Translation of "Giderdi" in English

Tom giderdi.

Tom would leave.

Yorgun olmasaydı, giderdi.

- If he hadn't been tired, he would've gone.
- If he hadn't been tired, he would have gone.

Çoğunlukla kütüphaneye giderdi.

He would often go to the library.

Onlar farklılıklarını giderdi.

They ironed out their differences.

Tom gidebilse giderdi.

- Tom would've gone if he could've.
- Tom would've gone if he could have.
- Tom would have gone if he could've.

Çocuklarım oraya giderdi.

My kids used to go there.

Tom partilere giderdi.

Tom used to go to parties.

Babam otobüsle işe giderdi.

My father used to go to work by bus.

Sık sık tepeye giderdi.

He would often go to the hill.

Onun başarısı endişemi giderdi.

His success took a load off my mind.

O, nadiren oraya giderdi.

- He seldom went there.
- He rarely went there.

Pazar günü müzeye giderdi.

He used to go to the museum on Sunday.

Pazar günleri sinemaya giderdi.

She used to go to the movies on Sundays.

Niçin onlar oraya giderdi?

Why would they go there?

Tom işe yürüyerek giderdi.

Tom used to walk to work.

Niçin Tom oraya giderdi?

Why would Tom go there?

Tom gidebilseydi seninle giderdi.

- Tom would've gone with you if he could've.
- Tom would've gone with you if he could have.
- Tom would have gone with you if he could've.

Çocuklarım bu okula giderdi.

My kids used to go to this school.

Her sabah yürüyüşe giderdi.

Every morning he would go for a walk.

Akşamları, onlar tiyatroya giderdi.

In the evening, they would go to the theater.

O onunla Washington'a giderdi.

She would go with him to Washington.

Tom yazın Avustralya'ya giderdi.

Tom used to go to Australia in the summer.

- Tom her yaz Boston'a giderdi.
- Tom eskiden her yaz Boston'a giderdi.

Tom used to go to Boston every summer.

Genellikle on birde yatmaya giderdi.

He usually went to bed at eleven.

O, çoğunlukla o tavernaya giderdi.

He would often go to that tavern.

Çocukken merdivenden kaymak hoşuma giderdi.

When I was a child, I used to like sliding down the staircase banister.

Bizimle gelseydin bu hoşuma giderdi.

- I would have liked it if you had come with us.
- I would've liked it if you'd come with us.
- I would have liked it if you'd come with us.

Tom ne kadar uzağa giderdi?

How far would Tom go?

Tok sık sık Boston'a giderdi.

- Tom used to often go to Boston.
- Tom used to go to Boston a lot.

Daha önce, firmaya yürüyerek giderdi.

Before, he would go to the firm on foot.

O, pazar günleri müzeye giderdi.

She used to go to the museum on Sundays.

Uyarımıza rağmen balık tutmaya giderdi.

He would go fishing in spite of our warning.

O, çocukken nehirde yüzmeye giderdi.

He would go fishing in the river when he was a child.

Tom elinden gelseydi Boston'a giderdi.

- Tom would've gone to Boston if he could've.
- Tom would've gone to Boston if he could have.
- Tom would have gone to Boston if he could've.

Isonos ailesi sık sık yürüyüşe giderdi.

The Isonos would often go hiking.

Doktor, babamın sağlığıyla ilgili endişelerimi giderdi.

The doctor reassured me about my father's condition.

O sık sık balık tutmaya giderdi.

He would often go fishing.

Bir sandviç ve sütle açlığını giderdi.

He satisfied his hunger with a sandwich and milk.

- O, ofisine yürürdü.
- Ofisine yürüyerek giderdi.

He used to walk to his office.

O, cuma günleri genellikle sahile giderdi.

He usually went to the beach on Friday.

Babam sık sık balık tutmaya giderdi.

My father would often go fishing.

Soğuk bi' bira olsa iyi giderdi.

I sure could use a cold beer.

Onu davet etseydik Tom bizimle giderdi.

- Tom would've gone with us if we'd invited him.
- Tom would have gone with us if we'd invited him.

- Tom nereye giderdi?
- Tom nereye gidecekti?

Where would Tom go?

O öğrenciyken, sık sık diskoya giderdi.

When she was a student, she used to go to the disco often.

Tom başka ne için oraya giderdi?

Why else would Tom go there?

Pazar günü sık sık balığa giderdi.

- He would often go fishing on Sunday.
- On Sunday he often went fishing.

Jack orada sık sık koşuya giderdi.

Jack would often go jogging there.

O, onunla birlikte dağa tırmanmaya giderdi.

She used to go mountain climbing with him.

Tom Mary ile birlikte okula giderdi.

Tom used to go to school with Mary.

Maria çocukken her yaz Boston'a giderdi.

Mary used to go to Boston every summer when she was a child.

Ölmeden önce ne yapmak hoşuna giderdi?

What do you want to do before you die?

O Londra'da iken sık sık tiyatroya giderdi.

She would often go to the theater when she was in London.

Okula bisikletle giderdi ama artık otobüsle gidiyor.

- He used to go to school by bicycle, but he takes a bus now.
- He used to go to school by bicycle, but now he goes by bus.

O sık sık nehirde balık tutmaya giderdi.

He would often go fishing in the river.

Tom orada olmasaydı, toplantı çok farklı giderdi.

- The meeting would've gone a lot differently if Tom hadn't been there.
- The meeting would have gone a lot differently if Tom hadn't been there.

Tom'un yeterli parası olsaydı Mary'yle Boston'a giderdi.

- If Tom had had enough money, he would have gone to Boston with Mary.
- If Tom had had enough money, he would've gone to Boston with Mary.

Tom Mary ile birlikte dağa tırmanmaya giderdi.

Tom used to go mountain climbing with Mary.

Tom hasta olmasaydı eminim seninle birlikte giderdi.

If Tom hadn't been sick, I'm sure he'd have gone with you.

- Eskiden yüzmek hoşuma giderdi.
- Eskiden yüzmeyi severdim.

I used to like swimming.

- Her ikindi, kadın kiliseye dua etmeye giderdi.
- Her öğleden sonra, kadın dua etmek için kiliseye giderdi.

Every afternoon, the woman went to church to pray.

O gençken her zaman nehirde balık tutmaya giderdi.

He always went fishing on the river when he was young.

- Tom şimdi nereye giderdi?
- Tom şimdi nereye gidecekti?

Where would Tom go now?

O bir çocukken, pazar günleri balık tutmaya giderdi.

When he was a child, he would go fishing on Sundays.

Tom okula bisikletle giderdi ama şimdi otobüsle gidiyor.

Tom used to go to school by bicycle, but now he goes by bus.

Tom bara giderdi ve derhal üç bira ısmarlardı.

Tom used to walk into the bar and order three beers right off.

O büyük bir bardak bira ile susuzluğunu giderdi.

He satisfied his thirst with a large glass of beer.

Tom haftada bir kez Mary ile bowlinge giderdi.

Tom used to go bowling with Mary once a week.

John o bir öğrenci iken sıklıkla dağa tırmanmaya giderdi.

John would often go mountain climbing when he was a student.

- Elma, açlığımı geçici olarak giderdi.
- Elma, açlığımı şimdilik yatıştırdı.

The apple appeased my hunger temporarily.

Bir erkek çocuğu olarak her yaz deniz kenarına giderdi.

As a boy, he would go to the seaside every summer.

Tom şimdi balığa çok gitmiyor ama eskiden çok giderdi.

Tom doesn't go fishing much now, but he used to a lot.

Güzel bir pazar günü sık sık balık tatmaya giderdi.

He would often go fishing on a fine Sunday.

Tom geçen hafta sonu çalışmamış olsaydı balık tutmaya giderdi.

- If Tom hadn't been working last weekend, he would've gone fishing.
- If Tom hadn't been working last weekend, he would have gone fishing.

Tom çocukken büyükanne ve büyükbabasıyla kalmak için her yaz Boston'a giderdi.

When Tom was a child, he went to Boston every summer to stay with his grandparents.

- Tom eskiden her yere beyzbol şapkasıyla giderdi.
- Eskiden Tom'un kafasından beyzbol şapkası düşmezdi.

Tom used to wear a baseball cap everywhere he went.

Christopher Columbus Pirate Bay'ın sularından zevk aldı ve oraya sık sık sörf yapmaya giderdi.

Christopher Columbus enjoyed the torrents of Pirate Bay and would often go surfing there.