Translation of "Seçti" in English

Hangi fotoğrafları seçti?

Which photos did she choose?

Tom şarap seçti.

Tom chose the wine.

Tom akıllıca seçti.

Tom chose wisely.

Tom islamı seçti.

Tom converted to Islam.

Tom renkleri seçti.

- Tom chose the colors.
- Tom chose the colours.

Tom beklemeyi seçti.

Tom chose to wait.

Tom iyi seçti.

- Tom chose well.
- Tom chose wisely.

Kim seni seçti?

Who elected you?

Tom beni seçti.

Tom has chosen me.

Tom sizi seçti.

Tom has chosen you.

Tom kalmayı seçti.

Tom chose to stay.

Tom bırakmayı seçti.

Tom chose to quit.

Koko, ağacı seçti.

Koko chose the tree.

Tom kavgayı seçti.

Tom picked the fight.

Tom şarkıyı seçti.

Tom picked the song.

Tom dövüşmeyi seçti.

Tom chose to fight.

Bir sanatçı seçti.

She selected an artist.

Öğrenciler sınıflarını seçti.

The students picked their classes.

Sami İslam'ı seçti.

Sami chose to convert to Islam.

Tom yürümeyi seçti.

Tom chose to walk.

Komite onu başkan seçti.

The committee elected him chairperson.

O kırmızı elbiseyi seçti.

She chose the red dress.

Elbiseyle eşleşen ayakkabıları seçti.

She picked out the shoes that match the dress.

O, sözlerini dikkatlice seçti.

He chose his words carefully.

Sizce o hangisini seçti?

Which do you think she chose?

Tom kolay yolu seçti.

- Tom took the easy way out.
- Tom took the path of least resistance.

En pahalı elbiseyi seçti.

She picked out the most expensive dress.

Tom sözlerini dikkatlice seçti.

Tom picked his words carefully.

O bir şapka seçti.

She chose a hat.

Kim bu renkleri seçti?

- Who chose those colors?
- Who chose those colours?

O rastgele onları seçti.

He chose them at random.

Tom terk etmeyi seçti.

Tom chose to leave.

Tom hangi arabayı seçti?

Which car did Tom choose?

Dün kulüp memurlarını seçti.

Yesterday the club elected its officers.

Annem bu perdeyi seçti.

Mother chose this curtain.

Rahipler yeni başrahibi seçti.

The monks elected a new abbot.

Tom sözlerini dikkatle seçti.

- Tom chose his words carefully.
- Tom chose his words with care.

Tom Boston'da yaşamayı seçti.

Tom chose to live in Boston.

Tom yanıt vermemeyi seçti.

Tom chose not to respond.

Fadil gerçeği açıklamayı seçti.

Fadil chose to reveal the truth.

Tom hangi kitabı seçti?

Which book did Tom choose?

Leyla onu yapmayı seçti.

Layla chose to do that.

Tom yanlış yolu seçti.

- Tom took the wrong path.
- Tom chose the wrong path.

Tom Boston'a gitmeyi seçti.

Tom chose to go to Boston.

Tom onu yapmamayı seçti.

Tom chose not to do that.

Bu hediyeyi kim seçti.

Who chose this gift?

Tom bunu yapmayı seçti.

Tom chose to do that.

Sami İslam yolunu seçti.

Sami chose the path of Islam.

Sami, Kahire'de kalmayı seçti.

Sami has chosen to stay in Cairo.

Sami kendini öldürmeyi seçti.

Sami chose to kill himself.

Tom bir şapka seçti.

Tom chose a hat.

Tom, Mary'yi affetmeyi seçti.

Tom chose to forgive Mary.

Tom Avustralya'da yaşamayı seçti.

Tom chose to live in Australia.

- Sonunda diğer kedi yavrusunu seçti.
- Sonunda başka bir yavru kedi seçti.

In the end she chose another kitten.

İnsanların %75'i kırmızıyı seçti.

75% of people picked the red one.

Bunun yerine Batı uyumayı seçti.

Instead, the West chose to go to sleep.

Komite sergi için yer seçti.

The committee picked the site for the exhibition.

Çocuk annesi ile kalmayı seçti.

The boy chose to stay with his mother.

Öğrenciler onu başkan olarak seçti.

- The students chose her chairman.
- The students chose her to be the chairman.

O, iyi bir karı seçti.

He chose a good wife.

O, üç güzel elma seçti.

She picked out three beautiful apples.

Osaka yerine Tokyo'da yaşamayı seçti.

He chose to live in Tokyo instead of Osaka.

O her kelimeyi dikkatle seçti.

He chose every word with care.

O, üniversitede Hungaristik Bölümünü seçti.

He chose the Department of Hungaristics at the university.

Kardinaller yeni bir papa seçti.

The cardinals have elected a new pope.

Millet, Tom'u devlet başkanı seçti.

The people elected Tom president.

Asansör yerine merdivenleri çıkmayı seçti.

He chose to take the stairs rather than the elevator.

Onlar John'u takımın kaptanı seçti.

They elected John the captain of the team.

Delegeler onu ilk oylamada seçti.

The delegates elected him on the first vote.

Seçim günü, seçmenler Nixon'u seçti.

On election day, voters chose Nixon.

Tom, iş için Mary'yi seçti.

Tom chose Mary for the job.

Tom işe yalnız gitmeyi seçti.

Tom chose to go work alone.

Tom eve arabayla gitmemeyi seçti.

Tom chose not to drive home.

Leyla çocuk sahibi olmayı seçti.

Layla chose not to have kids.

Sami grup için Leyla'yı seçti.

Sami chose Layla over the band.

- Sami koridora bakan bir koltuğu seçti.
- Sami koridora bakan bir koltuk seçti.

Sami chose an aisle seat.

İnsanların %70'i pembe olanı seçti.

70% of people picked the pink one.

Ve fakat kendininkine son vermeyi seçti.

and yet, he decided to take his own.

Ve hükümeti bu teknolojiyi açıkça seçti.

and its government has clearly opted for this technology.

Elbise dolabından mavi bir elbise seçti.

She selected a blue dress from the wardrobe.

O açık mavi bir elbise seçti.

She chose a light blue dress.

Bu iş için seni kim seçti?

Who picked you for this job?

Elbiseyle takmak için bir eşarp seçti.

She chose a scarf to wear with the dress.

Fransızlar bu yaz için güneyi seçti.

The French chose the South for this summer.

Onlar en iyi iki eseri seçti.

They picked out the best two works.

O, ahırdaki en güçlü atı seçti.

She chose the most spirited horse in the stable.

Tom Mary'nin söylediğini görmezden gelmeyi seçti.

Tom chose to ignore what Mary said.

Tom benim için bu kravatı seçti.

Tom picked this tie out for me.

Patron işi yapmak için beni seçti.

The boss picked me to do the job.

Onlar beni öğrenci sınıf konseyine seçti.

- They elected me to the student body class.
- I won the student council class elections.
- They elected me to the student class council.

Onun için bir noel hediyesi seçti.

He selected a Christmas gift for her.

Tom öğle yemeği yediğimiz restoranı seçti.

Tom chose the restaurant where we ate lunch.

Tom ofislerimizi boyamak için renk seçti.

Tom chose the color to paint our offices.

Tom okumak için bir kitap seçti.

Tom picked out a book to read.

Tom, Mary ile Boston'a gitmeyi seçti.

Tom chose to go to Boston with Mary.