Translation of "Tanıyordu" in English

0.005 sec.

Examples of using "Tanıyordu" in a sentence and their english translations:

- Babam onu ​​tanıyordu.
- Babam onu tanıyordu.

- My father knew him.
- My father knew her.

Köpek öğretmenini tanıyordu.

The dog knew its master.

Hepsi Tom'u tanıyordu.

They all knew Tom.

Tom, Mary'yi tanıyordu.

Tom knew Mary.

O beni tanıyordu.

He knew me.

Tom beni tanıyordu.

Tom knew me.

Mary beni tanıyordu.

Mary knew me.

Tom herkesi tanıyordu.

Tom knew everyone.

Herkes Tom'u tanıyordu.

- Everyone knew Tom.
- Everybody knew Tom.

Onlar birbirini tanıyordu.

They knew each other.

Tom onu tanıyordu.

Tom knew him.

Tom onları tanıyordu.

Tom knew them.

Herkes onu tanıyordu.

Everyone knew him.

Babam onu ​​tanıyordu.

My father knew her.

Odadaki herkes birbirini tanıyordu.

Everybody in the room knew each other.

Sanırım Tom, Mary'yi tanıyordu.

- I think Tom knew Mary.
- I think that Tom knew Mary.

Herkes başka herkesi tanıyordu.

Everyone knew everyone else.

Tom herkesi ismiyle tanıyordu.

Tom knew everybody by name.

Onların hepsi seni tanıyordu.

They all knew you.

Onların hepsi onu tanıyordu.

They all knew him.

Tom'un dedesi benim dedemi tanıyordu.

Tom's grandfather knew my grandfather.

Tom neredeyse oradaki herkesi tanıyordu.

Tom knew almost everyone there.

Onlardan bazılarını savaştan önce tanıyordu.

He had known some of them before the war.

Birçok bilim adamı onu tanıyordu.

Many scientists knew him.

Tiyatrodaki birçok kişi onu tanıyordu.

Many in the theater recognized him.

Tom seyircilerde neredeyse herkesi tanıyordu.

Tom knew almost everyone in the audience.

Leyla, Sami'yi çok iyi tanıyordu.

Layla knew Sami all too well.

Tom bölgedeki bütün çocukları tanıyordu.

Tom knew all the children in his neighborhood.

Sami, Leyla'yı çocukluğundan beri tanıyordu.

Sami knew Layla since he was a kid.

Tüm büyük akla sahip kişileri tanıyordu.

He knew all the big minds of the day.

Tom, Mary'nin kocasını evlenmeden önce tanıyordu.

Tom knew Mary's husband before she got married.

Tom genç bir askerken onu tanıyordu.

Tom knew her when he was a young soldier.

Leyla, Sami'yi arkadaşlarından biri aracılığıyla tanıyordu.

Layla knew Sami through one of her friends.

Sami, Leyla'yı sadece altı aydır tanıyordu.

Sami only knew Layla for six months.

Fadil, Rami adında bir uyuşturucu satıcısı tanıyordu.

Fadil knew a drug dealer by the name of Rami.

Hiç tanımadığım bir adam beni çok iyi tanıyordu.

The man, whom I didn't know at all, knew about me well.

Chris çocuğu matematik sınıfından tanıyordu ve çok kıskanıyordu.

Chris recognized the boy from his math class and became very jealous.

O bir zamanlar onu tanıyordu ama onlar artık arkadaş değiller.

He once knew her, but they are no longer friends.

- Tom babası Vietnam Savaşında bir helikopter pilotu olan bir adam tanıyordu.
- Tom, babası Vietnam Savaşı sırasında helikopter pilotluğu yapmış bir adam tanıyordu.

Tom knew a man whose father was a helicopter pilot during the Vietnam War.

- Sami hem Leyla'yı hem de Ferit'i biliyordu.
- Sami hem Leyla'yı hem de Ferit'i tanıyordu.

Sami knew both Layla and Farid.

Tom o kadar yaşlıydı ki, köydeki en yaşlılar bile onu yalnızca yaşlı bir adam olarak tanıyordu.

Tom was so old that even those oldest in the village knew him only as an old man.

Prenses ve İrlandalı birbirini tanıyordu ve evlilerdi ve bir yıl bir gün süren büyük bir düğün yapmışlardı.

The Princess and the Irishman recognised each other, and were married, and had a great wedding that lasted for a year and a day.

"Bugün sütçü toprağa verildi. Orada birçok insan vardı, çünkü köydeki herkes onu tanıyordu." "Ah, Linschoten'da bir sütçü mü vardı?" "Şey, hayır, artık değil!"

"Today, the milkman was buried. There were a lot of people, cause everybody in the village knew him." "Oh, is there a milkman in Linschoten?" "Well, no, not anymore!"