Translation of "Sevinçle" in English

Yüzü sevinçle ışıldadı.

His face lighted up with joy.

Herkes sevinçle bağırdı.

Everybody shouted for joy.

Tom sevinçle haykırdı.

Tom cried out with delight.

O sevinçle bağırdı.

- He cried for joy.
- He cried with joy.

Hepimiz sevinçle bağırdık.

We all cheered.

Çocuklar sevinçle bağırdı.

The children squealed with joy.

Gözleri sevinçle parıldıyor.

Her eyes are scintillating with joy.

Gözleri sevinçle parlıyor.

Their eyes glitter with joy.

Haber söylenince sevinçle sıçradı.

Being told the news, she jumped for joy.

Onun kalbi sevinçle doluydu.

Her heart was filled with joy.

Onun gelişi sevinçle karşılandı.

His arrival was greeted with cheers.

Mary'nin gözleri sevinçle parlıyordu.

Maria's eyes lightened with pleasure.

Tom'un yüzü sevinçle aydınlandı.

Tom's face lit up with joy.

Ben sevinçle cevap verdim.

I answered with joy.

Onların gözleri sevinçle parlıyor.

Their eyes are glittering with joy.

Onun gözleri sevinçle parıldıyor.

- Her eyes are sparkling with joy.
- Her eyes scintillate with joy.

Kuşları dikkatle ve sevinçle izledi.

She watched the birds intently and joyfully.

İyi çocuklar okula sevinçle giderler.

Good boys go gladly to school.

Haber geldiğinde Jim sevinçle sıçradı.

Jim jumped for joy when the news came.

İlk çocuğunun doğum haberini işitince, sevinçle fırladı.

On hearing the news of the birth of his first child, he jumped for joy.

Gözleri büyük bir sevinçle diğer insanların gözleriyle buluşuyordu.

and she loved using them to gaze intently into other people's eyes.

Annesinin ona kızgın olmadığını gördüğünde onun gözleri sevinçle parlıyordu.

Her eyes shone with joy when she saw that her mother was not mad at her.

Arkadaşıma kupa verildiği zaman sevinçle bağırmaktan başka bir şey yapamadım.

I could not but cheer when my friend was handed the trophy.

Nigbolu halkı gün boyunca sevinçle karşıladı, tezahürat yaptı ve trumpet çalıyorlardı

The inhabitants of Nicopolis rejoiced, cheering and blowing horns throughout the day.