Translation of "Yürüdü" in Spanish

0.013 sec.

Examples of using "Yürüdü" in a sentence and their spanish translations:

Yürüdü.

Ella se marchó.

Sürekli yürüdü.

Él caminó y caminó.

Onlar yürüdü.

- Caminaron.
- Ellos caminaron.
- Pasearon.

Tom yürüdü.

Tom caminó.

Adam köşeye yürüdü.

El señor caminó doblando la esquina.

Tom eve yürüdü.

Tom caminó a casa.

O, önümde yürüdü.

Él iba caminando por delante mío.

O, ormanda yürüdü.

Caminó por el bosque.

O, eve yürüdü.

Él caminó a casa.

Tom odada yürüdü.

Tom entró a la habitación.

Tom sahneye yürüdü.

Tomás salió del escenario.

Kız yavaşça yürüdü.

La niña caminó lentamente.

Durmaksızın yağmurda yürüdü.

Él continuó caminando bajo la lluvia.

Kör adam yavaşça yürüdü.

Los hombres ciegos caminaron lentamente.

Odada ileri geri yürüdü.

Él iba de un lado para otro en la habitación.

O, dün parkta yürüdü.

Él caminó ayer por el parque.

Tom kasabanın içinden yürüdü.

Tom caminó a través de la ciudad.

O, orman boyunca yürüdü.

Caminó por el bosque.

Tom kaldırım boyunca yürüdü.

Tom caminó a lo largo de la acera.

Tom podyuma doğru yürüdü.

Tom se dirigió hacia el podio.

O, ona doğru yürüdü

Él se acercó a ella.

O, cadde boyunca yürüdü.

Caminó por la calle.

Tom asansörlere doğru yürüdü.

Tom se dirigió andando hacia los ascensores.

Tom bütün gün yürüdü.

Tom pasó caminando todo el día.

Onlar kapıya doğru yürüdü.

- Se dirigieron a la puerta.
- Andaron hacia la puerta.

Köpek geriye doğru yürüdü.

El perro caminaba para atrás.

Yarım saatte iki mil yürüdü.

Anduvo dos millas en media hora.

Onlar üç mil öteye yürüdü.

- Caminaron tres millas más.
- Ellos caminaron 3 millas más allá.

Bir günde yirmi mil yürüdü.

Ella caminaba veinte millas al día.

Tom Mary'nin evine kadar yürüdü.

Tom entró a la casa de Mary.

Tom caddenin aşağısına doğru yürüdü.

Tom bajó por la calle.

O büyük bir hızla yürüdü.

Caminaba a paso rápido.

Eve giderken bütün yolu yürüdü.

Anduvo todo el camino hasta casa.

Çıplak ayakla ateşin üzerinde yürüdü.

Él caminó descalzo sobre el fuego.

Tom kalktı ve mutfağa yürüdü.

Tom se paró y caminó hacia la cocina.

Babası ile kol kola yürüdü.

Paseó con su padre del brazo.

Tom ormanın içinde sessizce yürüdü.

Tom caminaba silenciosamente por el bosque.

Tom doğruca Mary'nin tuzağına yürüdü.

Tom caminó directo hacia la trampa de Mary.

Yaşlı adam bir baston ile yürüdü.

El anciano caminaba con un bastón.

O, çocuklar izleyebilsin diye yavaşça yürüdü.

Anduvo lentamente de forma que los niños pudieran seguirlo.

O çok dikkatli bir şekilde yürüdü.

Caminó con mucho cuidado.

Tom Mary'nin durduğu yere doğru yürüdü.

Tom caminó hacia donde Mary estaba parada.

Tom pencereye yürüdü ve dışarı baktı.

Tom caminó hacia la ventana y miró hacia afuera.

Ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü.

Ella se levantó y caminó hacia la ventana.

Tom ve amcası sessizce birlikte yürüdü.

Tom y su tío caminaban juntos en silencio.

O kalktı ve pencereye doğru yürüdü.

Ella se puso de pie y se dirigió hacia la ventana.

Onlar yol boyunca üçü yan yana yürüdü.

- Caminaban por la calle de tres en fondo.
- Caminaban por la calle tres lado a lado.

Tom Mary'ye doğru yürüdü ve ona sarıldı.

Tom se acercó a Mary y la abrazó.

Tom kapıya doğru yürüdü ve onu açtı.

Tom caminó hasta la puerta y la abrió.

Tom ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü.

Tom se paró y fue hacia la ventana.

Birdenbire, bir adam onların önüne doğru yürüdü.

- De repente, un hombre se paró en frente de ellos.
- Repentinamente, un hombre se puso frente a ellos.

O kadar hızlı yürüdü ki ona yetişemedim.

Él caminaba tan rápido que no pude seguirlo.

Tom ve Mary yoğun kaldırımdan aşağıya doğru yürüdü.

Tom y Mary caminaron por la concurrida acera.

O, ona yetişmek için elinden geldiğince hızlı yürüdü.

Ella caminó tan rápido como pudo para alcanzarlo.

Tom Mary'ye yetişmek için elinden geldiğince hızlı yürüdü.

Tom caminó tan rápido como pudo para alcanzar a Mary.

7 Aralık 1815'te Paris'teki Lüksemburg Bahçelerine doğru yürüdü.

El 7 de diciembre de 1815, lo llevaron a los Jardines de Luxemburgo en París.

- Hoşça kal demeden uzaklaştı.
- Hoşça kal demeden yürüdü gitti.

Ella se marchó sin despedirse.

Ertesi sabah General Osten-Sacken'in üzerine yürüdü Montmirail yakın kuvvet.

A la mañana siguiente marchó hacia las tropas del General Osten-Sacken cerca de Montmirail.

O, o kadar hızlı yürüdü ki o ona ayak uyduramadı.

Él andaba tan deprisa que ella no podía seguirle el ritmo.

Tom kazara takım elbise giyen insanlarla dolu bir odaya yürüdü.

Tom entró por accidente a una pieza llena de gente con traje.

Soult daha sonra güneye yürüdü ve kendisini Portekiz kralı olarak taçlandırmayı

Soult luego marchó hacia el sur y ocupó Oporto, donde comenzaron los rumores de que estaba considerando

Sonraki bahar, Napolyon'un ordusu Alpler üzerinden İtalya'ya yürüdü. Yolu Lannes'ın öncüsü açtı

La primavera siguiente, el ejército de Napoleón marchó sobre los Alpes hacia Italia. La vanguardia de Lannes abrió el camino

Kötü bir şekilde sarsılan Lannes bir anlığına tek başına oturmak için yürüdü

Lannes, muy conmocionado, se fue a sentarse solo por un momento,

Austerlitz Muharebesi arifesinde, Davout kolordusunu 2 günde 70 mil zorla yürüdü ve

En la víspera de la Batalla de Austerlitz, Davout marchó a la fuerza con su cuerpo 70 millas en 2 días,

- Tom Mary ile kapıya kadar yürüdü.
- Tom Mary'ye kapıya kadar eşlik etti.

Tom encaminó a Mary a la puerta.

Harold Godwinson çok hızlı bir şekilde York'a yürüdü ve York'ta yürümeye devam etti

Harold Godwinson marchó muy rápidamente hasta York y siguió marchando por York, y

- Tom ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü.
- Tom ayağa kalktı ve pencereye gitti.

Tom se paró y fue hacia la ventana.

İki ay sonra, şimdi düşman tarafından kuşatılmış olan Badajoz'u rahatlatmak için tekrar kuzeye yürüdü

Dos meses más tarde, volvió a marchar hacia el norte para relevar a Badajoz, ahora sitiada por el enemigo,

Tom elinde bir içki olan kadına doğru yürüdü ve ona adının ne olduğunu sordu.

Tom caminó hacia la mujer con un trago en la mano y le preguntó cuál era su nombre.

En büyük birliği olan Dördüncü Kolordu oldu ve Üçüncü Koalisyon'u ele geçirmek için doğuya yürüdü.

la Grande Armée, y marcharon hacia el este para enfrentarse a la Tercera Coalición.

Ama Kral Harold Godwinson onunla buluşmak için kuzeye yürüdü, o kadar hızlı hareket etti ki

Pero el rey Harold Godwinson marchó hacia el norte para recibirlo, moviéndose tan rápido que tomó a los

Ancak Soult 20.000 adamla kuzeye yürüdü ve Badajoz'u ele geçirdi… ancak Barrosa yakınlarında bir düşman inişinin

sin embargo Soult marchó hacia el norte con 20.000 hombres, capturando Badajoz… pero se retiró al recibir noticias