Translation of "özgürlüğü" in English

0.008 sec.

Examples of using "özgürlüğü" in a sentence and their english translations:

Özgürlüğü seviyorum.

I like freedom.

Basın özgürlüğü engellenmemeli.

The freedom of the press should not be interfered with.

Basın özgürlüğü ilerliyor.

Press freedom is advancing.

İnsanlar özgürlüğü sever.

- People love freedom.
- The people love freedom.

Basın özgürlüğü yoktu.

There used to be no freedom of the press.

Tutukluya özgürlüğü verildi.

The prisoner was given his freedom.

Sami'nin özgürlüğü bitti.

Sami's freedom is over.

İfade özgürlüğü nedir?

What is freedom of speech?

- Tom özgürlüğü için mücadele ediyor.
- Tom özgürlüğü için savaşıyor.

Tom is fighting for his freedom.

Para özgürlüğü satın alamaz.

- Money cannot buy freedom.
- Money can't buy freedom.

Biz özgürlüğü temsil ediyoruz.

We stand for liberty.

Din özgürlüğü için savaşıyorlar.

They fought for freedom of religion.

Demokrasi özgürlüğü teşvik eder.

Democracy encourages freedom.

Dan ifade özgürlüğü yanlısıdır.

Dan is for the freedom of expression.

Ömrüm boyunca özgürlüğü sevdim.

I loved freedom all my life.

Fadıl'ın özgürlüğü kısa ömürlüydü.

Fadil's freedom was short-lived.

- Kadınların özgürlüğü hareketinde yer aldı.
- Kadınların özgürlüğü hareketinde bir rol oynadı.

She played a part in the women's lib movement.

Onlar din özgürlüğü için savaştılar.

They fought for freedom of religion.

Bana özgürlüğü mü anlatmak istedin?

You wanted to tell me about freedom?

İfade özgürlüğü ciddi şekilde sınırlandı.

Freedom of speech was tightly restricted.

Bu ülkede din özgürlüğü yok.

There's no freedom of religion in this country.

Konuşma özgürlüğü bazı ülkelerde kısıtlıdır.

Freedom of speech is restricted in some countries.

Tom'un çok fazla özgürlüğü yoktur.

Tom doesn't have a lot of freedom.

Konuşma özgürlüğü, demokrasinin temel taşıdır.

Freedom of speech is the cornerstone of democracy.

- Düşünce özgürlüğü anayasa tarafından garanti altına alınmıştır.
- Düşünce özgürlüğü anayasal güvenceye alınmıştır.

Freedom of thought is guaranteed by the constitution.

Nihayet, onlar kanla özgürlüğü satın aldı.

At last, they purchased freedom with blood.

- Tutuklu serbest bırakıldı.
- Tutukluya özgürlüğü verildi.

The prisoner was given his freedom.

İfade özgürlüğü hâlâ bazı devletlerde tehlikelidir.

Free speech is still dangerous in some countries.

İfade özgürlüğü özellikle yayıncılar için önemlidir.

Freedom of speech is especially important to broadcasters.

- Din özgürlüğünü destekliyorum.
- Dinsel özgürlüğü destekliyorum.

I support religious freedom.

- Çok sayıda öğrenci konuşma özgürlüğü için savaştı.
- Çok sayıda öğrenci konuşma özgürlüğü için mücadele etti.

A great number of students battled for freedom of speech.

Doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapma özgürlüğü var.

He has the freedom to do what he thinks is right.

ABD'de din özgürlüğü Haklar Bildirisinin teminatlarından biridir.

In the U.S., freedom of religion is one of the guarantees of the Bill of Rights.

O, hem özgürlüğü hem de adaleti temsil ediyor.

He stands for both freedom and justice.

Evcil kuşlar özgürlüğü hayal eder. Vahşi kuşlar uçar!

Tame birds dream of freedom. Wild birds fly!

Tam din özgürlüğü tüm insanlar için güvence altına alınmıştır.

Full religious freedom is assured to all people.

Sevme özgürlüğü, başkalarını sevmek demektir; gücü sevmek kendini sevmektir.

The freedom to love means to love others; to love power is to love oneself.

Dünyada insanlar her zaman daha fazla özgürlüğü ve eşitliği savunuyor.

People in the world are always advocating for more freedom and equality.

- O, az bir hareket özgürlüğüne sahipti.
- Onun hareket özgürlüğü kısıtlıydı.

He had little freedom of action.

Tekerlekli sandalye bedensel engelli insanlara daha fazla hareket özgürlüğü verir.

Wheelchairs give people with physical disabilities more mobility.

Bilgiye Erişim Özgürlüğü Yasası net bir varsayımla yönetilmelidir: Şüphe karşısında, açıklık hüküm sürer.

The Freedom of Information Act should be administered with a clear presumption: In the face of doubt, openness prevails.

Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.

Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.