Translation of "Sevmek" in English

Sevmek güzeldir.

To love is nice.

sevmek zorunda değilsin

You do not have to love

Tom'u sevmek istedim.

I wanted to love Tom.

Sevmek yaşamın özüdür.

Loving is the essence of life.

Komşularımızı sevmek görevimizdir.

To love our neighbors is our duty.

Sevmek acı çekmektir.

To love is to suffer.

Sevmek inanmanın yarısıdır.

Loving is half of believing.

Teknolojiyi sevmek zorundasın.

You've got to love technology.

Sevmek yalnız olmaktır.

To love is to be alone.

Sevme özgürlüğü, başkalarını sevmek demektir; gücü sevmek kendini sevmektir.

The freedom to love means to love others; to love power is to love oneself.

Cennette sevmek için bekleyebilirim.

I can wait to love in heaven.

Seni sevmek için doğdum.

I was born to love you.

Alışveriş yapmayı sevmek isterdim.

I would love to go shopping.

Hayatı sevmek, Tanrı'yı ​​sevmektir.

To love life is to love God.

Birini sevmek suç mudur?

Is it a crime to love someone?

Ben onu sevmek zorundayım.

I have to love him.

Birini sevmek çok harika.

To love someone is so wonderful.

Sevmek iki kez yaşamaktır.

To love is to live twice.

Sevmek ve sevilmek istiyoruz.

We want to love and be loved.

Sevmek kolay fakat sevilmek zordur.

It is easy to love, but hard to be loved.

Sevmek kolaydır ama sevilmek zordur.

It is easy to love, but difficult to be loved.

Tom'u sevmek istemiyorum, ama seviyorum.

I don't want to love Tom, but I do.

Mary'yi sevmek istemiyorum ama seviyorum.

I don't want to love Mary, but I do.

Çalışmayı sevmek mutluluk için anahtardır.

Loving to work is the key to happiness.

Ben sevmek ve sevilmek istiyorum.

I want to love and be loved.

- Yaşamak, şarkı söylemek ve sevmek anlamına gelir.
- Yaşamak, şarkı söylemek ve sevmek demektir.

Living means singing and loving.

Sevilmek, tüketilmektir. Sevmek tükenmez yağ ile ışık vermektir. Sevilmek, varlığı durdurmak, sevmek katlanmaktır.

To be loved is to be consumed. To love is to give light with inexhaustible oil. To be loved is to stop existing, to love is to endure.

Sevmek ve sevilmek en büyük mutluluk.

To love and to be loved is the greatest happiness.

Tom onu sevmek için zamanında geldi.

In time, Tom came to love her.

Hayatı sevmek, iyi yaşamak anlamına gelir.

To love life means to live well.

Sevmek için yol yoktur. Sevgi yoldur.

There is no path to love. Love is the path.

Onu yapmak için öğretmenliği sevmek zorundasın.

You have to like teaching in order to do it.

İnsanlığı sevmek için uzaktan izlenebilir olmalıdır.

To love humanity, it must be viewed from afar.

Birbirimizi sevmek için yapay zekâya kucak açalım.

So let us choose to embrace AI and to love one another.

Peki sevmek zorunda mıyım? tabi kide hayır

so do i have to love of course no

Hayattaki en büyük mutluluk sevmek ve sevilmek.

It is the greatest happiness in life to love and to be loved.

Sevmek ve kaybetmek hiç sevmemekten daha iyidir.

It's better to have loved and lost than never to have loved at all.

Tom ve Mary birbirlerini sevmek için geldiler.

Tom and Mary came to love each other.

Sevmek ve sevilmek, bunlar mutluluğun büyük biçimleridir.

To love and to be loved, these are the biggest forms of happiness.

Tanrıyı ve komşuları sevmek iki büyük emirdir.

To love God and neighbors are the two great commandments.

Leyla masum görünüyordu ama sevmek için tehlikeliydi.

Layla looked innocent but she was dangerous to love.

Birinden hoşlanmak ve birini sevmek arasındaki fark nedir?

What's the difference between liking and loving someone?

Tom'u sevmek zorunda değilsin. Sadece onunla çalışman gerekiyor.

You don't have to like Tom. You just have work with him.

Kadınlara karşı sadık ol. Onları sevmek yeterli değil.

Be loyal to women. Loving them isn't enough.

- Önemli olan sevgi.
- Bütün mesele sevmek ve sevilmek.

Love is all that matters.

Onu öpmek bir şey, ve sevmek başka bir şeydir.

To kiss her is one thing, and to love is another.

Birini sevmek mi daha kolay yoksa nefret etmek mi?

Is it easier to love or hate someone?

Bu pisliği sevmek için özel bir tür deli olmak zorundasın.

You've got to be some special kind of crazy to like this crap.

Tom onu eve kadar takip eden sokak köpeğini sevmek için büyüttü.

Tom grew to love the stray dog that followed him home.

Diğer kişinin sizi aynı şekilde sevip sevmediği belli değilse, birini sevmek zordur.

It is difficult to love somebody when it's not clear whether or not the other person loves you the same way.

- Tanrı bize aşık olma gücünü verdi.
- Tanrı bize sevmek için güç verdi.

God gave us the power to love.

Ne kadar zor bir şey, sevmek ve akıllı olmak, ve her ikisi birden.

How difficult a thing it is, to love, and to be wise, and both at once.

Görmek, hissetmek, düşünmek, sevmek, nefret etmek; bütün bunlar algılamaktan başka bir şey değildir.

To hate, to love, to think, to feel, to see; all this is nothing but to perceive.

Birini sevmek onun senin onu sevdiğin kadar çok sevip sevmediğini bilmediğin zaman zordur.

It is hard to love someone when you do not know whether he or she loves you as much as you love him or her.

Yaşamak sevmektir ve sevmek acı çekmektir. Acı çekmek istemiyorsan sevme ama sevmiyorsan niçin yaşıyorsun ?

To live is to love and to love is to suffer. If you do not want to suffer, do not love. But if you do not love then what are you going to live for?