Translation of "Suçluluk" in English

0.003 sec.

Examples of using "Suçluluk" in a sentence and their english translations:

Banka soymaktan suçluluk duymuyorum.

It was no sin, robbing a bank.

Suçluluk tüm yüzünde yazılı.

Guilt is written all over your face.

Izdırap, kayıplar, suçluluk ve utanç-

The pain, the loss, the guilt, the shame -

Tom kendinde inanılmaz suçluluk hissetti.

Tom felt tremendous guilt.

Birçok çalışan anneler suçluluk dolu.

Many working mothers are full of guilt.

Sami suçluluk duygularıyla mücadele etti.

Sami struggled with feelings of guilt.

Diğer yandan, eğer suçluluk, düşmanlık, depresyon, vücudunuzda

On the other hand, if you're feeling guilt, hostility, depression,

Ve suçluluk duygusu içinde kendime sürekli hatırlattım,

and with great guilt, I kept reminding myself

Bu utanç ya da suçluluk ile ilgili değil.

This isn't about shame or guilt.

Böylece, risk almaya alışmanın korku ve suçluluk gibi

So I predicted that habituation to risk-taking

Aynı zamanda daha az korku ve suçluluk hissedeceklerinden

I also thought because they would feel less fearful and guilty,

Hafif bir suçluluk duygusu olsa da o kendini gülmekten alamadı.

He could not refrain from smiling, though with a slight sense of guilt.

- Kazananlar suçluluk hissetmeden sıkça ve hızla bir şeyleri bırakmayı bilir.
- Suçluluk duygusuna kapılmadan sık sık ve hızla bir şeylerden vazgeçmesini bilen kazanır.

Winners quit fast, quit often, and quit without guilt.

Sosyopatlar işledikleri suçlar için nadiren pişmanlık ya da suçluluk hissi duyarlar.

Sociopaths rarely display remorse or feelings of guilt for their crimes.

Suçluluk ya da çaresizlikten ya da daha az makul bir şekilde, Fransız kralcı ajanlar tarafından öldürüldüğüne inansa da .

out of guilt or despair, or less plausibly,  was murdered by French royalist agents.