Translation of "Rol" in English

0.008 sec.

Examples of using "Rol" in a sentence and their english translations:

Bu önemli rol.

This is the important part.

Tom rol aldı.

Tom got the part.

Fakat rol yapmaktan yoruldum.

but I'm tired of performing.

O oyunda rol yaptı.

She acted in the play.

Biz sadece rol yapıyoruz.

We're just pretending.

Sen sadece rol oynuyorsun.

You were just acting?

Tom benim rol modelimdi.

Tom was my role model.

Kötü bir rol modelisin.

You're a bad role model.

- Favori rol-yapma oyununuz hangisidir?
- Gözde rol yapma oyununuz hangisi?

What's your favorite role-playing game?

Sınavlar eğitimde büyük rol oynar.

Examinations play a large part in education.

Filmde çoğunlukla Amerikalılar rol aldı.

The movie was cast mostly with Americans.

Filmde bir rol istiyor musun?

Do you want a part in the film?

Devrimde etkin bir rol oynadı.

He played an active part in the revolution.

Tom kötü bir rol model.

Tom is a bad role model.

İyi bir rol modelisin, Tom.

You're a good role model, Tom.

Tom'un iyi rol modelleri var.

Tom has had good role models.

O önemli bir rol oynadı.

He played an important part.

Aktör duygu ile rol oynadı.

The actor played the part with feeling.

Favori rol-yapma oyununuz hangisidir?

What's your favorite role-playing game?

- O, kuruluşumuzda önemli bir rol oynuyor.
- O, organizasyonumuzda önemli bir rol oynuyor.

- She is playing an important role in our organization.
- He is playing an important role in our organization.

- O, harekette önemli bir rol oynadı.
- O, harekette kilit bir rol oynadı.

He played a key role in the movement.

Bir rol dağılımı ilanına denk geliyorum.

I come across the casting call.

Ama onlar benim rol modellerim değildi.

But these weren't my role models.

Sosyal medya da büyük rol oynuyor.

Social media plays a big role here, too.

...Ukrayna'da utanç verici bir rol oynadı.

have played a shameful role in Ukraine.

O, komitede önemli bir rol oynadı.

He played an important role on the committee.

Şans hayatınızda önemli bir rol oynar.

Luck plays an important part in your life.

O, kuruluşumuzda önemli bir rol oynuyor.

She is playing an important role in our organization.

Doğa, hayatımızda önemli bir rol oynar.

Nature plays an important role in our life.

Televizyon ve gazeteler tamamlayıcı rol oynuyorlar.

Television and newspapers play complementary roles.

Ben bir rol model olmak istiyorum.

I want to be a role model.

O önemli, neredeyse kilit rol oynamaktadır.

He plays an important, almost pivotal, role.

Tom'un erkek rol modeline ihtiyacı var.

Tom needs a male role model.

Rol yapma oyunlarıyla zerre kadar ilgilenmiyorum.

I'm not the least bit interested in role-playing games.

Çin'in aktif bir rol oynayacağını düşünüyorum.

I think that China will play an active role.

Kenichi Matsuyama çok iyi rol yapıyor.

Kenichi Matsuyama's acting is very good.

Şans hayatta önemli bir rol oynar.

Luck plays an important part in life.

Fadıl çok özel bir rol oynadı.

Fadil played a very special role.

Şans hayatımızda önemli bir rol oynamaktadır.

Luck plays an important part in our life.

Şans, hayatımızda önemli bir rol oynar.

Luck plays an important role in our life.

Sami bir baba olarak rol aldı.

Sami did his part as a dad.

- Tom hareket ediyor.
- Tom rol yapıyor.

Tom is acting.

Ve menopoz, kadınlarda kilit bir rol oynuyor.

and menopause plays a key role here for women.

Hepinizin oynadığı bir rol hakkında istirhamda bulunuyorum:

There is one role I want to ask that all of you play:

Şehir kendisi çok önemli bir rol oynuyor.

The City itself does play a very important role.

Örgüt, yaban hayatı korumasında başlıca rol oynar.

The organization plays a principal role in wildlife conservation.

Japonya dünya ekonomisinde anahtar bir rol oynar.

Japan plays a key role in the world economy.

Sen hiç bu eserde rol aldın mı?

Have you ever taken part in this work?

Spor onun hayatında önemli bir rol oynar.

Sport plays an important role in his life.

Büyü, ilkel toplumda önemli bir rol oynar.

Magic plays an important part in primitive society.

Din, Orta Çağ'da önemli bir rol oynamıştır.

Religion played an important role during the Middle Ages.

Başkaları için bir rol model olmak güzel.

It's nice to be a role model for others.

TV günlük yaşamda önemli bir rol oynar.

TV plays an important part in everyday life.

Ben rol yapmayı ve şarkı söylemeyi severim.

I love acting and singing.

O bu projede önemli bir rol oynadı.

She played an important part in this project.

O bizim için harika bir rol modeliydi.

She has been a wonderful role model for us.

Tom'a bir korku filminde baş rol önerildi.

Tom was offered a leading role in a horror movie.

Bu, politikanın gelişiminde önemli bir rol oynar.

It plays an important role in the development of the policy.

Jane öğrencilerin sahnede iyi rol yaptıklarını gördü.

Jane saw the students acting well on the stage.

Petrol medeniyetin ilerlemesinde önemli bir rol oynadı.

Oil has played an important part in the progress of civilization.

O, hareket içinde önemli bir rol oynadı.

He played an important role in the movement.

Hepimizin çevresinde pek çok rol modeli vardı.

There were plenty of role models all around us.

Tekrarlama, dil çalışmasında önemli bir rol oynamaktadır.

Repetition plays an important role in language study.

Sami, Leyla'nın hayatında önemli bir rol oynuyordu.

Sami was playing an important role in Layla's life.

Sami rol için seçmelere girdi ve kazandı.

Sami auditioned for the part and he got it.

Karşı saldırıda önemli bir rol oynadı… ta ki,

known as the ‘Four-Day Campaign’,  pinning Austrian forces at Eggmühl…  

Karşı kazandığı büyük zaferde önemli bir rol oynadı

This brought him to the attention of France’s new First Consul, Napoleon Bonaparte, with

Petrol,Japon sanayinin gelişiminde önemli bir rol oynadı.

Oil has played an important part in the progress of Japanese industry.

Ben, yeni görevinde aktif bir rol alacağından eminim.

I am sure you will take an active role in your new position.

Ve her vatandaş böyle vazgeçilmez bir rol oynar.

And so each citizen plays an indispensable role.

O gerçekten üzgün değil; o sadece rol yapıyor.

He isn't really sad; he's only acting.

O onu demek istemiyor; o sadece rol yapıyor.

He doesn't mean it; he's just acting.

- O sadece numara yapıyor.
- O sadece rol yapıyor.

He's only shamming.

Facebook, Arap Baharı'nda önemli bir rol oynadı mı?

Did Facebook play a major role in the Arab Spring?

Kadınlar da savaş sırasında önemli bir rol oynadı.

Women also played an important role during the war.

Tom sahnede rol yapmaya hazır olduğundan emin değil.

Tom isn't sure he's ready to perform on stage.

Doktor Yukawa bilimsel çalışmada önemli bir rol oynadı.

Dr. Yukawa played an important part in the scientific study.

Küresel ısınmayla mücadelede daha aktif bir rol oynamalıyız.

We should play a more active role in combating global warming.

O, bilimsel araştırmamızda çok önemli bir rol oynadı.

He played a very important part in our scientific research.

Japon dünyada barışın desteklenmesinde önemli bir rol oynar.

Japanese plays an important role in promoting peace in the world.

O, kadınların özgürlük hareketinde aktif bir rol aldı.

She took an active part in the women's lib movement.

Sorular ve cevaplar etkileşimde büyük bir rol oynarlar.

Questions and answers play an enormous role in interaction.

Tekrarlama, dil öğrenmede çok önemli bir rol oynamaktadır.

Repetition plays a very important role in language learning.

- Daha fazla rol yapamam.
- Daha fazla numara yapamam.

I can't pretend any longer.

Rol yapma, mış gibi yapma bunlar ölüm kalım meseleydi.

Acting, pretending, was a matter of survival.

İnsanlar sanki o kuşağın parçası gibi rol yapmaya başladılar

that people begin to act as if they're part of that generation

Eden mağlup Prusya ordusunun peşinde önemli bir rol oynadı .

of the defeated Prussian army that followed.

Part-time çalışanlar ekonominin gelişmesinde önemli bir rol oynar.

Part-time workers play an important role in the development of the economy.

Kate'e bir filmde önemli bir rol oynama fırsatı verildi.

Kate has been given an opportunity to play a major role in a movie.

Japonlar dünya barışını teşvik etmede önemli bir rol oynamaktadır.

Japanese plays an important role in promoting world peace.

Japonya dünya barışını teşvik etmede önemli bir rol oynar.

Japan plays an important role in promoting world peace.

Rol Dili, Japonca'da erkek ve kadın toplu isimler içerir.

Role-Language includes male and female collective nouns in Japanese.

Kampanyada önemli bir rol oynadı, Kahire'deki isyanı bastırmaya yardım etti ...

He played a prominent role in the campaign,  helping to suppress the revolt in Cairo…  

Japon dili dünya barışının teşvik etmede önemli bir rol oynar.

The Japanese language plays an important role in promoting world peace.

Japon dili dünyada barışı teşvik etmede önemli bir rol oynar.

The Japanese language plays an important role in promoting peace in the world.

Ve bu mesajları tüketen bizlerin de bunda oynadığı bir rol var.

And those of us that consume these messages, we play our role too.