Translation of "Planlıyordu" in English

0.004 sec.

Examples of using "Planlıyordu" in a sentence and their english translations:

Tom gitmeyi planlıyordu.

- Tom was planning to go.
- Tom was planning on going.

Sami cinayet planlıyordu.

Sami was plotting murder.

Çete bir soygun planlıyordu.

The gang was planning a robbery.

Sami birini öldürmeyi planlıyordu.

Sami was planning to kill somebody.

Tom bunu yapmayı planlıyordu.

- Tom was planning to do that.
- Tom was planning on doing that.

Tom fotoğraf çekmeyi planlıyordu.

- Tom was planning to take pictures.
- Tom was planning on taking pictures.

Sami, Leyla'dan boşanmayı planlıyordu.

Sami was planning to divorce Layla.

Tom bir parti planlıyordu.

Tom was planning a party.

- Sami o gün yola çıkmayı planlıyordu.
- Sami o gün ayrılmayı planlıyordu.

Sami planned to leave that day.

Tom sadakatsiz karısını öldürmeyi planlıyordu.

Tom was planning on killing his unfaithful wife.

Sami sadece bunu yapmayı planlıyordu.

Sami was only planning to do this.

Sami bir adam kaçırma planlıyordu.

Sami was planning a kidnapping.

Tom onu yarın yapmayı planlıyordu.

Tom was planning on doing that tomorrow.

Sami, Leyla ile evlenmeyi planlıyordu.

- Sami was planning to marry Layla.
- Sami planned to marry Layla.

Sami, Kahire'de bir gelecek planlıyordu.

Sami was planning a future in Cairo.

Sami, Leyla'nın cenaze törenini planlıyordu.

Sami was planning Layla's funeral.

Sami yeni bir hayat planlıyordu.

Sami was planning a new life.

Sami, Leyla için cenaze planlıyordu.

Sami was planning a funeral for Layla.

Tom kimle birlikte yüzmeyi planlıyordu?

Who was Tom planning to go swimming with?

Sami yeni bir hayata başlamayı planlıyordu.

Sami was planning to start a new life.

Doğu Anadolu`ya yeni bir sefer planlıyordu.

for another campaign into eastern Anatolia.

Sanırım o, hastanedeki annesini ziyarete gitmeyi planlıyordu.

I think she was planning to go visit her mother in the hospital.

Tom Noelden sonraki gün Boston'a gitmeyi planlıyordu.

Tom was planning to go to Boston the day after Christmas.

Tom yardım etmeyi planlamıyordu ama Mary planlıyordu.

Tom wasn't planning to help, but Mary was.

Tom en son onunla konuştuğum zaman evlenmeyi planlıyordu.

Tom was planning to get married the last time I talked to him.

Sami, ailesi ile yaşamak için Kahire'ye geri dönmeyi planlıyordu.

Sami planned to return to Cairo to live with his family.

- Tom onu kimle yapmayı planlıyordu?
- Tom onu kiminle yapmayı planladı?

- Who did Tom plan to do that with?
- Who did Tom plan on doing that with?

Grup, yaklaşmakta olan parti hakkında konuşmak için bir boğa oturumu planlıyordu.

The group was planning a bull session to talk about the upcoming party.