Translation of "Yürüdüm" in English

İstasyondan yürüdüm.

I walked from the station.

Buraya yürüdüm.

I walked here.

Ben yürüdüm.

I walked.

Eve yürüdüm.

I walked home.

"bütün gece yürüdüm"

I've been walking all night long,

Ben tepeye yürüdüm.

I walked up the hill.

Tek başıma yürüdüm.

I walked alone.

Cadde boyunca yürüdüm.

I walked the length of the street.

Sabahleyin erken yürüdüm.

I used to take a walk early in the morning.

Ben okula yürüdüm.

I walked to school.

Aynaya doğru yürüdüm.

I walked into a mirror.

Duvara doğru yürüdüm.

I walked into a wall.

İstasyona kadar yürüdüm.

I walked as far as the station.

Dün parka yürüdüm.

Yesterday I walked to the park.

Okula kadar yürüdüm.

I walked as far as the school.

Şehir merkezine yürüdüm.

I walked downtown.

Bir saat yürüdüm.

I walked for an hour.

Yol üzerinde yürüdüm.

I walked on the path.

- Ben patika boyunca yürüdüm.
- Ben yaya kaldırımı boyunca yürüdüm.
- Yaya yolu boyunca yürüdüm.

I walked along the footpath.

Ben park boyunca yürüdüm.

I walked across the park.

Yaklaşık bir mil yürüdüm.

I walked about 1 mile.

Ben cadde boyunca yürüdüm.

I walked along the street.

Tek başıma ormanda yürüdüm.

I walked in the woods by myself.

Bacaklarım sertleşinceye kadar yürüdüm.

I walked till my legs got stiff.

Bugün 10 kilometre yürüdüm.

I walked 10 kilometers today.

Garajdan çıkıp kamyona yürüdüm.

I came out of the garage and walked to the truck.

Elimden geldiğince yavaş yürüdüm.

I walked as slowly as I could.

3/4 mil yürüdüm.

I walked three-fourths of a mile.

Ana cadde boyunca yürüdüm.

I walked along the main street.

Bir kapıya doğru yürüdüm.

I walked into a door.

Bacaklarım yorulana kadar yürüdüm.

I walked until my legs felt tired.

Ben nehir boyunca yürüdüm.

I walked along the river.

Parktan geçerek eve yürüdüm.

I walked home through the park.

Ben parka doğru yürüdüm.

I walked toward the park.

Ben blok etrafında yürüdüm.

I walked around the block.

Ben dün eve yürüdüm.

I walked home yesterday.

Bugün üç kilometre yürüdüm.

I walked three kilometers today.

Ben yaklaşık bir mil yürüdüm.

I walked about a mile.

Öğleden sonra, ben şehre yürüdüm.

In the afternoon, I walked in the city.

Beni duymasınlar diye sessizce yürüdüm.

I walked quietly so that they would not hear me.

Ben tam on mil yürüdüm.

- I completely walked ten miles.
- I walked an entire ten miles.

Cesaretimi topladım ve içeriye yürüdüm.

I summoned up my courage, and walked inside.

Hol boyunca tek başıma yürüdüm.

Tom walked down the hall alone.

Çocukken sık sık ormanlarda yürüdüm.

When I was a child I often walked in the woods.

Boston'a kadar bütün yolu yürüdüm.

I walked all the way to Boston.

Kapıya yürüdüm ve onu açtım.

I walked to the door and opened it.

Kalktım ve pencereye doğru yürüdüm.

I got up and walked over to the window.

Bir kiralık depo birimine doğru yürüdüm

walking into a self-storage unit

Bebeği uyandırmaktan korktuğum için yavaşça yürüdüm.

I walked softly for fear of waking the baby.

İlk treni yakalayabilmek için çabucak yürüdüm.

I walked quickly so that I might catch the first train.

İstasyona kadar bütün yol boyunca yürüdüm.

I walked the whole way to the station.

Öğleden sonra sıcağında iki saat yürüdüm.

I walked for two hours in the afternoon heat.

Gelgit çekildiği zaman plaj boyunca yürüdüm.

I walked along the beach when the tide ebbed.

Karanlık sokakta dikkatlice aşağıya doğru yürüdüm.

Tom walked cautiously down the dark alley.

Bebek uyanmasın diye parmak ucumda yürüdüm.

I walked on tiptoes so as not to wake the baby.

Bütün gün yürüdüm ve şimdi bitkinim.

I've been up and about all day, now I'm worn out.

Ben, tam olarak on mil yürüdüm.

I completely walked ten miles.

Bacaklarım acıyor çünkü bugün çok yürüdüm.

My legs hurt because I walked a lot today.

Öğrenci yurdundan Tom'un ofisine doğru yürüdüm.

I walked down the hall to Tom's office.

Demir köprüye varıncaya kadar nehir boyunca yürüdüm.

I walked along the river until I got to the iron bridge.

Şimdiye kadar ilk defa bir bastonla yürüdüm.

This is the first time I've ever walked with a stick.

Bebeği uyandırmamak için ayak uçlarına basarak yürüdüm.

I tiptoed to avoid waking the baby.

Ben bir şemsiye olmadan yağmurda eve yürüdüm.

I walked home in the rain without an umbrella.

İspanya'dan Parise Pirene'leri bir uçtan bir uca yürüdüm.

I hiked through the Pyrenees from Spain to Paris.

Genellikle işe yürüyerek gitmem ama bu sabah yürüdüm.

I don't usually walk to work, but I did this morning.

Bütün yolu sadece onun evden uzakta olduğunu anlamak için yürüdüm.

I went all the way to see her only to find her away from home.

Doğrudan eve gelme yerine uzun bir yol yürüdüm ve postanenin yanında durdum.

Instead of coming directly home, I took the long way and stopped by the post office.