Translation of "Kafasını" in English

0.006 sec.

Examples of using "Kafasını" in a sentence and their english translations:

Kafasını kullandı.

She used her head.

Kafasını çarptı.

He banged his head.

O, kafasını kullandı.

He used his head.

Tom kafasını çarptı.

- Tom banged his head.
- Tom bumped his head.

Tom'un kafasını karıştırıyorsun.

You're confusing Tom.

Onların kafasını karıştırıyorsun.

You're confusing them.

Onun kafasını karıştırıyorsun.

You're confusing him.

Sami kafasını kazıttı.

Sami had his head shaved.

Öğrencilerin kafasını karıştırdın.

- You have confused the students.
- You've confused the students.

I.Charles onun kafasını kestirdi.

Charles I had his head cut off.

O, kafasını rafa çarptı.

He hit his head on the shelf.

Kuş kafasını suya daldırdı.

The bird dipped its head into the water.

- Kafasını kaşıdı.
- Başını kaşıdı.

She scratched her head.

Tom balıkların kafasını kesiyor.

Tom is chopping heads off fish.

Tom kafasını rafa çarptı.

Tom hit his head on the shelf.

Tom kafasını çarpmış olmalı.

- Tom must've hit his head.
- Tom must have hit his head.

Tom kafasını tamamen kaybetti.

Tom completely lost his head.

Tom köpeğinin kafasını okşadı.

Tom pat his dog on the head.

Ben tavuğun kafasını kestim.

I chopped off the chicken's head.

O, tavuğun kafasını kesti.

- He chopped off the chicken's head.
- She chopped off the chicken's head.

Mary tavuğun kafasını kesti.

Mary chopped off the chicken's head.

Biz tavuğun kafasını kestik.

We chopped off the chicken's head.

Onlar tavuğun kafasını kestiler.

They chopped off the chicken's head.

Tom, Mary'nin kafasını kesti.

Tom cut off Mary's head.

Tom tavuğun kafasını kesti.

Tom chopped off the chicken's head.

Bana onun kafasını getir.

Bring me his head.

Tom kafasını çaresizlikle salladı.

Tom shook his head in dismay.

Sami, Leyla'nın kafasını kesti.

Sami cut Layla's head off.

Kitabı bırakıp kafasını kaldırdı.

He laid the book aside and looked up.

O, kafasını bir kayaya çarptı.

He hit his head against a rock.

Düştü ve kafasını yere vurdu.

He fell and hit his head on the floor.

Büyükbaba bana doğru kafasını salladı.

Grandfather nodded toward me.

O kötü şekilde kafasını üşütmüş.

She has a bad head cold.

Tom düştü ve kafasını yaraladı.

Tom fell and hurt his hand.

Mary'nin açıklaması Tom'un kafasını karıştırdı.

Tom was puzzled by Mary's statement.

Tom Mary'nin kafasını duvara vurdu.

Tom bashed Mary's head against the wall.

Tom kafasını pencereden dışarı çıkardı.

Tom put his head out of the window.

John kafasını suyun üzerinde tuttu.

John kept his head above water.

Tom kafasını arabanın çatısına çarptı.

Tom bumped his head on the roof of the car.

Tom kafasını arabasının tavanına çarptı.

Tom bumped his head on the ceiling of the car.

Tom kafasını kaldırdı ve gülümsedi.

Tom raised his head and smiled.

Tom kafasını salladı ve gülümsedi.

Tom shook his head and smiled.

Sami, Leyla'nın cesedinin kafasını kesti.

Sami beheaded Layla's body.

Sami, Leyla'nın kafasını karıştırmaya çalışıyordu.

Sami was trying to confuse Layla.

Tarihçilerin kafasını karıştırmaya devam ediyor. Davout,

Davout was a stern and  effective governor of Hamburg,  

Billy sık sık kafasını pencereye çarpar.

Billy often hits his face against windows.

Kulaklarında su olduğu için kafasını sallıyor.

He's shaking his head as if he had water in his ears.

Kafasını, deve kuşu gibi kuma gömdü.

He stuck his head in the sand like an ostrich.

Tom hayır demek için kafasını salladı.

Tom shook his head to say no.

Sami banyoda düştü ve kafasını vurdu.

Sami fell in the bathroom and hit his head.

Sami, Leyla'nın kafasını bir kovaya koydu.

Sami placed Layla's head in a bucket.

Kafasını toparlamak için zamana ihtiyacı vardı.

He needed some time to think things over.

Kafasını kazıtmış bir şekilde ise Amerika döndü

America turned back with its head scratched

- Tom onun kafasını uçurdu.
- Tom kellesini kaybetti.

Tom had his head chopped off.

Tom saldırganın kafasını vurmak niyetiyle kazayağı kaldırdı.

Tom raised the crowbar intending to smash his attacker's head.

Tom'u kafasını sıfıra vurdurduğundan beri gördün mü?

Have you seen Tom since he's shaved his head?

O, bir devekuşu gibi, kafasını kuma gizler.

He hides his head in the sand, like an ostrich.

- Tom kitaplara gömülmüş.
- Tom kitaplardan kafasını kaldırmıyor.

Tom has been hitting the books.

Tom bir av tüfeği ile kafasını uçurdu.

Tom blew his head off with a shotgun.

Tom kafasını yastığa koyar koymaz uykuya daldı.

Tom fell asleep as soon as his head hit the pillow.

Soult, düşmanı kafasını karıştıran bir yandan saldırı başlattı.

Soult launched a flanking attack that threw the enemy into confusion.

Tom Mary'nin bahsettiği şeyi anlamış gibi kafasını salladı.

Tom nodded as if he understood what Mary was talking about.

Eğer dikkatli olmazsan köpek senin oyuncağın kafasını koparacak.

If you're not careful, the dog will sever the head of your doll.

- Tom kedinin başını okşadı.
- Tom kedinin kafasını okşadı.

Tom stroked the cat's head.

Tom kafasını suyun üstünde tutmayı zar zor başarabildi.

Tom barely managed to keep his head above water.

Bir tane adam dediki bu dünya yuvarlak; kafasını uçurdular

one man said, this world is round; they blew his head

Müzisyen kafasını salladı ve küçük piyanosunu bir kenara itti.

The musician shook his head and pushed his little piano away.

Onun saçı ve kafasını tutma şekli bana Maria'yı hatırlatıyor.

Her hair and the way she holds her head remind me of Maria.

- Tom kitap okumanın cılkını çıkardı.
- Tom kafasını kitaplara gömdü.

- Tom went on a book binge.
- Tom went on a binge of reading books.

Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı.

The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise.

Sami, onu tanımayı imkansız hale getirmek için Leyla'nın kafasını kesti.

Sami cut Layla's head off to make it impossible to identify her.

- Tom geçen yaz kafasını kazıttı.
- Tom geçen yaz saçlarını sıfıra vurdu.

Tom shaved his head last summer.

- Onu ağlarken görmesin diye kafasını çevirdi.
- Kendisini ağlarken görmemesi için başını çevirdi.

She turned her head away lest he see her tears.

Tom Mary'nin yanına diz çöktü, nabzını kontrol etti ve sonra baktı ve kafasını salladı.

Tom knelt down next to Mary, checked for a pulse, and then looked up and shook his head.

- Sanki kulağına su kaçmış gibi başını sallıyor.
- Sanki kulağına su kaçmış gibi kafasını sallıyor.

He's shaking his head as if he had water in his ears.

Sonra o oldukça mahcup hissetti ve kafasını kanadının altına sakladı; çünkü ne yapacağını bilmiyordu.

Then he felt quite ashamed, and hid his head under his wing; for he did not know what to do.