Translation of "Olmamayı" in English

Bana bir ziyaretçi olmamayı,

What she taught me was to feel...

Burada olmamayı tercih ederdim.

- I would've preferred not to be here.
- I would have preferred not to be here.

Meşgul olmamayı tercih ederim.

I'd rather not be busy.

Burada olmamayı tercih ederim.

I'd rather not be here.

Ben bundan pişman olmamayı umuyorum.

- I hope I don't regret this.
- I hope that I don't regret this.

Tom ameliyat olmamayı tercih etti.

Tom chose not to have surgery.

Tom burada olmamayı planlıyorsa, bana söylerdi.

- If Tom was planning not to be here, he would've told me.
- If Tom was planning not to be here, he would have told me.

Yakın olmamayı tercih ederim! Hiç havamda değilim.

You'd better not come too close to me. I'm in a bad mood.

Otuz yaşından önce çocuk sahibi olmamayı kararlaştırdık.

We agreed not to have children before the age of thirty.

Tom babası gibi bir işkolik olmamayı umuyor.

- Tom hopes he doesn't become a workaholic like his father.
- Tom hopes that he doesn't become a workaholic like his father.

Evlilik kölelik. Bir köle olmamayı tercih ederim.

- Marriage is slavery. I'd rather not be a slave.
- Marriage is slavery. I'd prefer not to be a slave.

Ev işlerine yardım etmek zorunda olmamayı isterdi.

He wishes he didn't have to help with the housework.

Sen hiç insanlara karşı kaba olmamayı denedin mi?

Have you ever tried not being rude to people?

Ben ölümden korkmuyorum ama olduğunda burada olmamayı tercih ederim.

I'm not afraid of death, but I prefer not to be here when it occurs.

- Çoğumuz burada olmayı tercih etmez.
- Çoğumuz, burada olmamayı tercih eder.

Most of us would rather not be here.

Onlar çok iyi tanımadıkları biriyle aynı fikirde olmamayı kabalık olarak düşünüyorlar.

They consider it impolite to disagree with someone they don't know very well.

Ben gerçekten bu öğleden sonra o toplantıya gitmek zorunda olmamayı diliyorum.

I really wish I didn't have to go to that meeting this afternoon.

Tom bir yıldan daha fazla Boston'da yaşamak zorunda olmamayı ümit ediyor.

Tom hopes he doesn't have to live in Boston for more than a year.