Translation of "Ziyaretçi" in English

Ziyaretçi beklemiyorduk.

We weren't expecting visitors.

Ziyaretçi beklemiyordum.

I wasn't expecting visitors.

Ziyaretçi karşımda oturdu.

The visitor sat across from me.

Bugün ziyaretçi yoktu.

I had no visitor today.

Tom ziyaretçi beklemiyordu.

Tom wasn't expecting visitors.

Biz ziyaretçi almıyoruz.

We don't get visitors.

Ziyaretçi kabul etmeyin.

Don't have any visitors.

Bana bir ziyaretçi olmamayı,

What she taught me was to feel...

Ziyaretçi merkezini nerede bulabilirim?

Where can I find the visitor center?

Çok ziyaretçi alıyor musun?

Do you get many visitors?

Ben nadiren ziyaretçi alırım.

I rarely get visitors.

Hiç ziyaretçi bekliyor musun?

Are you expecting any visitors?

Sami hiç ziyaretçi almıyor.

Sami isn't taking any visitors.

O çok sayıda ziyaretçi alır.

She receives lots of visitors.

Biz buraya çok ziyaretçi almıyoruz.

We don't get many visitors here.

Tom birçok ziyaretçi alıyor mu?

Does Tom get many visitors?

Ziyaretçi sınıfa bir soru sordu.

The visitor asked the class a question.

Az sayıda ziyaretçi onu görebildi.

Few visitors could see him.

Biz buralarda çok ziyaretçi almayız.

- We don't get many visitors here.
- We don't get many visitors around here.

Ziyaretçi için bir oda hazırlaman gerekir.

You should prepare a room for the visitor.

Tom'un ziyaretçi almasına izin verilmediğini düşündüm.

- I thought Tom wasn't allowed to have visitors.
- I thought that Tom wasn't allowed to have visitors.

Tom muhtemelen pek fazla ziyaretçi almaz.

Tom probably doesn't get many visitors.

Bu hafta ziyaretçi almama izin verilmiyor.

I'm not allowed to have visitors this week.

Ziyaretçi, kız kardeşi ile bir mesaj bıraktı.

The visitor left a message with his sister.

Singapur'a gelen ziyaretçi sayısı yıldan yıla artmıştır.

The number of visitors to Singapore has increased year by year.

Tom ve Mary bu akşam ziyaretçi bekliyorlar.

Tom and Mary are expecting visitors this evening.

Ziyaretçi sınıfa girdiğinde onu selamlamak için ayağa kalktık.

When the visitor entered the room, we stood to greet him.

Hastane yoğun bakım ünitesine girebilen ziyaretçi sayısını kısıtlıyor.

The hospital restricts the number of visitors who can enter the intensive care unit.

Bir ziyaretçi bekliyorum bu yüzden şimdi dışarıya çıkamam.

I'm expecting a visitor, so I can't go out now.

- Müzede az sayıda ziyaretçi vardı.
- Müzedeki ziyaretçiler azdı.

Visitors were few at the museum.

Tom henüz ziyaretçi kabul etmek için hazır değil.

Tom isn't yet ready to receive visitors.

Her yıl Kyoto, dünyanın her tarafından binlerce ziyaretçi ağırlar.

Kyoto gets thousands of visitors from all over the world each year.

Hiçbir ziyaretçi akşam 9:00'dan sonra hastanede kalamaz.

No visitor can remain in the hospital after 9 p.m.