Translation of "çapında" in English

0.013 sec.

Examples of using "çapında" in a sentence and their english translations:

Dünya çapında meşhur.

He's famous around the world.

Tom ülke çapında ilerliyor.

Tom is moving across the country.

Dünya çapında ünlü oldu.

- He became famous all over the world.
- He became world famous.
- He became famous throughout the world.

Dünya çapında bir sorun.

It's a worldwide problem.

Salgın dünya çapında yayıldı.

The epidemic spread worldwide.

İngilizce Dünya çapında konuşulur.

English is spoken around the world.

- Bu dünya çapında bir sorundur.
- Bu dünya çapında bir problemdir.

This is a problem worldwide.

Toplum çapında değişiklikler yapma zamanı;

It's time for us to make society-wide changes

Kendi çapında bizi hayatta tutan.

keeping us alive in its own way.

Hükümetin etkinlikleri dünya çapında kınandı.

The government's actions were condemned worldwide.

Mimar dünya çapında ün kazandı.

The architect achieved worldwide fame.

Hayalim dünya çapında gezi yapmaktır.

My dream is to take a round-the-world trip.

Deniz seviyeleri dünya çapında yükseliyor.

Sea levels around the world are rising.

İtalyan mutfağı dünya çapında popülerdir.

Italian cuisine is popular around the world.

Şubelerimiz tüm ülke çapında uzanır.

Our branches extend all over the country.

Bu yaklaşık üç inç çapında.

It's about three inches in diameter.

Biz ülke çapında seyahat ettik.

- We travelled all over the country.
- We traveled all over the country.

Tom dünya çapında bir sporcu.

Tom is a world-class athlete.

Dünya çapında antik kentlerle ilgileniyorum.

I'm interested in ancient cities throughout the world.

O, ülke çapında seyahat etti.

He traveled throughout the country.

Amerikan filmleri dünya çapında popülerdir.

- American films are popular around the world.
- American movies are popular around the world.

Eyalet çapında bir kampanya yürütüyoruz.

We're running a statewide campaign.

Tom, dünya çapında bir gitaristtir.

Tom is a world-class guitar player.

Obezite, dünya çapında bir sorundur.

Obesity is a problem worldwide.

Korsanlık dünya çapında bir sorundur.

Piracy is a problem worldwide.

Biz dünya çapında gemiye bineriz.

We ship worldwide.

Dünya çapında kaç dil konuşulur?

- How many languages are spoken on Earth?
- How many languages are spoken worldwide?

Sami otostopla ülke çapında dolaşıyordu.

Sami was hitchhiking across the country.

Teorileri ve örnekleri, dünya çapında üniversitelerde;

Its theories and models are being developed and refined

Bugün, dünya çapında birçok şehirde düzenleniyor.

Today, it's held in multiple cities around the globe.

Tolstoy dünya çapında bir ün kazandı.

Tolstoy achieved worldwide fame.

Onlar benimle Avrupa çapında seyahat etti!

They travelled all throughout Europe with me!

Biyolojik çeşitlilik dünya çapında hızla azalıyor.

Biodiversity is declining rapidly throughout the world.

Onun adı tüm ülke çapında bilinir.

His name is known all over the country.

Avrupa çapında, insanlar paralarını bankalardan çektiler.

Throughout Europe, people withdrew their money from banks.

Param olsa dünya çapında seyahat yaparım.

If I had money, I would travel around the world.

Su kirliliği dünya çapında bir sorundur.

Water pollution is a problem worldwide.

SARS salgını Asya çapında panik yarattı.

The SARS epidimic sent a panic through Asia.

Sami zaten dünya çapında bir ünlüydü.

Sami was already a wolrdwide celebrity.

Ve neden dünya çapında yüz milyonlarca insan

And why do hundreds of millions of people around the world

2030 yılında dünya çapında eklenmiş GSYİH olarak.

in terms of added GDP to the worldwide GDP by 2030.

Tüm gezegen çapında trilyonlarca yaratık yapar bunu.

Trillions of creatures all across the planet.

Dünya çapında ünlü olmak onlar için kolaydı.

It was easy for them to be famous all over the world.

Sıkıntıya rağmen, mimar dünya çapında üne ulaştı.

Despite adversity, the architect achieved worldwide fame.

Onun kendi çapında bir şair olduğunu düşünüyorum.

I think he is something of a poet.

İngilizce dünya çapında ortak bir dil gibidir.

English is like a world-wide common language.

-- bu da, ülke çapında büyük protestoları fitilledi

-- a move that sparked massive protests across the country.

Dünya çapında bir geziden az önce döndük.

We have just returned from a trip around the world.

Polis ülke çapında yüzlerce uyuşturucu baskınları yaptı.

The police have made hundreds of drug busts across the country.

Dünya çapında ekmeğin birçok farklı türleri vardır.

There are many different types of bread throughout the world.

Bu yeni yasa eyalet çapında geçerli olacaktır.

This new law will apply statewide.

Geçen yıl dünya çapında bir geziye çıktık.

Last year we went on a trip around the world.

Dünya çapında bir gezi için para biriktiriyorum.

I'm saving up money for a trip around the world.

Sami dünya çapında altı tane malikaneye sahipti.

Sami owned six mansions around the world.

Dünya çapında her 10 çocuk ve gençten altısı

Globally, six in 10 children and young people

Onlar balayları için dünya çapında bir yolculuk yaptılar.

For their honeymoon they took a voyage around the world.

Ülke çapında bir ekonomik patlama ile ziyaret edildik.

We have been visited by a nation-wide economic boom.

Kral uzun yıllar boyunca ülke çapında saltanat sürdü.

The king has reigned over the country for many years.

Ayrıca bu demokratik devlet dünya çapında övgüyle anılırdı

And its democratic government was once praised world wide.

90'larda ülke çapında televizyon kanallarında boy gösterirdi

In the 90s, he burst onto television sets across the country.

Polis suçlu için ülke çapında bir ava başladı.

The police have started a nationwide hunt for the criminal.

- İngilizce Dünya çapında konuşulur.
- İngilizce tüm dünyada konuşulur.

English is spoken around the world.

Tom'un hayali Mary ile dünya çapında rahat etmek.

Tom's dream is to travel around the world with Mary.

Dünya çapında yirmi milyondan fazla kişi Pokémon oynuyor.

More than twenty million people play Pokémon around the world.

Savaşı protesto etmek için ülke çapında ayaklanmalar oluyor.

Riots are occurring across the country to protest the war.

- Kendi denginle takıl.
- Git, kendi çapında biriyle uğraş.

Meet your match.

- Ülke genelinde tutuklamalar yapıldı.
- Yurt çapında tutuklamalar gerçekleştirildi.

Arrests were made throughout the country.

Almanya, 1,5 milyon Türk'ten dünya çapında futbolcu yetiştiriyor da

Germany brings up worldwide footballers out of 1.5 million Turkish people and

Biz de bilginin gezegen çapında nasıl iletildiğini anlamak istiyoruz.

And we want to understand how information is transmitted across the planet.

Onun ölüm haberi ülke çapında büyük endişeye neden oldu.

News of her death caused great concern throughout the country.

Ben üstü açık bir arabayla ABD çapında dolaşmak isterim.

I'd like to drive across the USA in a convertible.

Dünya çapında milyonlarca insan Nelson Mandela'nın ölümünün yasını tutuyor.

Millions of people across the world are mourning the death of Nelson Mandela.

Kadına şiddet dünya çapında sıkça yaşanan insan hakları ihlallerindendir.

Violence against women is one of the most frequent violations of human rights worldwide.

Ben üstü açık bir arabayla ABD çapında dolaşmak istiyorum.

I'd like to drive across the USA in a convertible car.

Tom ve Mary dünya çapında seyahat ederek bir yıl geçirdi.

Tom and Mary spent a year traveling around the world.

İşimi bırakmaya ve dünya çapında bir gezi yapmaya karar verdim.

I've decided to quit my job and take a trip around the world.

O sadece Japonya'da değil, dünya çapında da ünlü bir fizikçi.

He's a famous physicist not only in Japan, but throughout the world.

Şu anda dünya çapında 2000'den biraz fazla milyarder var.

There are now slightly more than 2000 billionaires around the world.

Arkadaşlar, 5 kilometre çapında bir asteroid, 1,5 ile 4 trilyon dolar

Guys, an asteroid of 5 kilometers diameter includes minerals which

Tom ve Mary üç yıl boyunca birlikte dünya çapında seyahat ettiler.

Tom and Mary travelled together around the world for three years.

Şu anda Japonya çapında 200 tane iyi örgütlenmiş satış büromuz var.

We currently have 200 well organized sales offices all over Japan.

Kimse, öldürücü bir salgın gibi dünya çapında bir felaketi önemsememezlik edemez.

One can't discount a global disaster like a virulent plague.

Dünya çapında yaklaşık bir milyar insanın temiz, güvenli suya erişimi yok.

Nearly one billion people around the globe lack access to clean, safe water.

Dünya çapında, gazeteler ve televizyon istasyonları Koko ve onun yavrusunun hikayesini anlattı.

Newspapers and television stations around the world told the story of Koko and her kitten.

Yüksek yangın riski nedeniyle Kaliforniya valisi eyalet çapında kamp ateşi yasağı yayınladı.

Because of the high fire risk, the governor of California issued a statewide campfire ban.

Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.

- Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
- Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer to businesses worldwide.

On yıl sonra dünya çapında bir petrol sıkıntısı olduğunu varsayalım. Sanayileşmiş ülkelere ne olurdu?

Suppose there was a worldwide oil shortage in ten years' time. What would happen to the industrialised countries?

Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.

It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth.

Eşcinsel evlilik, dün itibarıyla İrlanda da dahil olmak üzere dünya çapında yirmi ülkede artık yasal.

Same sex marriage is now legal in 20 countries worldwide, including Ireland as of yesterday.

Toplu karaya vurma hadiseleri dünya çapında görülebilir ve bu durumdan üç ila birkaç yüz hayvan etkilenebilir.

Mass strandings occur around the world and can affect anywhere from three to several hundred animals during any given event.

Panama Kağıtlar bir Panama hukuk firması müşterilerine dünya çapında vergi cennetlerinde paravan şirketleri kurmaları için nasıl yardımcı olduğunu göstermektedir.

The Panama Papers show how a Panamanian law firm helped its clients set up shell companies in tax havens around the world.

Los Alamos Ulusal Laboratuvarı'ndaki bilim insanları tarafından yürütülen yeni bir çalışmada, dünya çapında hüküm süren yeni bir koronavirüs türünün önceki sürümlerden daha hızlı yayıldığı keşfedildi.

A new study led by scientists at Los Alamos National Laboratory has found that a new strain of the novel coronavirus that is prevailing worldwide is spreading faster than earlier versions.

Lockheed skandalı büyük Amerikan uçak üreticisi Lockheed ile ilgili dünya çapında bir rüşvet skandalıdır.Şubat 1976 da su yüzüne çıktı ve esas olarak yolcu uçaklarının sözleşmelerinin kabulüne odaklandı.

The Lockheed scandal is a worldwide corruption scandal involving the major American plane manufacturer Lockheed. It came to light in February 1976 and revolved mainly around the acceptance of passenger plane contracts.

Ontario Sansür Kurulu 1980'de Günter Grass'tan uyarlanmış "Teneke Trampet" filmini yasakladı ama medya bu yasağı saçma buldu ve hatta Canadian Broadcasting Corporation (CBC) sorun yaratan görüntüleri o gece ülke çapında ulusal haberlerde gösterdi.

In 1980 the Ontario Censor Board banned the film "The Tin Drum," adapted from the Günter Grass novel, but the media found this silly, and so the Canadian Broadcasting Corporation (CBC) showed the offending scene that night from coast to coast on the national news.

Jane Goodall tarafından, Jane Goodall ve Phillip Berman'ın hazırladığı Reason for Hope: A Spiritual Journey (Sönmeyen Umut: Spiritüel Bir Yolculuk) adlı kitaptan sesli olarak okunmuştur Telif Hakkı © 1999 Soko Publications Ltd. ve Phillip Berman. Hachette Audio'nun izniyle kullanılmıştır. Tüm hakları dünya çapında saklıdır.

Audio read by Jane Goodall from Reason for Hope: A Spiritual Journey by Jane Goodall with Phillip Berman Copyright © 1999 by Soko Publications Ltd. and Phillip Berman. Used by permission of Hachette Audio. All rights reserved worldwide.