka bir kişinin arazisinde izinsiz bahçecilik yapmaktır.

Guerrilla gardening is gardening on another person's land without permission.

- Onların işi oyunculara makyaj yapmaktır.
- İşleri, sahneye çıkan oyunculara makyaj yapmak.

Their job is to do make-up for performing artists.

Bize yardım etmek için en iyi yollardan biri bildiğin yabancı bir dilden kendi ana diline ya da bildiğin en iyi dile çeviri yapmaktır.

One of the best ways to help us is to translate from a foreign language you know into your own native language or strongest language.