Translation of "Yürüdü" in French

0.009 sec.

Examples of using "Yürüdü" in a sentence and their french translations:

Sürekli yürüdü.

Il marcha encore et encore.

Onlar yürüdü.

- Ils ont marché.
- Elles ont marché.

Tom yürüdü.

Tom s'est promené.

Arabasına yürüdü.

Il la raccompagna jusqu'à sa voiture.

O aksayarak yürüdü.

Il marchait en boitant.

O sessizce yürüdü.

Il marchait tranquillement.

Tom eve yürüdü.

Tom est rentré à pied.

O, önümde yürüdü.

Il a marché devant moi.

Kıyı boyunca yürüdü.

- Il marcha le long du rivage.
- Il a marché le long du rivage.

O, hızla yürüdü.

Il marchait vite.

O, ormanda yürüdü.

- Elle marcha dans les bois.
- Elle a marché dans les bois.

O, eve yürüdü.

Il est rentré chez lui à pied.

Çıplak ayak yürüdü.

Il marchait pieds nus.

Tom içeride yürüdü.

Tom entra.

Tom mutfağa yürüdü.

Tom entra dans la cuisine.

Durmaksızın yağmurda yürüdü.

Il a continué à marcher sous la pluie.

Tom otoparka yürüdü.

Tom marcha vers le terrain de stationnement.

İskender Phrada'ya doğru yürüdü.

Alexandre se dirige vers Farâh

Kaymamak için yavaşça yürüdü.

Elle marcha lentement de telle sorte qu'elle ne glissât pas.

O, benim önümde yürüdü.

Il marchait devant moi.

O, kapıya doğru yürüdü.

Il a passé la porte.

O, bir süre yürüdü.

Il continua son chemin pendant un moment.

O, dün parkta yürüdü.

Il a marché dans le parc hier.

Odada ileri geri yürüdü.

Il faisait les cent pas dans la pièce.

O, orman boyunca yürüdü.

- Il a coupé à travers bois.
- Il traversa la forêt en marchant.

Tom adanın etrafında yürüdü.

Tom a fait le tour de l'île.

Tom yalnız başına yürüdü.

Tom a marché seul.

O, nehir boyunca yürüdü.

Il marchait le long de la rivière.

O, cadde boyunca yürüdü.

- Il marchait dans la rue.
- Il chemina le long de la rue.

Tom bodruma doğru yürüdü.

Tom est descendu au sous-sol.

Tom merdivenlere doğru yürüdü.

- Tom marcha vers les escaliers.
- Tom se dirigea vers les escaliers.

İsa su üzerinde yürüdü.

Jésus a marché sur l'eau.

Ken koltuk değnekleriyle yürüdü.

Ken marchait avec des béquilles.

Köpek geriye doğru yürüdü.

Le chien marcha en arrière.

Japon güçleri Birmanya'ya yürüdü.

Les forces japonaises ont envahi la Birmanie.

Alman askerleri Fransa'ya yürüdü.

Les soldats allemands marchèrent à travers la France.

Tom mahkeme salonuna yürüdü.

Tom marchait dans la salle d'audience.

O odada ileri geri yürüdü.

Il allait et venait dans la pièce.

O büyük bir hızla yürüdü.

- Il marchait à un rythme rapide.
- Il marchait vite.

Eve giderken bütün yolu yürüdü.

Il a marché jusque chez lui.

Tom odanın önüne doğru yürüdü.

Tom se dirigea vers l'avant de la salle.

Bir günde yirmi mil yürüdü.

Elle a parcouru vingt milles à pied par jour.

Babası ile kol kola yürüdü.

Elle a marché, bras dessus bras dessous, avec son père.

Tom elinden geldiği kadarıyla yürüdü.

Tom a marché aussi loin qu'il pouvait.

Saguntum'a doğru yürüdü ve şehri kuşattı.

Il a marché sur Saguntum et a assiégé la ville.

Treni beklerken platformda ileri geri yürüdü.

Il faisait les cent pas sur le quai en attendant le train.

O, çocuklar izleyebilsin diye yavaşça yürüdü.

Il marchait lentement pour que l'enfant puisse suivre.

O çok dikkatli bir şekilde yürüdü.

Elle marcha très prudemment.

Ay üzerinde on iki kişi yürüdü.

Douze personnes ont marché sur la Lune.

Neşeli şekilde ıslık çalarak caddede yürüdü.

Il descendit à pied la rue en sifflotant gaiement.

O, parmak uçlarına basarak odaya yürüdü.

Il entra dans la pièce sur la pointe des pieds.

Tom kalktı ve kapıya doğru yürüdü.

- Tom se leva et marcha vers la porte.
- Tom s'est levé et a marché vers la porte.
- Tom se leva et se dirigea vers la porte.

Ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü.

Elle se dressa et s'avança vers la fenêtre.

Tom ve amcası sessizce birlikte yürüdü.

Tom et son oncle ont fait une promenade ensemble en silence.

O kalktı ve pencereye doğru yürüdü.

- Elle se dressa et s'avança vers la fenêtre.
- Elle s'est levée et s'est dirigée vers la fenêtre.

Birdenbire, bir adam onların önüne doğru yürüdü.

Soudain, un homme s'avança au devant d'eux.

Aslan bütün gün kafesinin içinde ileri geri yürüdü.

Le lion marchait de long en large, dans sa cage, toute la journée.

Tom odanın öbür tarafına yürüdü ve pencereyi açtı.

- Tom a traversé la pièce et a ouvert la fenêtre.
- Tom traversa la pièce et ouvrit la fenêtre.

O, yüzünde bir gülümseme ile bize doğru yürüdü.

Elle se dirigea vers nous avec un sourire aux lèvres.

O, ona yetişmek için elinden geldiğince hızlı yürüdü.

- Elle marcha aussi vite qu'elle put pour le rattraper.
- Elle a marché aussi vite qu'elle a pu pour le rattraper.

7 Aralık 1815'te Paris'teki Lüksemburg Bahçelerine doğru yürüdü.

Le 7 décembre 1815, il est conduit dans le jardin du Luxembourg à Paris.

- Hoşça kal demeden uzaklaştı.
- Hoşça kal demeden yürüdü gitti.

Elle s'en alla sans dire au revoir.

Soult daha sonra güneye yürüdü ve kendisini Portekiz kralı olarak taçlandırmayı

Soult a ensuite marché vers le sud et a occupé Porto, où des rumeurs ont commencé qu'il envisageait de se

Sonraki bahar, Napolyon'un ordusu Alpler üzerinden İtalya'ya yürüdü. Yolu Lannes'ın öncüsü açtı

Le printemps suivant, l'armée de Napoléon franchit les Alpes en Italie. L'avant-garde de Lannes ouvrit la voie

Kötü bir şekilde sarsılan Lannes bir anlığına tek başına oturmak için yürüdü

Lannes, très secoué, s'éloigna pour s'asseoir seul un moment,

Austerlitz Muharebesi arifesinde, Davout kolordusunu 2 günde 70 mil zorla yürüdü ve

A la veille de la bataille d'Austerlitz, Davout fit défiler de force son corps à 70 milles en 2 jours,

Harold Godwinson çok hızlı bir şekilde York'a yürüdü ve York'ta yürümeye devam etti

Harold Godwinson marcha très vite jusqu'à York, et continua de traverser York, et

Ama hızla güneye doğru yürüdü ... ve Agis ile tanıştı. Megalopolis kenti yakınlarındaki savaşta.

Mais il descend rapidement vers le sud et rencontre Agis près de la ville de Mégalopolis.

- Tom ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü.
- Tom ayağa kalktı ve pencereye gitti.

Tom s'est dressé et s'est avancé vers la fenêtre.

- O kırmızı trafik ışığında caddenin karşısına yürüdü.
- Caddeyi kırmızı ışıkta yaya olarak geçti.

Il a traversé la rue à pied au feu rouge.

İki ay sonra, şimdi düşman tarafından kuşatılmış olan Badajoz'u rahatlatmak için tekrar kuzeye yürüdü

Deux mois plus tard, il marcha de nouveau vers le nord pour soulager Badajoz, maintenant assiégé par l'ennemi,

En büyük birliği olan Dördüncü Kolordu oldu ve Üçüncü Koalisyon'u ele geçirmek için doğuya yürüdü.

la Grande Armée - et ont marché vers l'est pour affronter la troisième coalition.

Ama Kral Harold Godwinson onunla buluşmak için kuzeye yürüdü, o kadar hızlı hareket etti ki

Mais le roi Harold Godwinson a marché vers le nord pour le rencontrer, se déplaçant si rapidement qu'il a pris les

Ancak Soult 20.000 adamla kuzeye yürüdü ve Badajoz'u ele geçirdi… ancak Barrosa yakınlarında bir düşman inişinin

mais Soult marcha vers le nord avec 20 000 hommes, capturant Badajoz… mais se retira en recevant la nouvelle