Translation of "Süpermarkete" in English

Süpermarkete uğrayacağım.

I'm going to drop by the supermarket.

Süpermarkete gidiyorum.

I'm going to the supermarket.

Süpermarkete gittim.

I went to the supermarket.

- Annemle birlikte süpermarkete gittim.
- Annemle süpermarkete gittim.

I went to the supermarket with my mom.

Tom süpermarkete gitti.

- Tom has gone to the supermarket.
- Tom went to the supermarket.

Ben süpermarkete gidiyorum.

I'm headed to the supermarket.

Evim süpermarkete yakındır.

My house is close to the supermarket.

Annem süpermarkete gitti.

Mom went to the supermarket.

Mary süpermarkete gider.

Mary goes to the supermarket.

Süpermarkete gittin mi?

Did you go to the supermarket?

Tom süpermarkete yürüdü.

Tom walked to the supermarket.

Bugün süpermarkete uğramam gerekiyor.

Today I have to drop by the supermarket.

Bir süpermarkete alışverişe gitti.

She went shopping at a supermarket.

Bugün süpermarkete gitmemiz gerekmeyebilir.

We might not need to go to the supermarket today.

Evime giderken süpermarkete uğradım.

I stopped by the supermarket on my way home.

Tom süpermarkete geri döndü.

Tom went back to the supermarket.

Tom muhtemelen süpermarkete yürümeyecektir.

Tom is unlikely to walk to the supermarket.

Seninle süpermarkete kadar yürüyeceğim.

I'll walk with you as far as the supermarket.

O, süpermarkete gidecek mi?

Is he going to the supermarket?

O, süpermarkete mi gidiyor?

Is he going to the supermarket?

- Süper markete gittim.
- Süpermarkete gittim.

I went to the supermarket.

Haftada bir kez süpermarkete gider.

She goes to the supermarket once a week.

Benim için süpermarkete gitmenizi istiyorum.

I need you to go to the supermarket for me.

Tom uzun süredir süpermarkete gitmedi.

Tom hasn't been to the supermarket in a long time.

Sami yerel bir süpermarkete gitti.

Sami went to a local supermarket.

Süpermarkete soğuk su almaya gittim.

I went to the supermarket to buy cold water.

Tom Mary ile süpermarkete gitmemi istedi.

Tom asked me to go to the supermarket with Mary.

Mary süpermarkete gittiğinde Tom arabada kaldı.

Tom stayed in the car while Mary went into the supermarket.

Mary süpermarkete giderken Tom arabada kaldı.

Tom remained in the car while Mary went into the supermarket.

Haftada kaç defa süpermarkete alışverişe gidersin?

How many times a week do you go shopping at a supermarket?

Canım, süpermarkete gitmemiz lazım. Sütümüz bitmiş.

Sweetheart, we need to go to the supermarket. We ran out of milk.

Tom neredeyse her gün süpermarkete gider.

Tom goes to the supermarket almost every day.

Ben biraz alışveriş yapmak için süpermarkete gidiyorum.

I'm going to the supermarket to do some shopping.

O, her üç günde bir süpermarkete gider.

She goes to the supermarket every three days.

Tom her zaman Mary'nin çalıştığı süpermarkete gider.

Tom always goes to the supermarket where Mary works.

Tom her zaman Maria'nın çalıştığı süpermarkete gider.

Tom always goes to the supermarket where Maria works.

Sık sık evimin yanındaki süpermarkete alışverişe giderim.

I often go shopping at the supermarket near my house.

Süpermarkete gitmeni ve bir ekmek almanı istiyorum.

I'd like you to go to the supermarket and buy some bread.

Süpermarkete şeftaliler için değil çikolata için gidiyorum.

I am not going to the supermarket for peaches, but for chocolate.

Süpermarkete gitmeni ve biraz süt almanı istiyorum.

I need you to go to the supermarket and buy some milk.

Tom süpermarkete giderken Mary'nin evinin önünden geçti.

Tom drove past Mary's house on his way to the supermarket.

En yakın süpermarkete nasıl gidileceğini söyleyebilir misin?

Could you tell how to get to the nearest supermarket?

Park Caddesinde süpermarkete çarpan arabanın sürücüsü Tom'du.

Tom was the driver of the car that crashed into the supermarket on Park Street.

Tom onun yerine başka bir süpermarkete gitmeyi önerdi.

Tom suggested going to another supermarket instead.

Bir süpermarkete yer açmak için eski evler yıkıldı.

The old houses were torn down to make room for a supermarket.

Süpermarkete gitmek ve biraz tereyağ almak ister misin?

Would you go to the supermarket and get some butter?

Tom'dan süpermarkete gitmesini ve bir ekmek almasını istedim.

I asked Tom to go to the supermarket and buy some bread.

Tom'a bir şeyler satın almak için süpermarkete gittim.

I went to the supermarket to buy some things for Tom.

Tom, biraz süt almak için eve dönerken süpermarkete uğradı.

Tom popped into the supermarket on his way home to buy some milk.

Leanne ile süpermarkete gittim ve tavuk nuggetler satın aldım.

I went to the supermarket with Leanne and bought chicken nuggets.

Tom biraz süt almak için Mary'nin süpermarkete gitmesini istedi.

Tom wanted Mary to go to the supermarket to buy some milk.

Ken bir miktar yumurta satın almak için süpermarkete gitti.

Ken went to the supermarket to buy some eggs.

Tom'un süpermarkete gitmesini ve birkaç yumurta almasını rica edeceğim.

I'll ask Tom to go to the supermarket and buy some eggs.

Tom, Mary'nin biraz süt alması için süpermarkete gitmesini istedi.

Tom asked Mary to go to the supermarket to get some milk.

Mary bir somun ekmek için süpermarkete girerken Tom arabada bekledi.

Tom stayed in the car while Mary ran into the supermarket for a loaf of bread.

Eğer süpermarkete gitmezsem bu akşam yiyecek herhangi bir şey hazırlayamayacağım.

If I don't go to the supermarket, I won't be able to prepare anything to eat this evening.

Tom senin için süpermarkete gidecek ihtiyacın olan ne varsa alacak.

Tom will go to the supermarket for you and buy whatever you need.

Belki süpermarkete gideceğimi ve akşam yemeği için bir şey alacağımı düşündüm.

- I thought maybe I'd go to the supermarket and buy something for dinner.
- I thought that maybe I'd go to the supermarket and buy something for dinner.

O süpermarkete giderseniz, günlük hayatta kullandığınız pek çok şeyi satın alabilirsiniz.

If you go to that supermarket, you can buy most things you use in your daily life.

- Yanni süpermarkete yarım saatlik mesafede oturuyor.
- Yanni markete yarım saat uzaklıkta oturuyor.

Yanni lives half an hour from the supermarket.

Bana bir iyilik yapabilir misin ve süpermarkete gidip bana birkaç yumurta alabilir misin?

Can you do me a favor and go to the supermarket and buy me some eggs?

Tom Mary'den biraz para aldı ve satın almak istediğini şeyi satın almak için süpermarkete gitti.

Tom got some money from Mary and went to the supermarket to buy what she wanted him to buy.