Translation of "Yürüdü" in Portuguese

0.061 sec.

Examples of using "Yürüdü" in a sentence and their portuguese translations:

Onlar yürüdü.

- Eles caminharam.
- Elas caminharam.
- Caminharam.

Tom yürüdü.

Tom caminhou.

Adam köşeye yürüdü.

O homem virou na esquina.

Tom eve yürüdü.

Tom foi para casa a pé.

O, eve yürüdü.

Ele caminhava para casa.

Tom odaya yürüdü.

Tom entrou na sala.

Çıplak ayak yürüdü.

Ele andou descalço.

Tom banyoya yürüdü.

Tom entrou no banheiro.

Tom parkta yürüdü.

Tom atravessou o parque.

Tom mutfağa yürüdü.

Tom entrou na cozinha.

Tom, Mary'yle yürüdü.

Tom caminhava com a Mary.

Durmaksızın yağmurda yürüdü.

Ele andou e andou, sob a chuva.

İskender Phrada'ya doğru yürüdü.

Alexandre marchou para Phrada.

Kör adam yavaşça yürüdü.

Os cegos caminharam lentamente.

Tom yalnız başına yürüdü.

O Tom caminhou sozinho.

Tom sahneye geri yürüdü.

Tom voltou ao palco.

O, nehir boyunca yürüdü.

Ele caminhou ao longo do rio.

O kaç kilometre yürüdü?

Quantos quilômetros ela andou?

Onlar yan yana yürüdü.

Eles andaram lado a lado.

Tom otoparka doğru yürüdü.

Tom caminhou em direção ao estacionamento.

Onlar cadde boyunca yürüdü.

Eles caminharam ao longo da avenida.

İsa su üzerinde yürüdü.

Jesus andou sobre a água.

Yaşlı adam yavaşça yürüdü.

O velho caminhava devagar.

Onlar köprüye doğru yürüdü.

Eles caminharam em direção à ponte.

Tom ofise doğru yürüdü.

Tom entrou a passos largos no escritório.

Çocuk çamurlu suda yürüdü.

O menino caminhava pelas poças de água.

Yarım saatte iki mil yürüdü.

Ele caminhou duas milhas em meia hora.

Bir günde yirmi mil yürüdü.

Ela caminhava vinte milhas por dia.

Tom caddenin aşağısına doğru yürüdü.

Tom desceu a rua.

Eve giderken bütün yolu yürüdü.

Ele foi a pé até chegar em casa.

Tom Mary'nin yatak odasına yürüdü.

Tom entrou no quarto de Maria.

Çıplak ayakla ateşin üzerinde yürüdü.

Ele andou descalço sobre o fogo.

- Onların hepsi yürüdüler.
- Hepsi yürüdü.

Todos eles caminharam.

Babası ile kol kola yürüdü.

Ela andou de braços dados com seu pai.

Tom ormanın içinde sessizce yürüdü.

Tom andou silenciosamente pela floresta.

- O, sıcak korlar üzerinde çıplak ayakla yürüdü.
- Kızgın kömürler üzerinde yalınayak yürüdü.

- Ela andou descalça sobre a brasa.
- Ela caminhou descalça sobre brasas.

Treni beklerken platformda ileri geri yürüdü.

Ele ficou andando pra lá e pra cá enquanto esperava o trem na plataforma.

O, çocuklar izleyebilsin diye yavaşça yürüdü.

Ele andou devagar para que as crianças pudessem segui-lo.

O yavaşça yürüdü böylece çocuklar yetişebildi.

Ele andou devagar para que a criança conseguisse o acompanhar.

Tom bir su birikintisi içinde yürüdü.

Tom pisou em uma poça d'água.

Tom döndü ve kapıya doğru yürüdü.

Tom virou e andou até a porta.

O, parmak uçlarına basarak odaya yürüdü.

Ele entrou na sala na ponta dos pés.

Ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü.

Ela se levantou e caminhou até a janela.

Tom ve amcası sessizce birlikte yürüdü.

Tom e seu tio caminharam juntos em silêncio.

O kalktı ve pencereye doğru yürüdü.

Ela pôs-se de pé e dirigiu-se à janela.

Tom kapıya doğru yürüdü ve onu açtı.

Tom caminhou até a porta e a abriu.

Tom pencereye doğru yürüdü ve dışarıya baktı.

Tom caminhou até a janela e olhou para fora.

Önce Mary yürüdü, ve Tom arkada geldi.

Mark passou primeiro e Tom veio depois.

Tom kapıya doğru yürüdü ve zili çaldı.

O Tom foi até a porta e tocou a campainha.

Birdenbire, bir adam onların önüne doğru yürüdü.

De repente, um homem parou na frente deles.

Tom ve Mary cadde boyunca birlikte yürüdü.

Tom e Maria subiram a rua juntos.

Tom ve Mary yoğun kaldırımdan aşağıya doğru yürüdü.

O Tom e a Mary andavam pela calçada movimentada.

Tom odanın öbür tarafına yürüdü ve pencereyi açtı.

O Tom atravessou a sala e abriu a janela.

Tom Mary'nin evini geçerek Park Caddesine doğru yürüdü.

O Tom desceu a Rua Park passando a casa da Mary.

O, ona yetişmek için elinden geldiğince hızlı yürüdü.

Ela andou o mais rápido que podia para alcançar ele.

Tom Mary ile kapıya kadar yürüdü ve o gitti.

Tom acompanhou Mary à porta e ela partiu.

Ertesi sabah General Osten-Sacken'in üzerine yürüdü Montmirail yakın kuvvet.

Na manhã seguinte, ele marchou sobre o general Osten-Sacken. força perto de Montmirail.

Tom, kapının vurulduğunu duydu ve açmak üzere kapıya doğru yürüdü.

Tom ouviu alguém bater à porta e foi até ela para abri-la.

Harold Godwinson çok hızlı bir şekilde York'a yürüdü ve York'ta yürümeye devam etti

Harold Godwinson marchou muito rapidamente até York, e continuou marchando por York, e

Ama hızla güneye doğru yürüdü ... ve Agis ile tanıştı. Megalopolis kenti yakınlarındaki savaşta.

Mas ele rapidamente marchou para o sul ... e conheceu Agis em batalha perto da cidade de megalópole.

Ama Kral Harold Godwinson onunla buluşmak için kuzeye yürüdü, o kadar hızlı hareket etti ki

Mas o rei Harold Godwinson marchou para o norte para encontrá-lo, movendo-se tão rapidamente que pegou os