Translation of "Kalmayı" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Kalmayı" in a sentence and their spanish translations:

Otelde kalmayı planlıyorum.

Estoy planeando quedarme en el hotel.

Şehirde kalmayı planlıyorum.

Planeo quedarme en la ciudad.

Kalmayı tercih ederim.

- Preferiría quedarme.
- Prefiero quedarme.

Şirket ayakta kalmayı başardı.

La empresa consiguió mantenerse a flote.

Evde kalmayı tercih ederim.

Preferiría quedarme en casa.

Oriental Hotel'da kalmayı planlıyor.

Planea quedarse en el hotel Oriental.

Çocuklar sessiz kalmayı sürdürdü.

Los chicos estaban callados.

Hillside Hotel'da kalmayı planlıyorum.

Pretendo quedarme en el hotel Hillside.

Teyzemle Kyoto'da kalmayı tasarlıyorum.

Me voy a quedar en Kioto con mi tía.

Uzun kalmayı planlıyor musun?

¿Planeas quedarte mucho tiempo?

Mary kalmayı tercih ediyor.

María prefiere quedarse.

Kalmayı gitmeye tercih ederim.

Prefiero quedarme a irme.

Tom kalmayı tercih eder.

Tom prefiere quedarse.

Burada kalmayı tercih ederim.

Prefiero quedarme aquí mejor.

Ne kadar kalmayı planlıyorsun?

¿Cuánto tiempo tienes pensado quedarte?

Kalmayı tercih etmez misin?

¿Preferirías no quedarte?

Bir hafta kalmayı planlıyoruz.

Planeamos quedarnos una semana.

Ben burada kalmayı tercih ederim.

Prefiero quedarme aquí.

Burada ne kadar kalmayı düşünüyorsunuz?

¿Cuánto tiempo piensas quedarte aquí?

Üç gün burada kalmayı planlıyorum.

Planeo quedarme aquí tres días.

Orada bir hafta kalmayı planlıyorum.

Planeo quedarme allí una semana.

Ne kadar süre kalmayı planlıyorsun?

¿Cuánto tiempo piensas quedarte?

Birkaç yıl Amerika'da kalmayı düşünüyorum.

Pienso quedarme unos años en América.

Tom evde kalmayı tercih ediyor.

Tomás prefiere quedarse en su casa.

Burada ne kadar kalmayı planlıyorsunuz?

¿Cuánto tiempo estás planeando estar aquí?

Biz burada kalmayı tercih ederiz.

Preferimos quedarnos aquí.

Tom evde yalnız kalmayı planladı.

Tom planeaba quedarse solo en casa.

Burada ne kadar kalmayı planlıyorsun?

¿Cuánto tiempo piensas estar aquí?

Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.

Yo preferiría quedarme en casa que salir.

Dışarı gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

Prefiero quedarme en casa que salir.

Yalnız gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

Prefiero quedarme en casa a ir solo.

Oraya gitmektense burada kalmayı tercih ederim.

Preferiría quedarme aquí a ir allí.

Evde kalmayı balık tutmaya tercih ederim.

- Prefiero quedarme en casa que ir a pescar.
- Prefiero quedarme en casa que ir de pesca.
- Prefiero quedarme en casa a ir de pesca.

Alışverişe gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

Prefiero quedarme en casa a salir de compras.

Yarın bütün gün evde kalmayı planlıyorum.

Mañana pretendo quedarme todo el día en casa.

Biz birkaç hafta burada kalmayı düşünmüştük.

Teníamos pensado permanecer allí unas dos semanas.

Evde kalmayı sinemaya gitmeye tercih ederim.

Prefiero quedarme en casa a ir al cine.

Mary olduğu yerde kalmayı planladığını söylüyor.

Mary dice que planea quedarse dónde ella está.

Eve dönüyor musun?Burada kalmayı tercih ediyorum!

¿Volver a casa? ¡Prefiero quedarme aquí!

Tom nasıl bu kadar zayıf kalmayı başarıyor?

¿Cómo lo hace Tom para mantenerse así de delgado?

Tom'un bir ay boyunca kalmayı planladığını düşündüm.

Pensé que Tom planeaba quedarse por un mes.

Balık tutmaya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

Preferiría quedarme en casa antes que ir a pescar.

Bu hafta sonu evde kalmayı tercih ederim.

Prefiero quedarme en casa este fin de semana.

Tom yağmur duruncaya kadar burada kalmayı planlıyor.

Tom planea estar aquí hasta que pare de llover.

Dinamik hayatta kalmayı denemek istiyorsanız "Sağ"a tıklayın.

Para supervivencia dinámica, toquen "Derecha".

O tarafa gidebiliriz. Ağaçların altında korunaklı kalmayı deneyebiliriz.

Podemos ir allí. Nos protegeríamos bajo los árboles.

Bu havada dışarıya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

Prefiero quedarme en casa que salir con este tiempo.

Bugün iyi hissetmiyorum ve evde kalmayı tercih ediyorum.

No me siento bien y preferiría quedarme en casa hoy.

Evde kalmayı ve bütün gün uyumayı tercih ederim.

Prefiero quedarme en casa y dormir todo el día.

Mary bu hafta sonu bizimle kalmayı planlamadığını söyledi.

Háblame acerca de eso.

Ve orada yaşayan ne varsa orada kalmayı artık istemeyecektir.

y lo que sea que viva allí no querrá quedarse mucho más tiempo.

Uzun yıllar hayatta kalmayı başaran bir nörolog ve psikiyatrist.

que sobrevivió años en un campo de concentración nazi.

Tenzing, bana evinde kalmayı ve iş vermeyi teklif etmişti.

Tenzing me dejaba vivir en su casa y me daba trabajo.

Şimdi ders çalışmam gerek ama Tatoeba'da kalmayı tercih ediyorum.

Debería estudiar ahora, pero prefiero quedarme en Tatoeba.

Onunla mutsuz bir hayat yaşamaktansa bekar kalmayı tercih ederim.

Prefiero quedarme soltera a tener una vida de infelicidad junto a él.

Tom asla bu kadar uzun süre kalmayı planlamadığını söyledi.

Tom dijo que nunca había planeado quedarse tanto tiempo.

Tom bana sadece üç gün burada kalmayı planladığını söyledi.

Tom me dijo que sólo planeas quedarte aquí tres días.

Bu sıcak havada dışarıya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

Preferiría quedarme en casa a salir con este calor.

Statik hayatta kalmayı denemek istiyorsanız "Sol"a ve "Tamam"a basın.

Para supervivencia estática, presionen "Izquierda" y, luego, el botón "OK".

Dinamik hayatta kalmayı denemek istiyorsanız "Sağ"a ve "Tamam"a basın.

Para supervivencia dinámica, presionen "Derecha" y, luego, el botón "OK".

Tom akşam yemeği için kalmayı istiyordu ama işe geri gitmek zorunda kaldı.

A Tom le hubiera gustado quedarse a cenar pero tenía que volver al trabajo.

Tom iş için sadece bir ya da iki gün Boston'da kalmayı planlamıştı.

Tom solo había planeado quedarse un día o dos en Boston.

Benim adım Bear Grylls ve ben dünyadaki en zorlu yerlerde hayatta kalmayı başardım.

Soy Bear Grylls y he sobrevivido en los lugares más duros del planeta.

Bunu yapmanın iyi yanı, yüksekte kalmayı sağlaması. Böylece yön belirlemek daha kolay olur.

Lo bueno de esto es que permite seguir en terreno elevado. Es más fácil mantener el rumbo.

Gençler var çoktan yaşlanmış, yaşlılar var genç kalmayı başarmış. Ben bu sondaki kategorideyim.

Hay jóvenes viejos y viejos jóvenes, y en éstos me ubico yo.