Translation of "Sistemi" in English

sistemi kurulacak.

clearing system

Sistemi bilmiyorsun.

You don't know the system.

Sistemi seviyoruz.

We love the system.

Sistemi biliyorum.

I know the system.

Sistemi bilmiyordum.

I didn't know the system.

Sistemi sikeyim.

Fuck the system.

Onlar sistemi değiştirdi.

They changed the system.

Güneş sistemi kurulduğunda.

when the solar system formed.

Onlar sistemi biliyorlar.

They know the system.

Tom sistemi bilmiyor.

Tom doesn't know the system.

Tom sistemi bilmiyordu.

Tom didn't know the system.

Tom sistemi biliyor.

Tom knows the system.

Ben sistemi bilmiyorum.

I don't know the system.

çağ dışı patent sistemi.

that America tries to export to the rest of the world.

Ağalık sistemi kadın hakları

weeping system women's rights

Eğitim sistemi geçiş aşamasında.

The educational system is in transition.

Amerika'nın göçmenlik sistemi bozuldu.

America’s immigration system is broken.

Sistemi değiştirmemizin zamanı geldi.

It's time for us to change the system.

Kentin ulaşım sistemi dağıldı.

The city's transportation system disintegrated.

Sistemi bilmiyorsun, değil mi?

You don't know the system, do you?

Burada sistemi kontrol edeyim.

Let me check the system here.

Tom sistemi Mary'ye açıkladı

Tom explained the system to Mary.

Bu sistemi düzeltmek zorundayız.

We've got to fix this system.

Modern bir patent sistemi yaratabiliriz.

to meet the needs of a 21st-century society.

Aşağısı: ABD göçmenlik sistemi gerçekleri.

Downstairs: the reality of the US immigration system.

Bir kamu avukatı sistemi yok

there is no public defender system,

Dışarıdan görüldüğü üzere Çin'in sistemi

And China's system, viewed from the outside,

Geleceğin şehirlerinde kanalizasyon sistemi nasıl?

What kind of sewer system does the city of the future have?

Bir karar destek sistemi kurduk.

that lives in the cloud.

Havalandırma, sıcaklık ve nem sistemi

ventilation, temperature and humidity system

Şehirdeki ulaşım sistemi oldukça iyi.

The transportation system in that city is quite good.

Yeni evrak sistemi 4.000$ değerinde.

The new document system is worth $4,000.

Japon ekonomik sistemi değişmek üzere.

The Japanese economic system is about to change.

Alarm sistemi alacak param yok.

I can't afford an alarm system.

Japon telefon sistemi hayli etkindir.

The Japanese telephone system is highly efficient.

Yağlama sistemi kötü dizayn edilmişti.

The lubrication system was poorly designed.

Japonya'daki eğitim sistemi, Amerika'dakinden etkilenmiştir.

The educational system in Japan was influenced by that in the USA.

Bilgisayarınızda hangi işletim sistemi kullanılıyor?

Which operating system is used on your computer?

Ötegezegenler, güneş sistemi dışındaki gezegenlerdir.

Exoplanets are planets that are outside the solar system.

Bu ısıtma sistemi petrol yakar.

This heating system burns oil.

Hiçbir güvenlik sistemi güvenli değildir.

No security system is foolproof.

Keşke sistemi nasıl kullanacağımı bilebilsem.

I wish I could figure out how to beat the system.

Eğitim sistemi, öğrencileri robota dönüştürüyor.

The education system is turning students into robots.

Hangi işletim sistemi en iyisidir?

Which operating system is the best?

En iyi işletim sistemi hangisi?

What's the best operating system?

Neden sistemi yeniden başlatmayı denemiyorsun?

Why don't you try restarting the system?

Güvenlik sistemi Tom'un retinasını taradı.

The security system scanned Tom's retina.

Ağalık sistemi başlık parası din tüccarları

the religious system merchant money

Mühendis sofistike sistemi nasıl çalıştırılacağını gösterdi.

The engineer demonstrated how to operate the sophisticated system.

Bizim yurdun ısıtma sistemi düzgün çalışmıyor.

Our dorm's heating system isn't working properly.

Macintosh bir bilgisayar işletim sistemi türüdür.

Macintosh is a type of computer operating system.

Güneş sistemi dışı yüzlerce gezegen keşfedildi.

Hundreds of extrasolar planets have been discovered.

- Eski sistemden kurtuldular.
- Eski sistemi kaldırdılar.

They did away with the old system.

Eğitim sistemi şu anda inceleme altında.

The educational system is now under review.

Toplu taşıma sistemi saat gibi çalışır.

The public transportation system runs like clockwork.

Merkezî sinir sistemi dört organdan oluşur.

The central nervous system consists of four organs.

Amerika'daki hukuk sistemi dünyanın en iyisidir.

- The legal system in America is the world's finest.
- The legal system in the United States is the world's finest.

ABD'deki hukuk sistemi dünyanın en iyisidir.

- The legal system in America is the world's finest.
- The legal system in the United States is the world's finest.

Japon eğitim sistemi hakkındaki görüşünüz nedir?

What is your opinion on the Japanese education system?

Tom evine bir alarm sistemi yerleştirdi.

Tom has just installed an alarm system in his house.

Curaçao fonetik bir yazı sistemi kullanır.

Curacao uses a phonetic writing system.

Japonya'nın eğitim sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

What do you think about Japan's educational system?

Tipik bir alarm sistemi ne kadardır?

How much does a typical alarm system cost?

Tom evinde bir alarm sistemi kurdu.

Tom installed an alarm system in his house.

- Kanadalı sağlık sistemi vergi gelirleri ile ödenir.
- Kanadalı sağlık sistemi, vergi gelirleriyle finanse edilir.

The Canadian health care system is paid for by tax revenue.

Konut güvensizliği gibi çökmüş göç sistemi gibi

like housing insecurity, like broken immigration systems,

Sol kancam için bir kayış sistemi tasarladım.

I designed a slide system that would hook into my left hook,

Çünkü denge sistemi diye bir şey yok.

Because there is no equilibrium.

çünkü şu anda, bizi geriye çeken sistemi

because right now, strategic action is critical

Kast sistemi yaratmak için, bazılarına farklı standartlar

are far too often designed in ways that create a caste system,

Güneş sistemi oluşurken çok fazla gezegen vardı

there were too many planets in the solar system

Ancak ne Berthier ne de sistemi mükemmeldi:

But neither Berthier nor his system was perfect:

Hani Google'ın bir işletim sistemi varya Android.

You know, Google has an operating system Android.

Şirket yeni bir bilgisayar sistemi satın aldı.

The company has purchased a new computer system.

Sen bunu bir denklemler sistemi olarak çözebilirsin.

You can resolve this as a system of equations.

Ağacın kök sistemi otuz metre boyunca uzanır.

The tree's root system stretches over thirty meters.

Bilgisayar sistemi saat sekizde otomatik olarak kapanır.

The computer system shuts down automatically at 8pm.

Yeni vergi sistemi gelecek yıl yürürlüğe girer.

The new tax system comes into effect next year.

Bu evin yağmur suyu toplama sistemi var.

This house has a rainwater collection system.

Sami, evine bir ev alarm sistemi kurdu.

Sami installed a home alarm system in his house.

Tom, güneş sistemi hakkında bir makale okudu.

Tom read an article about the solar system.

Bu eğitim sistemi sadece yüksek vasıflı uzman yetiştirmiyor.

This education system not only creates highly qualified professionals and high quality research,

Ve daha kötü olan... Sistemi değiştirmek neredeyse imkansız!

And what’s worse… it is almost impossible to change the system!

Başka bir deyişle: Ülkedeki tüm politik sistemi değiştiremiyorsanız,

In other words: if you can’t change the whole political system in the entire country,

Bu binanın bir yangın söndürme sistemi olduğunu düşündüm.

- I thought this building had a sprinkler system.
- I thought that this building had a sprinkler system.

Hiçbir insanın bağışıklık sistemi bu virüs ile karşılaşmadı.

No human immune system had seen this virus before.

Ben bu sistemi bilmiyorum ama sorumlu adam açıklayacak.

I don't know this system, but the man in charge will explain.

İkinci Güneş Sistemi Savaşı ana gezegeni harap etti.

The Second Solar System War devastated the home planet.

Bu müze bir yangın koruma sistemi ile donatılmıştır.

This museum is equipped with a fire prevention system.

Linux bir işletim sistemi değil yalnızca bir çekirdektir.

Linux is not an operating system, but only a kernel.

Bu aptal sistemi çocuklara dayatıyoruz ve bu sonuçları alıyoruz.

We impose this system upon children and we get these results.

Yapmak zorunda olduğumuz şey, görevimiz; savaşarak sistemi içeriden değiştirmek.

We must, it's our duty to fight, to change the system from inside.

Bağışıklık sistemi hücre ve proteinlerden küçük bir çevre oluşturacak

the immune system creates a small environment of cells and proteins

sistemi kuracak, transit ticaret merkezi kurulacak ve döviz takas

unified customs system with China, establish a transit trade centre and set up a currency

Arkadaşım yeni işletim sistemi için bir kullanıcı arayüzü tasarlıyor.

My friend is designing a user interface for the new operating system.

Bu yeni işletim sistemi tam anlamıyla bir Truva atıdır.

This new operating system is literally a Trojan horse.

2685 yılında Birinci Güneş Sistemi Savaşı dünyanın parçalarını mahvetti.

The First Solar System War in the year 2685 devastated parts of Earth.

Buradaki kişisel bilgisayar sistemi değiştiremediği için hiçbir şey yapılamaz.

- Since the computer here can't change the system, I can't do anything.
- Because the personal computer here cannot change the system, nothing can be done.

O okul sistemi içinde gerçekleri öğrenmenin ne anlamı var ki?

clearly means nothing to our politicians and our society.