Translation of "Rafa" in English

Rafa koy.

Put it on the shelf.

Üst rafa ulaşamıyorum.

I can't reach the top shelf.

- Kitapları rafa baş aşağı koyma!
- Kitapları rafa ters koyma!

Don't put the books in the shelf upside down.

Kitabı rafa geri koy.

Put the book back on the shelf.

Lütfen kitabı rafa koy.

Please put the book on the shelf.

Kitabı üst rafa koy.

Put the book on the top shelf.

Kitabı alt rafa koy.

Put the book on the bottom shelf.

O, kafasını rafa çarptı.

He hit his head on the shelf.

Üst rafa ulaşabilir misin?

Can you reach the top shelf?

O, kitabı rafa koydu.

- He placed the book on the shelf.
- He put the book on the shelf.

Kitabı alt rafa koyun.

Put the book on the bottom shelf.

Tom bardakları rafa koydu.

Tom put the cups on the shelf.

Tom kafasını rafa çarptı.

Tom hit his head on the shelf.

O şu rafa yetişti.

He reached that shelf.

Kitapları rafa geri koyun.

Put those books back on the shelf.

Tom kitabı rafa koydu.

Tom put the book on the shelf.

Üst rafa bakmanı öneriyorum.

I recommend you look on the top shelf.

Tom üst rafa ulaşamadı.

Tom couldn't reach the top shelf.

- Bu kitabı hangi rafa koyayım?
- Bu kitabı hangi rafa yerleştireyim?

Which shelf should I put this book on?

O problem şimdilik rafa kaldırıldı.

That problem has been shelved for the time being.

Sanırım bu planı rafa kaldırmalıyız.

I think we should scrap this plan.

O, tabakları üst rafa koydu.

He placed the plates on the top shelf.

Bunu hangi rafa koymamı istiyorsun?

Which shelf do you want me to put this on?

Tom kitabı rafa geri koydu.

Tom put the book back on the shelf.

Ben en üst rafa ulaşabilirim.

I can reach the top shelf.

Tom üst rafa ulaşamayacağını biliyordu.

Tom knew that he couldn't reach the top shelf.

Bunu hangi rafa koymamı istersin?

Which shelf do you want me to put it on?

Bu bagajı rafa koyar mısın?

Could you put this luggage on a shelf?

Tom fasulye kutularını rafa koydu.

Tom put the cans of beans on the shelf.

Annem rafa büyük bir vazo koydu.

My mother put a large vase on the shelf.

Üst rafa ulaşamayacak kadar çok kısayım.

I'm too short to reach the top shelf.

Şirket Asya'ya açılma planını rafa kaldırdı.

The company shelved plans to expand into Asia.

Üst rafa ulaşacak kadar uzun değilim.

I'm not tall enough to reach the top shelf.

Üst rafa ulaşmaya çalıştım ama ulaşamadım.

I tried to reach the top shelf, but I couldn't.

Boyu en üst rafa erişmeye yetmiyordu.

He was too short to reach the top shelf.

Onunla işin bittiğinde kitabı rafa geri koy.

Put the book back on the shelf when you're through with it.

Bir sandalyeye çıktım böylece üst rafa ulaşabildim.

I stood on a chair so I could reach the top shelf.

Tom havluları katladı ve onları rafa koydu.

Tom folded the towels and put them on the shelf.

Onlarla işiniz bittiğinde bu kitapları rafa koyun.

Replace those books on the shelf when you're done with them.

Tom her şeyi rafa tekrar geri koydu.

Tom put everything back on the shelf.

Tom üst rafa ulaşamayacak kadar çok kısa.

Tom is too short to reach the top shelf.

Tom üst rafa yetişmek için çok kısaydı.

Tom was too short to reach the top shelf.

Şişe tıpalandı ve mahzende bir rafa konuldu.

The bottle was corked and put on a shelf in the cellar.

En üst rafa ulaşabilmek için sandalyeye çıktı.

He stood on a chair so he could reach the top shelf.

Tom alt rafa bir şey koymak için çömeldi.

Tom squatted down to put something on the lower shelf.

Tom üst rafa ulaşmak için yeterince uzun değildi.

Tom wasn't tall enough to reach the top shelf.

Tom en üst rafa ulaşmaya çalıştı, ancak yapamadı.

Tom tried to reach the top shelf, but he couldn't.

Oyuncaklarını kutuya geri koy ve sonra kutuyu rafa koy.

Put your toys back into the box and then put the box on the shelf.

Tom en yüksek rafa ulaşabilmek için bir sandalyeye çıktı.

Tom stood on a chair so he could reach the top shelf.

Tom üst rafa ulaşmayı denedi, ancak yeterince uzun değildi.

Tom tried to reach the top shelf, but he wasn't tall enough.

Tom kazara Mary'nin en sevdiği heykelciğini rafa attı ve kırdı.

Tom accidentally knocked Mary's favourite figurine off the shelf and broke it.

Tom burada üst rafa ulaşmak için yeterince uzun olan tek kişi.

Tom is the only one here who's tall enough to reach the top shelf.

Üst rafa ulaşamayacak kadar çok kısaydım, bu yüzden Tom'un kitabı benim için almasını istedim.

I was too short to reach the top shelf, so I asked Tom to get the book for me.

Ütü soğuduktan sonra Mary elektrik kablosunu ütüye sardı, ütüyü tekrar rafa koydu, ütü masasını katladı ve onu yine dolaba kaldırdı.

After the iron had cooled off, Mary wrapped the electrical cord around the iron, put the iron back on the shelf, folded up the ironing board, and put it away back in the closet.